Vases перевод на турецкий
146 параллельный перевод
I want cushions and ashtrays, and vases with flowers
Minderler, kül tabakları ve çiçekli vazolar koyun.
She already broke two Chinese vases and a piece of Capodimonte porcelain.
İki Çin porseleni ve bir parça da Capodimonte perselenini kırdı.
They're Ming vases mostly and they haven't been marked yet.
Onlar çoğunlukla Ming vazoları, henüz işaretlenmediler.
Garnets and bloodstone. Vases from the ancient temple of Isis... for your Highness.
vazolar, eski İsis tapınağından.
One of the Copenhagen Vases, eh?
Kopenhag vazolarından birini?
Oh Benzenger, put the vases up on the shelf before you break the rest of them and sweep up this litter, will you?
Benzenger, kalanlarını kırmadan vazoları kaldırıp rafa koy ve şu kalıntıları da süpür, olur mu?
Thinking our audience... might be interested in obtaining a memento of tonight's story... we asked Grandma Cheney... to whip up a few thousand more vases.
Bu geceki hikayemizin hatırası olarak Büyükanne Cheney'den birkaç bin tane vazo yapmasını istedik.
If you wish one of these lovely vases... just send us your name and address... together with $ 45,000 in cash.
Bu güzel vazolardan istiyorsanız adınızı ve adresinizi 45,000 $'lık nakitle birlikte bize gönderin.
Ever since, cleaning women the world over have been knocking over vases trying to emulate her success.
O günden beri, yeryüzündeki temizlikçi kadınlar aynı başarıyı yakalamak için vazoları düşürüp, kırıyorlar.
On the other hand, Your Majesty can already judge the effect produced by the balusters, vases and trophies.
Diğer taraftan, Majesteleri zaten korkuluk, vazolar ve... kupalar tarafından üretilen etkiyi değerlendirebilir.
There are a couple of valuable vases inside.
İçinde birkaç değerli vazo var.
Everyone knows it's characteristic of vases of that era.
O devirlerden kalma vazoların özelliklerini herkes bilir.
We touch bowls, vases, desks and chairs.
Kaselere, vazolara, masalara, sandalyelere dokunuruz.
Fill all these vases with water, and serve them.
Testileri suyla doldurun ve masalara dağıtın.
On the right and left two magnificent China vases
Sağınızda iki muhteşem Çin vazosu görüyorsunuz.
The small flowers in the small vases.
Küçük çiçekleri küçük vazolara!
The submarines German they would operate in coastal waters destroying what it had escaped to the war vases.
Alman denizaltıları kendi karasularında savaş gemilerinden arta kalanları temizleyecekti.
That was a pair of Chinese vases from Tang dinasty, very valuable..... and rare.
Bu Tang hanedanlığından gelen Çin vazolarından bazıları, çok değerli..... ve nefis.
It's better than Etruscan vases or Egyptian pots!
Mısır ve Etrüsk vazolarından başka,
I know where women's breasts are. Not on my vases, I'll tell you that.
Kadın göğsünü bende severim, ama vazolarımın üstünde değil.
Most objects I have collected over a period of many years - my Gainsborough, Ming vases.
Eşyaları toplamak uzun yıllarımı aldı - Gainsborough'larım, Ming vazoları.
Did he show you his Ming vases and rare oil paintings?
Sana Ming vazolarını ve nadir resimlerini mi gösterdi?
The mistress is fond of these vases.
Hanımefendi bu vazolara çok düşkündür.
I've been stealing chalices and vases and anything I could lay my hands on!
Kadehleri, vazoları ve elimin uzandığı her şeyi çalıyorum!
And, Glory, take the vases down and the china.
Glory, vazoları ve bardakları indir.
The last time any of us saw him, he was riding away with a truck full of my Ming vases.
Onu son gördüğümüzde Ming vazolarımla dolu bir kamyonla uzaklaşıyordu.
You know, Grace, I love the way you've got the- - turquoise vases over the top of the armoire.
Biliyormusun Grace, gardrobun üstüne yerleştirdiğin turkuaz vazolar hoşuma gitti. - Nasıl?
They were digging near here and found some very pretty vases.
Bu yakınlardaki kazılarda çok güzel vazolar bulmuşlardı.
I even showed her my rarely seen collection of 18th century Portuguese bud vases.
Hatta ona nadir görülen 18. yüzyıla ait Portekiz gonca vazolarımı bile gösterdim.
" This wine in golden vases is the blood of a thousand people.
- Ceza Subayı! - Evet, valim.
I came to return these vases.
VazoIarını geri getirdim.
Here we were taught how to weave baskets, make flower vases
Burada sepet örmeyi, vazo yapmayı öğretiliyordu.
I won't break any more of your vases.
Vazolarınızı daha fazla kırmayacağım.
We don't know how to get excited about really, really boring things, like ornaments, bath oil, the countryside, vases, small churches.
Takılar ve bitki yağları gibi sıkıcı şeylere heyecanlanmayı bilmeyiz. Kırlar, vazolar, küçük kiliseler!
- I don't have vases.
- Vazom yok.
No,'cause nice girls never move vases in front of men.
- Terbiyeli kızlar, erkeklerin önünde vazonun yerini değiştirmez.
There must be thousands of those vases.
Bu vazolardan binlerce olmalı.
- You want clear or silver vases?
Saydam vazo mu istersin? Gümüş renkli mi?
Vases broken.
Vazolar kırılmış.
And you thought... your extensive knowledge of selling Ming vases would help you prevent that?
Ming vazosu satarak elde ettiğiniz engin bilginizin bunu engelleyeceğini mi düşündünüz?
You've sold bales of deep red porcelain from Persia, chests of Ohinese artifacts, even Ming vases to collectors of virtu, and although you started a smart trade in pills you purchased from the sovereign remedies of the Incas,
Çin yapımı şeyler, o kadar çok kişi koleksiyonunu yapıyor ki. İnkalı kadınlardan aldığınız ilaçları çok iyi satsanız da herhangi bir çalışma, kazancınızı gölgeler gölgelemez bunu kafanıza koyuyorsunuz.
Plenty. - The vases smashed to smithereens?
- Peki tabaklar kırıldı mı?
We're here to buy vases, not ice creams.
Dondurma filan yok.
Why are my tribal vases under the sink?
Vazolarım niye evyenin altında?
I need fewer vases.
Daha az vazo olan bir banyoya!
Yeah, well, you know, my mom throwing vases at my grandfather's head kind of trumps it, even if it has twice the resistance of your average holiday.
Evet, şey, bilirsin, annem büyükbabamın kafasına vazo atıyor ki bu bile ortalama tatilinden iki kat daha kötü.
I would beware of vases if I were you.
Çömleklere dikkat etmelisin.
They've got Etruscan vases, diving equipment, motor-cycle helmets, and they don't have any medicine!
Nasıl olur, Etrüsk vazosu var, dalgıç maskesi var, motor kaskları var ama bu ilaç yok.
Vases
Vazo mu!
My tribal vases.
Vazolarım.
Vases?
Çömlekler mi?