Waver перевод на турецкий
153 параллельный перевод
Well, if it is a choice between my personal interest... and the good of my country, how can I waver?
Eğer kişisel çıkarlarımla... ülkemin yararı arasında bir seçim yapacaksam hiç tereddüt etmem.
- You didn't waver.
- Tereddüt dahi etmedin.
But I no longer waver.
Fakat artık şüphem yok.
Perjurers never waver.
Yalancı şahitler asla tereddüt etmez.
Go to the veterans'room and don't waver.
Kıdemlilerin odasına git ve kararlı ol.
Well, anyone would waver
Peki tereddüt var mı hiç?
The comfort of your residence might cause my resolve to waver.
Konağınızın rahatlığı, kararım hususunda beni muallakta bırakabilir.
This led prices to waver.
Bu da fiyatların bocalamasına neden oldu.
Justice ought to stand still, don't you think, or else the scales will waver and a just verdict won't be possible.
Ama bu kanatlarla.. .. dengesini kaybedip şaşırmaz mı?
Every time you pronounce the letter "H" correctly the flame will waver and every time you drop your "H" the flame will remain stationary.
"H" harfini doğru telaffuz ettiğin her seferinde alev titreyecek... "H" harfini söylemediğin her seferde de alev hareketsiz kalacak.
And destroyed her. Just as they are ready to do any time free men anywhere Waver in their defense of democracy.
Tıpkı her zaman, her yerde savunmaları gevşeyen özgür insanlara yapmaya hazır oldukları gibi.
And so just forget that beastly woman... and don't let her make you waver, sir.
Sadece o canavar kadını unutun... ve sizi tereddüte düşürmesine izin vermeyin efendim.
Yes, these fanatical fiends... under the leadership of the so-called Mao Tse-tung... had caught Miss Spume off guard for one brief but fatal moment... and destroyed her... just as they are ready to go anytime free men anywhere... waver in their defense of democracy.
Evet, Mao Tse-tung'un liderliği altındaki bu bağnaz şeytanlar Bayan Spume'yi sadece bir anlığına hazırlıksız yakalayıp onu mahvetmişlerdi. Tıpkı, özgür insanların demokrasiyi savunmalarını her zaman sallantıya düşürebilecekleri gibi.
" So that I no longer waver between painting and poetry.
" O yüzden artık şiir ve resimle ilgilenmekten vazgeçtim.
Don't waver.
Tereddüt etme.
They don t even waver!
Yerlerinden bile kımıldamıyorlar! Geri çekilelim, efendim.
Here's the young new waver we've all heard so much about.
İşte bu, hakkında bir çok şey duyduğumuz yeni delikanlı.
Did I ever waver from that diagnosis?
O teşhisimde tereddüt ettim mi?
" Did I waver from that diagnosis?
" O teşhisimde tereddüt ettim mi?
- Then tell him, and don't waver.
- O zaman evden çıkmasını söyle.
I`II tell you, though, my boss is startin` to waver on the crime bill.
Patronun tasarı üzerinde bazı çekinceleri var.
Nevertheless, we must not waver in our commitment to scientific research and development.
Buna rağmen bilimsel araştırmalar ve geliştirmeler konusunda asla tereddüte düşmemeliyiz.
The new Alliance would waver and crack... but in the end, it would hold... because what is built endures... and what is loved endures. And Babylon 5...
Yeni kurulan ittifak sendeleyecek, çatlayacak ama yine de yıkılmayacaktı çünkü inşa edilen şeyler kalıcıdır sevgi kalıcıdır ve Babil 5.
And if my part has been a deception, I have never seen her integrity waver or her honor compromised. That him?
Eğer benim tarafım bir kandırmaca idiyse, onun dürüstlüğünün sarsıldığını veya onurundan ödün verdiğini hiçbir zaman görmedim.
- Federation politicians will waver.
- Federasyon politikacıları bocalarlar.
Pigs, our pigs, there is no beast that's braver, they will not ever waver, they face the fight for right, with might...
# Domuzlar domuzlar domuzlar # Daha cesur bir hayvan yok # Hiç tereddüt etmezler
To all of you who continue to stand by me even those who might waver at times...
Hepinize... Bana hala destek olan herkese... hatta aranızdaki bazı tereddüt edenlere bile sevgiyle.
I must admit, my trust in you did waver.
İtiraf etmeliyim ki size olan güvenim sarsıIdı.
- Somebody get Weaver.
- Biri Waver'ı çağırsın
And although Einstein was initially enthusiastic, he then seemed to waver, and for two years held up publication of Kaluza's paper.
Her ne kadar Einstein başlangıçta hevesliyse de sonradan tereddüt etmiş ve Kaluza'nın çalışmasının yayınlanmasını iki yıl geciktirmiştir.
The Germans felt betrayed, then Austria started to waver in the one area where Germany was relying on her to hold firm, the Italian Front.
Almanlar kendini aldatılmış hissetti peşinden de Avusturya, Almanya'nın dayanmasına güvendiği bir bölgede sendelemeye başladı İtalyan cephesi.
Don't waver, Agamemnon.
Kararsız olma Agamemnon.
But talk to your real best friend, just in case you waver.
Ama yine de tereddüt edersen, gerçek en iyi dostunla konuş.
Steve is my real best friend, and I'm not going to waver.
En iyi dostum Steve ; ve tereddüt etmeyeceğim.
Have a heart of iron... and never waver in your art... of'the Eyes of Destruction'.
Demirden bir kalbe sahip... ve özel yeteneğin'Yıkımın Gözleri'nde'... hiç bir zaman bocalamıyorsun.
But it is our foretold destiny... and I, for one, am not going to waver from it now.
Önceden dile getirilmiş yazgımız budur ve bu konuda tereddüde düşmeyeceğim.
But anytime, day or night, anyone wants to fucking waver... or fucking change their minds... you just step right the fuck up and get your severance.
Ama ne zaman olursa, gündüz veya gece, tereddüt eden... ya da fikrini değiştiren... hemen gelsin ve tazminatını alsın.
That's all we can fucking do right now, and not waver.
Şu an yapabileceğimiz tek şey bu. Sakın kararsız olmayın.
Your testimony in court can't waver from what is said here.
Mahkemedeki ifaden, burada söylediklerinden farklı olamaz.
But we have faith in our son, then we can't let that faith waver now.
Ama oğlumuza inancımız varsa, şu anda o inancı yitiremeyiz.
Win back the hearts and minds of those who waver before they are lost to us.
Bizim için tamamen yitmeden önce boyun eğenlerin kalpleri ve zihinlerini geri kazanmalıyız.
But if we waver now... if we don't dig deep and give more than we think we can... then those sacrifices would be wasted...
Ancak şimdi pes edersek eğer biraz daha çabalamaz ve yapabileceğimizi düşündüğümüzden daha fazlasını vermezsek, işte o zaman o canlar heba olacak.
Nor waver from our path. "
Yolumuzdan şaşmayacağız.
And our love will never waver.
Ve aşkımız asla bocalamayacak.
Did it make you waver at all in your decision when you found out that they had electrodact...
Peki senin verdiğin kararlarda daha cesur olmanı sağladı mı onların da böyle olduklarını anlaman? Elektrodaktili. ( Çeviren :
I wouldn't have taken him for a waver. No, he was just trying to be funny.
Ben öyle düşünmezdim.
I hope your opinion of me doesn't waver after I've given this fellow - a piece of my mind. - Never.
Bu adama düşündüklerimi söyleyince hakkımda kötü düşünmezsin inşallah.
Harry, the Prime Minister's barely warmed his chair yet... but he's made it abundantly clear that he's the Peacemaker, the waver of olive branches.
Harry, Başbakan koltuğuna yeni yeni ısınıyor fakat zeytin dalı sallayan, barışçıl biri olduğunu kanıtladı.
I admit that I did waver about.
Sana bocaladığımı itiraf ettim.
Even if have to face the biggest difficulties, I'll not waver from the truth. Don't talk rubbish.
Peki bileti neden istiyorsun?
? A shame that your katana should waver.
Bir kılıç taşıyorsun, fakat tereddüt ettin.