Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Wait one minute

Wait one minute перевод на турецкий

271 параллельный перевод
Won't you wait one minute?
Bir dakika bekler misin?
Billie Sue, wait one minute, will you?
Billie Sue, bir dakika bekler misin?
Wait one minute, huh?
Bir dakika bekle, tamam mı?
Wait one minute.
Durun bir dakika. Bu da kim?
Will you just wait one minute?
Bir dakikacık bekler misin?
Si my poor words have convinced him not, wait one minute.
Nâcizane sözlerim eğer sizi iknâ etmediyse, biraz bekleyin.
Wait one minute.
Bir dakika lütfen.
Can't you wait one minute?
Bir dakika bekleyemez misin?
Wait one minute, Henry, before you go.
Bekle biraz Henry. Gitmeden önce Bn.
Wait one minute.
Bekleyin bir dakika.
Just wait one minute.
Sadece bir dakka bekle.
Wait one minute, Harry.
Bir dakika, Harry.
Wait one minute!
Bir dakika!
Look, if you'll just wait one minute, I just gotta make the phone call...
Bir dakika beklersen, o telefon gorüşmesini yaparım.
- If you'll just wait one minute, let me just finish organizing what I'm doing,
Bir dakika bekle. İşim bitsin seninle geleceğim.
Wait a minute, let me think of one.
Dur bir dakika, bir tane düşüneyim.
- Wait, I'll tell you in one minute.
- Birazdan söylerim.
That's his association with Damon and Pythias. Hey, wait a minute. If that road isn't wide enough for two wagons to pass, what do you do when you meet one coming down?
Damon ve Pythias ile olan ilişkisi budur.
One minute, please, wait.
Bi'dakika, durun.
- One of ours. - Wait a minute!
- Sponsor olduğumuz programlardan biri.
You haven't even bothered to read one! Now, wait a minute.
Okumaya bile tenezzül etmedin.
WAIT A MINUTE, ONE ROUND.
Bir dakika bekle tek atış.
Wait a minute. This one doesn't belong.
Dur bakalım, bir tanesi buraya ait değil.
Wait a minute... there're also two glasses, one chair and an ashtray.
Bekle bir dakka, ayrıca 2 bardak, bir sandalye ve bir kül tablası.
- We don't want this one or that. - Wait a minute!
- Bunu almıyoruz, bunuda!
Now, you wait just one minute and I'll have some sugarcane for you.
Şimdi, sadece bir dakika bekle... sana şekerkamışı bulacağım.
Oh, uh, you wait here one minute.
- Biraz bekle burada.
Wait one minute.
Bir dakika.
One minute, wait.
Bir dakika bekle.
Wait one damn minute.
Bir dakika bekIe.
Wait just one doggoned minute!
Lanet olsun, bir dakika durun!
Now, you wait a minute, Lieutenant. I'll tell you something. Your little demonstration proves one thing and one thing only.
Sessiz kalma hakkından vaz geçerseniz, söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize kullanılabilir ve kullanılacaktır.
Wait just one minute.
Bir dakika bekle.
WAIT-YOU WAIT JUST ONE MINUTE.
Sadece bir dakika daha bekleyin.
Just wait one minute, will you?
Olur.
Wait a minute! One, two, three!
Bir, iki, üç!
Wait a minute. Uh, tomorrow's one day that she and Benjamin do have to go out. Uh, Comtron's sponsoring a charity show out at the track.
Bir dakika, yarın O ve Benjamin'in dışarı çıktıkları tek gün ; pistte Comtron'un desteklediği bir yardım gösterisi var.
Wait just one minute
Bekleyin, bir saniye.
Uh, now wait a minute. Portland desk clerk says you checked in around 9 : 00, but no one saw either one of you after that.
- Portland resepsiyonisti 9 : 00 civarinda kontrol ettiğinizi diyor ama kimse bundan sonra sizi de görmedi.
Wait a minute, can you take this one?
Dikkat et! Sen şunu alır mısın?
I'm gonna ask you to wait here just one more minute.
Sadece bir dakika daha beklemeni istiyorum.
Wait a minute. I see another one.
Bekle biraz daha. Başka bir tane daha gördüm.
Yeah, great. Oh, oh, wait a minute, before I forget. One more question.
- Hey dur unutmadan, bir sorum daha var :
Wait a minute, I was just thinking about what the turnip said here and I'd be stupid to let either one of you guys walk out that door.
Durun bir dakika, şu şalgamın söylediklerini düşünüyordum da, Eğer ikinizden birinin şu kapıdan çıkıp gitmesine izin verseydim, büyük aptallık yapmış olacaktım.
Wait a minute, there's a church league here. Reverend... one-eared elephant.
Burada bir kilise ligi var... tek kulaklı fil.
Wait a minute. I read one of those self-help books.
Kişisel yardım kitaplarından bir tanesini okudum.
We're trying to meet them, but nobody can come up with any good lines. Wait a minute, try this one, try this one.
Onlarla tanışmak istiyoruz ama kimse söyleyecek bir söz bulamıyor.
I mean, this one has got jewels in the eyes. Wait, wait a minute.
Bunun gözünde mücevher var.
Wait a minute. Wait one God damn minute.
Durun bir dakika, durun lanet bir dakika!
Wait a minute, wait a minute. I got one.
Dur bakayım, bir tane buldum.
Wait right here, one minute.
Burada bekle bir dakika.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]