We've all done it перевод на турецкий
172 параллельный перевод
We've done all we can and more more than most people would have done thanks to your tenacity but it's useless.
Tüm yapabileceğimizi yaptık çoğu insanın yapabileceğinden fazlasını inadımız sayesinde fakat işe yaramıyor.
After it's done, after it's all over and we're safe, it'll be just you and me.
Bitince, her şey bitip tehlike geçince yalnızca sen ve ben olacağız.
After it's done, after it's all over and we're safe, it'll be just you and me, you and me, the way it should've been all along from the start.
Bitince, her şey bitip tehlike geçince yalnızca sen ve ben olacağız. Sen ve ben, ta en başında olması gerektiği gibi.
- Looks okay. Looks like all we've got left to do is get it done.
Bize gidip işi bitirmekten başka birşey kalmadı gibi.
We've done it for hundreds of thousands of Jews all over Europe... who couldn't get out.
Avrupa'nın dört bir yanında kaçmayı başaramayan yüzbinlerce Yahudi adına yaptık bunu.
WE'VE GOT EACH OTH ER. IT'S ALL RIGHT. I COULDN'T HAVE DONE IT.
Bu sadece başlangıç.
And when we've done the nest and we've got the ransom money and it's all over the front pages that's when it will all come true for us, Billy.
Geri kalan şeyleri halledip fidyeyi aldığımızda ve her şey gazetelerin birinci sayfasına yansıdığında tüm istediklerimiz gerçekleşmiş olacak Billy.
Look, Virginia, we've been all though this... .. away as much as I am, but there's nothing to be done about it.
# Bak Virginia, bu konuyu konuşmuştuk... #... yolculuğa çok çıkıyorum, ama yapacak bir şey yok.
It wouldn't be here, we wouldn't be eating it, if we hadn't done it all... all ourselves.
Şayet bizler bunları bütünüyle yapmamış olsaydık, o burada olmazdı, ve biz... onu yiyemezdik.
We've done spectacular things, but I don't think we'd want it spread all over the telly, do you, Gwen?
Aslında çok sansasyonel şeyler yaptık, ama bunların televizyona çıkmasını istemeyiz değil mi, Gwen?
We've all done it, but that's no excuse.
Hep yaptık ama bu mazeret değil.
And so it's come time for us to pay the debt we all owe to this courageous man and to show our appreciation for a job well done.
Ve sonunda bu cesur adama vefa borcumuzu ödeme ve verdiği özverili hizmetler için minnettarlığımızı gösterme zamanı geldi.
It's all right. We've done the difficult bit.
Sorun değil, zor kısmını bitirdik.
All I think we've done is destroyed their country, laid it waste.
Tek düşüncem ülkelerini mahvedip çöp yığınına çevirdiğimiz.
Glorify, my daughter, glorify, if it weren't for the injustices that they've done... tomorrow will be the first birthday that we're not all together
Öyle kızım, cidden öyle. Evlatlarımın bana yaptıklarına rağmen... - ki beni zevkle öldürürler - hepimizin bir arada olmadığı... ilk doğum günüm olacak.
- It's all been done, we've seen it.
Her şey yapıldı. Gördük.
I mean, contemplating sin is all we've done. It doesn't mean anything.
Yani, tek yaptığımız günah işlemek, önemli değil.
I mean, we ´ ve all done it.
Yani, hepimiz bu yollardan geçtik.
All right, we've done it before.
Pekala, ben sayınca.
We've all done it a million times.
Şeytan Parmağı ne ki? Bir milyon kez atladık!
We've done it all.
Hepsini biz yaptık.
Well, now that you mention it, it does feel like we've done all this before.
Şimdi sen söyleyince, bunları sanki daha önce yaşamıştık gibi geliyor.
It's not until we've done all we can to cause a miracle that it becomes viable.
Takdire değer tek mucize sizin çalıştığınızdır.
That's three hours. - And all we've done is talk about it.
Yaklaşık üç saat oldu ve yaptığımız tek şey onun hakkında konuşmak.
After all the weddings we've done together, now finally it's your turn.
Bu harika! Birlikte yaptığımız tüm düğünlerden sonra, sonunda sıra sende.
If we can't fix this, it could undermine the good you've done and all the good that you're still destined to do.
Bunu düzeltemezsek, yaptığınız bütün iyilikleri ve yapacak olduğunuz bütün iyilikleri mahvedebilir.
For we embrace Prozium in its unifying fullness... and all that it has done to make us great.
Prozium'u içtenlikle kucakladık ve bizi mükemmelleştirdi.
- We've all done it.
- Hepimiz bunu yaptık.
When we're through all this, I'm gonna see to it that you're held accountable for what you've done.
Bütün bunların içindeyken ne yaptığının sorumlusu olduğunu anladığını göreceğim.
So if we start at 2, we can be done by 2 : 30. And it's all behind us.
2 : 00'de başlarsak işimiz 2 : 30'da biter ve her şey geride kalır.
The last 20 times I've done the journeu, uou've got an average of 32 minutes and a top time of 50, but if we had green lights all the wau, we could do it in 1 4 minutes.
Son 20 seferimde, Ortalama 32 ila 50 dakika arasında, eğer bütün yol byunca yeşil yanarsa, 14 dakikada yapabiliriz.
What we've done is taken an old hunk of wood and transformed it for all the world to see into the most magnificent gold.
Yaptığımız şey eski bir ağaç parçası almak... ve tüm dünyanın görmesi için onu olağanüstü bir altına dönüştürmek.
This is ass, you guys. It's been a month, and all we've done is make Regina's face smell like a foot.
Bir ayda sadece Regina'nın yüzünün ayak gibi kokmasını sağladık.
I think I can speak for everyone here when we say how impressed we are with all the work you've done for us on the "Justice For All" bill... our re-naming it "Rachel's Law" will help with your constituents back home.
Sanırım buradaki herkes adına şunu söyleyebilirim, "Herkes İçin Adalet" kanun önergesi kampanyası yaptıkların konusunda etkilendiğimiz konusunda. ismini "Rachel'ın Kanunu" olarak değiştirmek seçmenlerini geri kazanmana yardım edebilir.
I mean, come on, we've all done it.
Demek istediğim, hadi, hepimiz içmiştik.
We've all done it, especially with the heavy security these days.
Bunu hepimiz yaptık. Özellikle de yoğun güvenliğin olduğu bu günlerde.
We're married now mom, and you and dad can flip out all you want but it's done!
Biz artık evliyiz anne. Babam ve sen dilediğiniz gibi çıldırabilirsiniz ama bu iş artık bitti.
The city in the financial situation it's in? Very few friends in Annapolis. We've done all we could do with this matter for now.
Annapolis'teki az sayıda arkadaşımızla şu an ki şehrin mali yapısı sanıyorum bu konuda çok bile konuştuk.
After all the shit we've done, don't you get it?
Yaptığımız onca pislikten sonra, hala anlamıyor musun?
I know you guys are all aware of the big order that we've got in, and we've been working hard to get it done, but we feel like you guys need some help.
Hepinizin, aldığımız yüklü siparişten haberdar olduğunu biliyorum ve bu işi bitirmek için çok çalışmalıyız. Ama yardıma ihtiyacınız olduğu ortada.
All that we've done, we've done it for the reputation of the force.
Yaptığımız her şeyi polis teşkilatı için yaptık.
You're gonna stay here, and after it's all done, then we'll... sunny California.
Sen burada kalacaksın, ve sonra herşey bitecek, sonra biz... güneşli Kaliforniya.
We've all done things in life that we regret, but it is never too late.
Hepimiz pişmanlık duyduğumuz şeyler yaptık, ama hiçbir zaman geç değildir.
It's an amazing piece of acrobatics, far better than anything that we could do in a helicopter... and it's all done in order to impress the female, to show her that he is superb at holding his territory.
Bu, müthiş bir akrobasi örneği bizim bir helikopter ile yapabileceğimizden kat kat iyi ve bunu sadece dişisini etkilemek için yapıyor ona bölgesini ne kadar iyi koruduğunu gösterebilmek için.
Liver and beans again? It's all we had. You've done it again, honey.
Eve gelirken çantana biraz kek atarsan "Salmonella düğünümü mahvetti" yi izlerken beyin fırtınasına yardımcı olabilirim.
When we call, he'll send somebody, most of the time, and they write it all down just like he doing now. But nothing ever gets done.
Aradığımızda birini gönderirdi genelde ve o gelen de böyle her şeyi yazar ama hiçbir şey yapılmıyor.
With all the jumping around we've done, it's a wonder everything's not messed up.
Tüm bu oradan oraya sıçramalarla herşeyin yerle bir olması şaşırtıcı değil.
It will all be done by then, and... we can go on as planned.
Hepsi halledilmiş olacak, ve... planladığımız gibi devam edebiliriz.
We've all done it before.
Hepimiz bunu yaptık.
And with your help, I'm sure we can get it all done.
Ve yardımlarınızla kolay olacağına inanıyorum.
I mean, it's against the rules, but we've all done it.
Kurallara aykırı ama hepimiz yaptık.
we've all been there 90
done it 42
we've 208
we've got your back 24
we've come too far 17
we've got 373
we've arrived 63
we've been together 23
we've never met 62
we've been compromised 17
done it 42
we've 208
we've got your back 24
we've come too far 17
we've got 373
we've arrived 63
we've been together 23
we've never met 62
we've been compromised 17
we've been set up 18
we've got plenty of time 29
we've been over this 197
we've been robbed 25
we've got time 35
we've got this 62
we've been waiting for you 81
we've got you 66
we've been through this 160
we've been busy 20
we've got plenty of time 29
we've been over this 197
we've been robbed 25
we've got time 35
we've got this 62
we've been waiting for you 81
we've got you 66
we've been through this 160
we've been busy 20