Wares перевод на турецкий
150 параллельный перевод
Buy my wares, ladies and gentlemen.
Mallarımdan alın bayanlar ve baylar.
I left Paris with my wares
Eşyalarımla terk ettim Paris'i
- Sock's in house wares.
- Sock ev aletleri kısmında.
There goes a good pirate, to sell his wares like a fish peddler.
İşte iyi bir korsan, balık satıcısı gibi mallarını satmağa gidiyor.
You got that for your wares?
Tüm mallara karşılık bunları mı aldın?
Aren't these my wares?
Bunlar benim mallarım değil mi?
My wares have never looked so beautiful.
Gözüme hiç bu kadar güzel görünmemişlerdi.
My wares must be at a loss to find themselves in such a noble manor.
Böylesine asil bir malikanede kendilerini değersiz hissediyor olmalılar.
# Step up and sample my wares #
Yaklaşın ve mallarıma bakın
And I am not going to be displayed like a caravan's wares before Moses or any other man.
Ayrıca Musa ya da başka bir erkeğin önünde kervan malı gibi teşhir olamayacağım.
You weren't exactly selling the same wares.
Aynı malları satmıyordunuz.
The saints and apostles look down as she sells her wares
Yemleri satarken aziz ve havariler ona bakar
They are going to steal our wares!
Mallarımızı çalacaklar!
We wouldn't get past the gates without wares.
Kapıları elimiz boş geçmeyeceğiz.
She's out selling her wares.
Dışarıda, yaptığı eşyaları satıyor.
Peddle it to David Lang as a sample of your wares?
Onu David Lang'e ürünlerinin bir örneği olarak mı satacaksın?
I'm going to ply my wares down in Texas.
Malzememi Texas'ta satacagim.
As for my grandmother... she sat year after year in her four skirts... hawking her wares in the market.
Büyükanneme gelince,... yıllarını çarşaf eteğiyle oturarak,... elde avuçta ne varsa pazarda satarak geçirdi.
Follow me, and I'll show you to what good use these wares can be put.
Beni izle de sana bu satılık malların nasıl iyi biçimde kullanılabileceğini göstereyim.
Come, I'll show you my wares.
Gelin, size mallarımı göstereyim.
The best have tried their wares on me...
- Her türlü şeyi denedim ben.
Speaking of dopeheads, is that Pedro's mother over there slinging her wares again?
- Müptelalardan söz açmışken,.. ... şuradaki sokak kadını Pedro'nun annesi değil mi?
I deal in fine wares, mostly fabrics and fragrances.
Kaliteli malların ticaretini yapıyorum, çoğunlukla kumaş ve parfümler.
Each pedIar praises his wares.
Her tüccar kendi malını yüceltir.
Displaying your wares again, eh?
Ne ulan malları yaymışsınız gene?
You should watch your wares.
Eşyalarına sahip çıkmalısın.
Walk around D. C. in the rain Till my wares is drenched Wait for that motherfucker To take out the garbage Do a press conference about What great shape this country in
Başkentte kıyafetlerim yağmurdan sırılsıklam olana kadar dolandım, pislik herifin çöpü çıkartmasını bekledim ve ülkenin ne kadar iyi olduğunu anlatacağı basın toplantısını yapınca ve refah nutukları başlayınca.
You exploited people's deepest beliefs just to hawk your cheesy wares?
Ucuz mallarınızın reklamını yapmak için insanların en derin inançlarını sömürdünüz!
You, sir, are the charlatan in this scenario - touting your wares as a talent scout, preying upon the hungry souls of hapless artistes.
Sen talihsiz oyuncuları kullanarak... onların sırtından geçinen, bir üçkağıtçısın.
I'm displaying my wares.
Şimdi size malımı tanıtıyorum.
You, sir, are the charlatan in this scenario- - touting your wares as a talent scout, preying upon the hungry souls of hapless artistes.
Nasıl cesaret edersin! Sen talihsiz oyuncuları kullanarak... onların sırtından geçinen, bir üçkağıtçısın.
Sorry you didn't get the gold. But I'll have some more interesting wares very soon.
Altını alamadığınız için üzgünüm... ama çok yakında çok daha ilginç bazı mallarım olacak.
Taste the wares, E-mail.
Tadına bak, Emil.
And wares.
Ve Gereçleri.
What wares?
Ne mallar?
Drop the kid and pedal your wares someplace else, burn-boy.
Şimdi çocuğu rahat bırakın ve çekin arabanızı.
Because to succeed in the marketplace, we've gotta sell our wares p... carefully.
Çünkü piyasada başarılı olmak için malımızı dikkatli satmalıyız.
I am. I buy his wares.
Onun mallarını alıyorum.
Seduce me with your wares.
Tekliflerinle beni baştan çıkar.
He compared us with tradesmen, with lots of wares, from which he could pick whatever he fancied and considered necessary.
Bizi, gerekli olduğunu düşündüğü veya istediği herneyse seçip aldığı tüccarlarmışız gibi karşıladı.
Well, I don't know, Mr. Wares.
Bilmiyorum bay Wares.
If you want to buy my wares follow me and climb the stairs
Almak istersiniz mallarımı, Peşimden çıkın basamakları.
Wares, rape, orphan hood earthquakes, poverty, that's what's driving these women away..
Savaşlar, tecavüz korkusu, kimsesizlik, depremler, yoksulluk gibi etkenler, bu kadınları uzaklara sürüklüyor.
You'll be selling your wares on the streets of Heaven!
Mallarını Heaven sokaklarında satıyor olacaksın!
I don't know what you're selling. Best you peddle your wares someplace else if you know what's good for you.
Ne sattığını bilmiyorum ama kendi iyiliğini düşünüyorsan şansını başka bir yerde dene.
Or, they could buy your wares in your normal course of your normal fucking business.
Ya da ürünlerinizi... normal iş koşulları altında satın alabilsinler.
- We can sell them our wares?
- Ürünlerimizi onlara satabilir miyiz?
- Your normal fucking wares.
- Normal ürünlerinizi.
Of course now they'II get a few dollars for their efforts, but they'II soon drink that up and maybe they'II borrow a bit more from their employers who have, no doubt, opened a Iittle store full of colorful wares just for them
Artık yaptıkları iş karşılığı para alacaklar, ama bu paranın suyunu çekmesi çok sürmeyecektir. Ve sonra, hiç şaşmaz bir şekilde, sırf onlar için renkli kıyafetler satan dükkanlar açan patronlarından borç alacaklar.
If you want to try my wares
Mallarımı denemek isterseniz...
So did we, but you can only give your wares away for so long and then you actually have to buy something.
Biz de öyle, ama, kendi ürünlerin bir yere kadar idare ediyor sonra, gerçekten bir hediye almak zorunda kalıyorsun.