Vanished перевод на турецкий
2,486 параллельный перевод
The beauty has vanished
Güzellik yok oluyor
Trails, trails... I killed those trails and they vanished into thin air.
İzler, izler... O izleri yok ettim ve sırra kadem bastılar.
Here in the vast wilderness of the South Pacific is an oasis of extraordinary life, a world of vibrant beauty that has already vanished from much of the planet.
Güney Pasifik'in engin yaban hayatı, olağanüstü bir yaşamın olduğu bir vahadır. Gezegenin büyük bölümünde artık yok olan coşkulu bir dünyadır.
By the year 1500 AD, they had all but vanished.
Yıl 1500 AD, onlar hepsi yok olmuştu.
Am I the only one who thinks it's strange how he just vanished and now he's back like nothing ever happened?
Birden ortadan kaybolmasını ve şimdi hiç bir şey olmamış gibi dönmesini bir tek ben mi tuhaf buluyorum?
Gentlemen, Atlantic City is the grandchild of that vanished metropolis.
Beyler, Atlantic City o yok olan büyük şehrin torunudur.
I mean, it vanished.
Birden yok oldu, demek istediğim.
According to Vice, the last thing they saw of his before he vanished were the charred remains of his bookie receipts and a yarmulke on the roof of the, uh, Silver Vista
Müdürün söylediğine göre, ortadan kaybolmadan önce gördükleri son şey, yanmış bahis kuponları ve Silver Vista Spor Kulübü'nün çatısında buldukları takkesiymiş.
It vanished, only to reappear in 1975 on the open market.
Kaybolmuş, 1975'te tekrardan ortaya çıkmış.
But found nothing. The "wow!" signal had vanished.
"Vay canına!" sinyali ortadan kayboldu.
The first documented case of the curse of Crystal Cove is from 1630, when a garrison of Spanish conquistadors mysteriously vanished from the harbor.
Belgelenen ilk Crystal Cove laneti olayı 1630'da bir garnizon İspanyol askerin gizemli bir şekilde limandan kaybolmasıdır.
A salary man at my store vanished too.
Çalıştığım mağazada bir adam ortadan kayboldu.
His face and body was all in black. And he just vanished!
Tamamen siyah giyinmişti ve aniden ortadan kayboldu!
Vanished...
Ortadan kayboldu...
She vanished.
Ortadan kayboldu.
Vanished?
Ortadan mı kayboldu?
Bear skulls everywhere, but these skulls belong to the cave bear, a species, like the mammoth and the woolly rhino, that vanished from the face of the Earth long ago.
Ayı kafatasları, her tarafta. Bu kafatasları mağara ayılarına aitti. Mamut ve tüylü gergedan gibi, uzun zaman önce yeryüzünden silinen canlılar.
It's like the old man just vanished.
Yaşlı adam kaybolmuş gibi duruyor.
She vanished while washing the car.
Arabasını yıkarken ortadan kaybolmuş.
Some say it has vanished to another dimension, but I believe it's still in this universe.
Bazıları başka bir boyuta geçtiğini söylüyor ama ben hâlâ bu evrende olduğuna inanıyorum.
The trio vanished...
Ayrıca şu kaçan üçlü...
But, one day, it vanished without a trace.
Fakat bir gün sırra kadem bastı.
Mr S just picked up an alien energy trace just for a second, and then it vanished.
- Bay Smith bir saniyeliğine bir uzaylı enerjisi izi yakaladı, sonra kayboldu.
Lynne, my aunt, she just vanished.
Halam, Lynne bir anda kayboldu.
The Russian vanished from Holland.
Rus, Hollanda'dan kayboldu.
When the bear roared, all the village dogs vanished.
Ayı kükreyince köyün bütün köpekleri kayboldu.
They vanished from different cities.
Değişik şehirlerde ortadan kaybolmuşlar.
Claude Faustus took advantage of the short time the seal had vanished to steal your soul from me.
Öyleyse onu öldüreceğim. hayatta olmaz! abartı olur.
The suspects have vanished into thin air.
Katiller karanlığa karıştılar.
James Stern and his wife, Emily, vanished two years ago.
James Stern ve eşi Emily iki yıl önce ortadan kaybolmuş.
So they vanished into thin air.
Yani buhar olup uçtular.
Okay so they vanished into thick air.
Tamam o zaman buhar olmadan uçtular.
Hmm. Here's a piece on the founding of Trickell's Triquid, the year those kids vanished.
Burada, Trickell's Triquid'in kuruluşu ilgili bir haber var.
The city of Rouran vanished in the war.
Rouran şehri savaş sırasında yok oldu.
Well, James Garrick and Andy Weaver, the boat's owners, they vanished after she was lost.
Teknenin sahipleri James Garrick ve Andy Weaver tekneyle birlikte ortadan kayboldular.
James is dead. The night he vanished, you were looking... at pictures of your honeymoon... That you took to Nova Scotia...
Kaybolduğu gece Yeni İskoçya'daki balayınızda çekilen fotoğraflara bakıyor ve yatakta ağlıyormuşsun.
Actually vanished?
Gerçekten kaybolmuştur mu?
Now Henrys vanished too.
Şimdi Henry de kayboldu.
The track marks vanished so I'm working with all I have.
- Yok oldu, ben de elimde olanı değerlendiriyorum.
There were no ancient temples in the Virginia colony of Roanoke, just 120, men, women and children who vanished in 1587, leaving behind one of the greatest mysteries in American History.
Virginia'daki Roanoke Kolonisi'nde kadim tapınaklar yoktu. 1587'de aniden ortadan kaybolarak Amerikan tarihinin en büyük gizemlerinden birine imza atan kadın, erkek ve çocuklardan oluşan 120 kişi vardı.
The butcher was a sexual sadist that killed 20 women in the same area of Virginia from 1984 to 1993 and then vanished.
Kasap, 1984-1993 yılları arasında Virginia'da aynı bölgede, 20 kadını öldürüp ortadan kaybolan bir sadistti.
If the first mystery inc. Had what's inside this trunk, maybe they never would have vanished in the first place.
Eğer ilk gizem grubu bu çantanın içindekilere sahip olsaydı, belki de ortadan kaybolmazlardı.
They just vanished.
Öylece tarihe karıştılar.
So, apparently, our murder weapon just vanished into thin air.
Açıkça görülüyor ki, cinayet aletimiz buhar olup uçmuş.
The fragments have vanished spontaneously, or they're moving under their own power...
Kalıntılar ani şekilde ortadan kayboluyor yada bu şeyler kendi iradeleri ile hareket ediyorlar.
Fucker vanished? Yeah, but LaGuerta just okayed a stake and notify.
Evet ama Laguerta yerini belirlemek için bildiri çıkarmayı kabul etti.
Her dark passenger. It's vanished.
Karanlık yolcusu kaybolmuş.
And then he just... vanished.
Sonra da bir anda gözden kayboldu.
Nothing was found in the mine, and the filmmakers vanished without a trace.
Bölgede bir şey bulunamadı ve film ekibi iz bırakmadan kayboldu.
We used to have a monkey, but he vanished just the other day.
Eskiden bir maymun vardı ama geçen gün ortadan kayboldu.
Who has now vanished.
Şu an kayıp olan mahkum.