Venerable перевод на турецкий
167 параллельный перевод
To the firm of Dillard and Sons, a venerable institution... a financial colossus with branches in New York...
Dillard ve oğullarının,.. New York, Boston, Londra ve Paris'te.. .. şubeleri olan..
Sold to the noble and most venerable Kassim Baba.
Asil ve en muhterem Kasım Baba'ya satıldı.
The Ville de Nancy was one of those venerable tramps, which wallow across the backwaters of the world year after year.
Ville de Nancy yıllarca dünyanın her tarafındaki durgun sularda çamur içinde yüze yüze eskimiş külüstür gemilerden biriydi.
That you've even allowed a professional football player to wear the venerable colors of St. Anthony's.
Bir profesyonel futbolcunun bile St. Anthony'nin kutsal renklerini giymesine izin verdiniz.
Thank You, venerable matron.
Sağolun, rahibe.
This venerable old lady is Mr Vogler's grandmother.
Bu muhterem yaşlı bayan, Bay Vogler'in büyükannesi.
Venerable Hokai, why do you hate me so much?
Hokai-sama neden bana bu kadar kızgınsınız?
A man with the venerable look of a priest took my bag and my blanket.
Rahibe benzeyen, muhterem biri çantamı ve battaniyemi aldı.
Shall we accept the definition given by the venerable Tomaseo in his monumental dictionary of the Italian language :
Saygıdeğer Tomaseo'nun anıtsal İtalyanca sözlüğündeki... tanımlamayı kabul edecek olursak :
A venerable old gentleman.
Muhterem, yaşlı bir beyefendi.
- I am alone, venerable sir.
- Ben yalnızım saygıdeğer efendim.
My father was an American, venerable sir.
Babam Amerikalıydı saygıdeğer efendim.
Than k you, venerable sir.
Sağ olun saygıdeğer bay.
We welcome you, Rabbi Jacob, venerable teacher, well of knowledge, celestial luminary.
Hoş geldin, Haham Jacob. Saygıdeğer hocamız. Bilim kuyusu.
Venerable thirty-three, the profane has passed the test of fire.
Saygıdeğer otuz üç, kâfir ateş testini geçti.
I name you "Brother Mason Apprentice" of this loggia, entitled to the venerable and glorious Arturo Toscanini.
Şanlı ve yüce Arturo Toscanini'nin bana verdiği yetkiyle,.. ... seni bu locada "Kardeş Mason Çırağı" ilan ediyorum.
The man who sits atop the throne... is a venerable man.
Tahtta oturan adam saygıdeğer bir şahsiyettir.
Look at this venerable courtroom.
Şu saygıdeğer mahkeme salonuna bakın...
She cannot bear at all the sight of a young man and nothing delights her more than to see a fine old man with a venerable beard.
Genç bir erkek gördüğünde nasıl rahatsız olduğunu ama görkemli bir sakalı olan bir yaşlı gördüğünde nasıl hoşlandığını anlatıyordu.
You might get a venerable disease.
Salgın hastalık kapabilirsin.
What is your opinion, Venerable Jorge?
Sizin fikriniz ne, Saygıdeğer Jorge?
Forgive me, Venerable Jorge.
Bağışlayın beni Saygıdeğer Jorge.
Your Eminence, venerable brothers. at last we meet for this long-awaited debate.
Kardinal Efendimiz, muhterem rahipler nihayet uzun zamandır beklenen münazaraya başlıyoruz.
Good people throughout Christendom are directing their gaze at these venerable walls anxiously awaiting our answer
Hıristiyan alemindeki iyi insanlar bakışlarını bu kutsal duvarlara yöneltmiş şu tartışmalı konuya bulacağımız cevabı merakla bekliyor :
- Venerable brothers!
- Muhterem rahipler!
Good evening, Venerable Jorge.
İyi akşamlar, Saygıdeğer Jorge.
Venerable brother, there are many books that speak of comedy.
Değerli kardeşim, komediden bahseden pek çok kitap var.
I am like the venerable Agon - a priest.
- Ben kutsal Agon gibi - bir rahibim.
I admire the venerable...
- Ben kutsal insanlara saygı gösteririm...
And I will split your venerable head if you speak more of sacrifice.
- Ve sen hala kurbandan bahsedeceksen senin kutsak kafanı keseceğim.
And here he is, direct from a one-week engagement in Las Vegas Circuit Court, the honorable, the venerable, the totally irrepressible, Judge Harlan Skanky!
Las Vegas gezici mahkemesinde geçirdiği bir haftadan sonra burada. Onurlu, saygıdeğer ve tümüyle zaptolunamaz. Yargıç Harlan Skanky!
General Pickett, Lieutenant Colonel Arthur Fremantle of Her Majesty's venerable and elite Cold Stream Guards Britain's military attaché to the Confederacy and, you might say, the eyes and ears of Queen Victoria.
General Pickett, Teğmen Albay Arthur Fremantle... majestenin değerli ve özel soğuk akıntı korumaları... Britanya'nın birliğe bağlı ordusu... ya da Kraliçe Viktorya'nın gözleri ve kulakları diyebilirsiniz.
Venerable Elder, beloved brethren!
Venerable Elder, beloved brethren!
You've been assigned the Venerable Kovat as public conservator.
Muhterem Kovat sana kamusal gözlemci olarak atandı. İhtiyatlı davranması gerekiyor.
At my venerable age I'm having to wander here and there, without a break to sell my apples.
Bu yaşıma rağmen geçimim için orda burda dolaşıp, elma satmak zorundayım. Oh, zavallı kadın!
Please, venerable monks, please. Please.
Lütfen, saygıdeğer rahipler, lütfen.
It looks like the beginning of the end for the venerable Itchy Scratchy program.
Görünüşe göre, muhterem Itchy Scratchy'nin başlamadan sonu geldi.
Professor Gegen, I don't want to be here any more than you do, and frankly, I would prefer not to be responsible for disgracing one of our most venerable scientists.
Profesör Gegen, en az sizin kadar bende burada bulunmak istemiyorum, ama daha da dürüst olmak gerekirse, en saygın bilim adamlarımızdan birisinin rezil olmasından sorumlu olmak istemediğimi de belirtmek isterim.
I, the Baron Harkonnen have decided that the great seal of our venerable house that confused and ugly Chimera, the griffin no longer adequately represents the ambition of our appetites.
Ben, Baron Harkonnen... pek muhterem evimizin mührü olan... o şaşkın ve iğrenç griffonun... artık açgözlülüğümüzü yeterince temsil etmediğine karar verdim.
Are you the bastard who tried to kill our venerable
Tapınakta Tanrının Annesi Meryem'in kutsadığı..
May our venerable Mother keep you forever with dignity.
Belki Anne'mizin onuru sonsuza dek seninle devam edecek.
As the Bank of England tries to put together a rescue package, with the Sultan of Brunei rumoured as a buyer, time may be running out for one of Britain's most venerable financial institutions.
İngiltere Bankası durumu kurtarmak için bir kurtarma paketi hazırlıyor - Brunei Sultan'ının da bankayı satın almak istediği söyleniyor - İngiltere'nin en köklü ve güçlü finansal şirketi zor durumda.
You're the most venerable here.
Burada en muhterem sizsiniz.
Where do you think someone lives who's reached such a venerable age and who doesn't have to pinch his pennies.
Sence böyle saygıdeğer bir yaşa erişip parasını aşırmak zorunda olmayan biri nerede yaşayabilir?
I'd like to toast a great man, Julien Clève and his venerable publishing house...
Sağlığına büyük adam Julien Cleve ve yayınevine
Venerable willows stand Each with a snowy cap.
Ve yaşlı söğütlerin üzerinde Kardan bir şapka duruyor.
If only our venerable founder Virgil Hefflewhite were here to guide us.
Muhterem kurucumuz Vırgil Hefflewhite burada olsaydı da yol gösterseydi.
And now, Springfield's oldest citizen - he is, like, totally venerable - Cornelius Chapman!
Ve simdi, Springfield'ın en yaşlı vatandaşı, aşırı derecede muhterem Cornelius Chapman!
I aim today not just to entertain but to educate, to instruct and inform in the venerable... - And ancient history of my art.
Bugün, size, sanatımın antik ve saygıdeğer tarihini... öğretmek ve bilgilendirmek için... sizi sadece eğlendirmeyi değil eğitmeyi de amaçlıyorum.
The venerable Khenpo Apo sent me...
Saygıdeğer Khenpo Apo yolladı beni.
... lunatic macaroni munchkin with my googat venerable tradition of sorcerers, shamans and other visionaries... who have developed and perfected the art of dream travel, the so-called lucid dream state... where, by consciously controlling your dreams, you're able to discover things... beyond your capacity to apprehend in your awake state.
Blonde Bee, Firefly, Praying Mantis deli, korkak, muhallebiciler, bununla büyücülerin, şamanların ve diğer bilicilerin saygıdeğer gelenekleri berrak rüya durumu denilen düşte yolculuk sanatını geliştirip kusursuzlaştıranlardır bilinçli olarak düşlerini denetleyip uyanıkken sahip olduğun anlama yetinin ötesindeki bazı şeyleri keşfedebilirsin.