Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / We're in the middle of nowhere

We're in the middle of nowhere перевод на турецкий

206 параллельный перевод
I do not have enough hardware... and if you haven't noticed, we're in the middle of nowhere.
Yeterli donanıma sahip değilim ve farkına varmadıysa, Allah'ın unuttuğu yerdeyiz.
We're in the middle of nowhere.
- Burda dağın başındayız.
We're in the middle of nowhere.
- Bayım, görüyorsun burada bizden başka kimse yok!
We're in the middle of nowhere.
Hiçliğin ortasındayız.
We're in the middle of nowhere.
Issız bir yerin ortasındayız.
I'm telling you, we're in the middle of nowhere.
Issız bucaksız bir yerdeyiz.
We're in the middle of nowhere.
Sanırım kaybolduk.
We're in the middle of nowhere, cold, there's no cars!
Allah'ın unuttuğu bir yerdeyiz, hava soğuk, araba falan yok.
I hate to mention it, but we're in the middle of nowhere.
Bunu hatırlatmaktan nefret ediyorum, ama denizin ortasındayız.
At last, we're in the middle of nowhere.
Sonunda ıssız bir yere vardık.
We're not in the middle of nowhere, but we can see it. I swear.
Aslında değiliz ama onu buradan görebiliyoruz.
We're in the middle of nowhere!
Tanrının unuttuğu bir yerdeyiz!
We're just a couple of little burgs in the middle of nowhere.
Issızlığın ortasındaki iki küçük kasabayız artık.
We're not in the middle of nowhere.
Biz burada Şaklabanya'da değiliz!
We're out here in the middle of the Great American Nowhere... minus all the baggage we used to carry everyplace we went.
Büyük Amerikan çölünün ortasındayız. Her yere taşıdığımız maddi-manevi bütün yükleri geride bıraktık.
Lady, we're diverting to some tin-pot airport in the middle of nowhere, and I've got better things to think about than scaring the little girl!
Bayan, bizi bir yerlerde ceviz kabuğu bir alana yönlendiriyorlar, küçük kızı korkutmaktan... daha önemli düşünecek konularım var!
Grandma, we're in the middle of nowhere!
Büyük anne, hiçliğin ortasındayız!
So, what are you telling me, that we're stuck out here in the middle of nowhere, is that it?
Ne diyorsunuz? Yani bu ıssız yerde kalakaldık, öyle mi?
We're in the middle of nowhere.
Hiçliğin ortasında biyerdeyiz.
Vanessa, we're in the middle of nowhere!
Vanessa, biz kervan göçmez bir yerin ortasındayız.
We're out in the middle of nowhere.
Bilinmez bir yerdeyiz.
And we're in the middle of nowhere. Yeah, this is our worst decision.
Bu ıssız yerde kalakaldık ve bu verdiğin en kötü karar olmalı.
- We're in the middle of nowhere.
- Boşluğun tam ortasındayız.
We're in the middle of nowhere.
Çok uzakta bir yerdeyiz.
We're not putting anybody off here in the middle of nowhere!
Tanrı'nın unuttuğu bir yerde kimseyi bırakamayız!
We're in the middle of nowhere.
Hiçbir yerin ortasında değiliz.
We're in the middle of nowhere.
Issız bir yerdeyiz.
We're in the middle of nowhere.
Hiçbir yerin ortasındayız.
- We're in the middle of nowhere.
Bilinmezin ortasındayız.
We're in the middle of nowhere!
Çölün ortasındayız.
We're in the middle of nowhere, the safest part.
Tamam. Hiçsizliğin ortasındayız, tamamen güvendesin.
We're not exactly in the middle of nowhere, But you can see it from here.
Hiçliğin ortasında değiliz ama o kadar yakınız ki buradan görebiliriz.
We're in the middle of nowhere and nobody knows what direction the video store is in!
Bilmediğimiz bir yerdeyiz ve video kulübe gitmek için kimse yolu bilmiyor!
Look, uh... we're in the middle of nowhere!
Kimsenin bilmediği bir yerdeyiz!
We're buried out here in the middle of nowhere.
Burada gömülüp kaldık.
We're in the middle of nowhere- -
Bilmediğimiz bir yerdeyiz..
We're here in the middle of bloody nowhere.
Şu anda kuş uçmaz kervan geçmez bir yerin ortasındayız.
Brock : Where the hell is he taking him? We're in the middle of nowhere.
Burası da yarın sunumunuzu yapacağınız sergi salonu.
We're in the middle of nowhere, Fermat.
lssız bir yerdeyiz.
We're in the middle of nowhere with him.
Boşluğun ortasında onunla birlikteyiz.
So we're stuck in the middle of damn nowhere.
Lanet olası bir hiçliğin ortasında sıkıştık kaldık.
I'm driving, Drew's sitting shotgun, and it is like two o'clock in the morning and we're on some desert road out in the middle of nowhere.
Ben sürüyordum, Drew de bir tüfekle yanımda oturuyordu, sabahın ikisi falandı. İnin cinin top oynadığı bir yerde, çölün ortasındaydık.
We're in the middle of nowhere.
Sakinliğin tam ortasındayız.
Chris, we're in the middle of fucking nowhere.
Chris, ıssızlığın ortasındayız.
- We're in the middle of nowhere.
- Çok kötü bir yerdeyiz
We're hundreds of miles in the middle of nowhere.
Yani şu an içinde bulunduğumuz yüzlerce millik bir alan, aslında hiçbir yer.
We're in the middle of nowhere.
Tam bir hiçliğin oratsındayız.
To know what we're doing in the middle of nowhere.
Bu ıssız yerde ne yaptığımızı bilmek istiyorum.
We're in the middle of nowhere, five hours from home.
Cehennemin dibinde, evden 5 saat uzaktayız.
Now we're in the middle of nowhere, my kid has to stay with my parents and she is missing a whole week of school.
Şimdi hiçliğin ortasındayız, Çocuğum ailemle kalmak zorunda ve koca bir hafta okula gidemeyecek.
My cellphone's shot, we're in the middle of nowhere, and you check your guitar?
Benim cep telefonum bozuldu. Issız bir yerdeyiz. Ve sen gitarına bakıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]