Waiters перевод на турецкий
443 параллельный перевод
If I want men to be something more than waiters!
... eğer ki erkeklerin garsondan daha öte birileri olmasını istemişsem!
Except for waiters and taxi drivers... and they don't count... that's four more words than I've said any night in the past three weeks.
Garsonlar ve taksi şoförleri hariç, ki onlar da sayılmaz zaten son üç hafta toplamda söylediklerimden beş kelime daha fazlası ediyor.
All the head waiters in town.
Şehirdeki tüm baş garsonlar.
Complete with regimental string band, strawberry ices... and a performing troupe of hired waiters.
Alayın yaylı çalgılar orkestrası, buzlu çilek... ve garsonlar grubu ile beraber.
And if anybody makes any noise the waiters have been told to slip them a mickey.
Ve eğer ses çıkaran olursa garsonlar içkilerini sulandıracak.
" According to the statement of one of the waiters there...
" Garsonlardan birinin ifadesine göre...
The officers talks in the cafes and the waiters listen.
Subaylar kahvede konuşurlar, garsonlar da konuşulanları dinler.
I tell you we don't need any waiters.
Söylediğim gibi garsona ihtiyacımız yok.
We don't need any waiters.
Garsona ihtiyacımız yok.
I tell you we don't need any waiters.
Söylüyorum size garsona ihtiyacımız yok.
They'll find out from the waiters in the 21 Club that you were there.
21 Klübü'ndeki garsonlardan, sizin orada bulunduğunuzu öğrenecekler.
He says if people didn't like to make speeches so much at dinners, waiters could spend more time with their families.
Dediğine göre, insanlar yemeklerde konuşma yapmayı o kadar sevmese garsonlar aileleriyle daha çok zaman geçirebilirmiş.
There was nothing wrong with the waiters.
Garsonlardan yana hiçbir sorun yoktu.
You know, I like places like this that specialise in good food instead of head waiters.
İyi şef garson yerine... iyi yemek sunan böyle yerlere bayılıyorum.
I usually don't tip waiters, but... That's hot.
Genellikle garsonlara bahşiş vermem ama bu çok şeker.
I don't like those fancy places where the waiters look down their noses at you.
Garsonların burunlarını kaldırıp baktığı o yerleri hiç sevmiyorum.
Meanwhile the boys looking like miniature waiters their hair sticky with pomade walked carefully to keep their new trousers clean
Bu arada, minyatür garsonlar gibi görünen oğlanlar saçları briyantinle şekil verilmiş bir halde pantolonlarını temiz tutabilmek için dikkatli bir şekilde yürüyorlardı.
Watch it. Me and my waiters are working our tails off.
Garsonlarla ben çok sıkı çalışıyoruz.
One of the waiters tells me she's got a reputation for not mingling
Garsonlardan biri onun ağırbaşlılığıyla ünlü olduğunu söyledi bana.
For four years - and now it's over - for four years I've invited the guests and provided the entertainment and cleaned up the dirt and paid off the waiters and paid off the cops and paid off the papers and paid off the guests
Tam dört yıldır dayanıyorum. Dört yıldır konukları davet ettim, ikram edilecekleri seçtim, eylenceyi organize ettim ve çöplerini temizledim. Garsonların, taksilerin, davetiyelerin ve konukların parasını ödedim.
He's even going to make the waiters stop serving while I sing, and he's very friendly, too.
Elbette. Ben sahnedeyken diğer garsonların servisini durduracak.
You got to hire good cooks, good waiters, you know, just to keep it high-class.
İyi bir aşçım var, iyi garsonlar, her şeyi en iyisi olmasını istiyorum işte.
No waiters, no people, no telephones.
Garson yok, müşteriler yok, telefon yok.
Even the waiters are getting rude.
Garsonlar dahi kabalaştılar.
No, no waiters.
Hayır, garson yok.
No hokey waiters rattling plates when I'm on.
Ben sahnedeyken garsonlar koşuşmayacak.
Tucker, the kitchen and liquor pantry will need extra waiters.
Tucker, mutfak ve içki kilerine ekstra garson lazım olacak.
Could you ask a few waiters to help get him outside?
Garsonlara söyleyin, onu dışarı çıkarsınlar?
That gang of kids shouted vile things about me to the waiters. "
Bu çocuk çetesi benim hakkımda iğrenç şeyler söyledi garsonlara. "
The waiters, police, people ran out of buildings, back up to where to where cousin Sebastian...
Garsonlar, polis, halk binalardan fırlayıp oraya gittiler kuzen Sebastian'ın olduğu yere...
And of course, there are chefs, chambermaids, clerks, hostesses, waiters, doormen, bartenders, waitresses, musicians and entertainers.
Tabii ki aşçılar, oda görevlileri, resepsiyondakiler, yer göstericiler, garsonlar, kapıcılar, barmenler, kadın garsonlar, müzisyenler ve gösteri elemanları var.
Head waiters do it.
Baş garsonlar bile yapıyor.
Send the waiters and the musicians home and call a doctor.
- Garsonları ve müzisyenleri geri yollayın ve bir iki doktor çağırın.
Women waiters!
Garsonluk zor iştir!
French head waiters, Turkish wrestlers, pastoral psychiatrists.
Fransız şef garsonlara, Türk güreşçilere, pastoral psikiyatristlere ait çekimlerdir.
You'll have to continue with the two waiters.
İki garsonla idare etmek zorundasınız.
Madrid, July 19, 1936. Strike of the waiters of cafes. Suddenly the news.
Madrid, 19 Temmuz 1936'da garsonların çalıştığı kafelerde grev kararı alındığı haberi yayıldı.
The waiters are behind and they seem like apprentices.
Garsonlar arkada ve birer çaylak gibiler.
The Italian champ couldn't stand us being waiters so he paid off our debt to this joint.
İtalyan şampiyon garson olmamıza dayanamayıp buraya olan borcumuzu ödemiş.
And when you drink it and start dancing, the whole place, with its diamond-crystal chandeliers and the waiters in the red jackets and the menus with tassels on them, all get dizzy and shaky, like it'll all come down on you.
Ve onu içip dans etmeye başladığında, tüm mekan, kristal avizeleri ve kırmızı ceketli garsonları ve püsküllü mönüleriyle, insanın başını döndürür ve sarsar, her şey üzerine düşecekmiş gibi.
Full complement of officers, best rations... and see that the mess waiters wash their gloves, will you?
Tüm subayların katılımı, en iyi erzağımız ve bütün garsonlar intizamlı ve eldivenli olacak, tamam mı?
About 50 outside and 30 inside dressed as waiters.
50 kadar dışarıda, 30 tane de içeride garson kılığında.
You chose that place because you thought I wouldn't make a fuss in front of all those mink hats and snobbish waiters and stylish fags.
Orayı seçmiştin çünkü orada kavga çıkaramayacağımı biliyordun orada, o mink şapkaların, züppe garsonların ve modaya uyan ibnelerin önünde...
I was impressed by the people, the waiters in the restaurants, the cashiers in the grocery stores.
Söylemeliyim ki Burjuva sınıfı tarafsızdı. Bana çok yardım etmediler.
Parents are asked to leave and return to their houses! To watch television! To argue with the waiters.
Ailelerin buradan ayrılıp evlerine dönmeleri ve orada televizyon izlemeleri isteniyor!
Even the waiters are cute here!
Buradaki garsonlar bile sevimli!
The waiters were all Greek, and the cook was Chinese.
Garsonlar Yunan, aşçı Çinli'ydi.
Listen, all the waiters and the peanut vendors must go
Dinle, tüm garson ve hizmetliler ayrılsın hemen!
It's so cold in here and the waiters won't come.
Burası çok soğuk oldu. Garson da yok. Garson!
You can't go battling around in front of waiters.
- Evet.
And hairy, bandy-legged wop waiters called manuel
Çarpık bacaklı, esmer garson Manuel.