Visas перевод на турецкий
318 параллельный перевод
- Passports, photos, visas...
- Pasaport, fotoğraf, vize...
Here, the fortunate ones, through money or influence or luck might obtain exit visas and scurry to Lisbon.
Burada talihli olanlar, para, ısrar ya da şansları sayesinde çıkış izni alıp, Lizbon'a koşuyorlardı.
Through ways of my own, I provide them with exit visas.
Onlara bir yolunu bulup, çıkış vizeleri veriyorum.
There are exit visas sold in this café, but we know you've never sold one.
Senin satmadığını biliyoruz ama bu kahvehanede vize satışı yapılıyor.
We're only interested in two visas.
Bize iki vize lazım.
For the present we're looking for two visas.
Şu an bize iki vize lazım.
At the roulette table, trying to win enough for our exit visas.
Rulet masasında, çıkış vizemize yetecek kadar kazanmaya çalışıyor.
We could get visas in Marseille for Portugal and sail from...
Marsilya'dan Portekiz vizesi alırız, oradan da gemiyle...
That will require certain papers of identity ; a passport, visas, letters of credit.
Bunun için bazı kimlik belgeleri gerekecek elbette pasaport, vize, kredi mektubu.
Once they try to land in New York without visas, they'll be arrested.
Vizeleri olmadan New York'a girmeye çalıştıkları anda tutuklanacaklar
Please check your guest visas.
Lütfen konuklarımızın vizelerini kontrol edelim.
Next I phoned the Brazilian Consulate... to ask about visas for a Frenchman and a Russian girl.
Bir Fransız adamla bir Rus kızının... vizelerini sormak için Brezilya konsolosluğunu aradım.
Visas?
Vizeler?
What about our visas?
- Peki ya vizeler?
I thought so. Nothing matters but our visas!
Vizelerimiz dışında hiçbir şeyin önemi yok.
We have been able to arrange for visas with the Brazilian Consulate. - Thank you, Monsieur.
Brezilya Konsolousluğu ile vizenizi ayarladık.
They should have at least tried to get us visas.
En azından vizelerimizi vermeye çalışabilirdiler.
I want Mexican visas and passports.
Meksika vizesi ve pasaport istiyorum.
How are we going to pay for the trip, and the visas?
Peki yolculuk masrafını ve vize için parayı nasıl bulacağız?
We don't need visas.
Vizeye gerek yok.
Exit visas have been suspended for the entire week.
Tüm hafta boyunca çıkış vizeleri iptal edildi.
They were immigration visas.
Onlar göçmen vizeleriymiş.
If they're on visas, they don't want trouble.
Eğer vizaları varsa, sorun istemezler.
Exit visas are imminent.
Ayrılmaları yakındır.
Exit visas are imminent, so I don't want you losing your place in line.
Sıradaki yerini kaybetmeni istemiyorum. Ah, Tanrım!
MasterCard and Visas accepted.
MasterCard ve Visa kabul edilir.
For the visas, you. Poirot it is helping your father.
Anlaşılan Bay Poirot baban için çalışıyor.
You said some of them have fake visas.
Bazılarının sahte vizeleri olduğunuı söylemiştin.
I have to be on your manifest, or my visas are worthless.
Uçuş listesinde adım var. Aldığım vize boşa gitmemeli.
You have our visas.
Pasaportlarımızı aldınız.
A customs guy hit me in the head with a can of peanut oil for stamping visas.
Vize işlemleri sırasında kafama bir konserve kutusu yedim.
They were filtered into Babylon 5 on business visas.
Babil 5'e işçi vizeleriyle sızdılar.
So here. Why don't you go poke the plant for a while while I take care of your entry visas. Okay?
Siz gidip o bitkiyi dürtükleyin biraz biz de sizin giriş vizelerinizle ilgilenelim.
We've got a handful of false identities... used on visas, passports, leases...
Bir sürü sahte isim kullanmış vizelerde, pasaportlarda, kira sözleşmelerinde...
Danny was afraid that they'd take him away because of documents and visas, so the boy lived his early years hidden away in the belly of the Virginian.
Danny, belgeler ve vizeler yüzünden, onu elinden alacaklarından korktuğu için, çocuk ilk yıllar yaşamını hep... Virginian'ın göbeğinde saklanarak geçirdi.
They red-flag Asian visas.
Asya vizelerini durdurdular.
You're fishing, and he's getting visas for bombers.
Sen fişliyorsun adam bombacılar için vize alıyor.
They were on the terrorist watch list, so you got them visas, you and Samir.
Terörist listesindeydiler. Sen de onlara vize temin ettin.
We stayed in the village until our visas almost ran out and then returned to Japan.
Neredeyse vizelerimiz bitene kadar köyde kaldık sonra Japonya'ya döndük.
We have to get our visas before it's too late.
Çok geç olmadan vizelerimizi almalıyız.
For days on end, they tried to get visas, but quotas had been filled, borders closed.
İlerleyen günlerde vize için başvurdular. Ama kotalar dolmuş, sınırlar kapanmıştı.
Got our visas.
Vizelerimizi aldık.
Jenna and I looked at each other like two foreigners without visas.
Jenna ve ben birbirimize, vizesi olmayan yabancılar gibi baktık.
He was giving me their visas!
Bana vizelerini veriyordu!
We need passports and visas, and a good car for a few hours.
Pasaport, vize ve birkaç saatliğine iyi bir araba lâzım.
We have no permits, no visas
İzin belgelerimiz ve vizemiz yok.
Excuse me, sir. Where does one apply for the visas?
Affedersiniz bayım, Amerika vizesi için buraya mı başvuracağız?
Four visas to America!
Amerika icin 4 vize.
Gita, look. Four visas. One for each of us.
Gita bak, 4 vize, her birimiz icin bir tane.
The woman in charge of issuing visas. She'll help you.
Vizeden sorumlu olan bayan sana yardımcı olacak.
Get a copy of all visas on a Colombian passport.
Onay verilen tüm Kolombiya pasaportlarını istiyorum.