We've got to find him перевод на турецкий
105 параллельный перевод
Oh, I don't know, but we've got to find him.
Bilmiyorum, ancak onu bulmalıyız.
We've got to find him.
Onu bulmamız lazım.
Whoever it was, we've got to find him before this night is over.
Her kim olursa olsun, sabah olmadan onu bulmak zorundayız.
- We've got to find him a name.
- Ona bir isim bulmalıyız.
Even if we find him, we've got to be good to sell a butcher a steak.
Onu bulsak bile, tereciye tere satabilecek kadar iyi olmamız lazım
We'll have to find a doctor who's willing to risk it, we'll have to get Frankie to him within an hour after the execution, and we've got to make sure there's no autopsy performed.
Bu riski almaya gönüllü bir doktor bulmalıyız, ve idamı takip eden ilk bir saat içinde Onu Frankie'yle aynı yerde buluşturmalıyız, bir de kesinlikle Frankie'ye otopsi yapılmasını engellemeliyiz.
We've got to find him.
Onu bulmak zorundayız.
- We've got to find him.
- O adamı bulmalıyız.
We've got to find him by dark.
Karanlık çökmeden onu bulmalıyız.
We've got to find him and hide him.
Onu bulup saklamamız gerekiyor.
Continue the search. We've got to find him before he...
- Onu bulmalıyız, yoksa...
We- - We've got to find him.
Biz... biz onu bulmak zorundayız.
We've got to find him before his... appetite is whetted again.
İştahı yeniden kabarmadan onu bulmalıyız.
We've got to find him, do you understand?
Onu bulmak zorundayız, anlıyor musunuz?
We've got to find him before he kills someone.
Birini öldürmeden önce onu bulmak zorundayız.
We've got to find this Marlo, interrogate him.
Şu Marlo'yu bulmalı ve sorguya çekmeliyiz.
We've got to get somebody to go out and find Anthony and bring him back.
Gidip, Anthony'i bulup, geri getirecek birini bulmamiz lazim.
We've got to find him.
Onu bulmamız gerek.
We've got to find him.
O adamı bulmalıyız.
Maybe the Captain can help us. We've got to find him.
Belki de Kaptan yardım edebilir.
We've got to find him and take him out.
Onu bulup, devre dışı bırakmalıyız.
We've got to find a way to track him.
Onu takip etmenin yolunu bulmalıyız.
Here's what we'll do. I'll tell him that after the bus accident, your stuff got mixed up with my mom's stuff at the hospital, and... I just happened to find this letter.
İşte şöyle yapacağız.Ona diyeceğim ki otobüs kazasından sonra, hastanede senin eşyaların benim annemim eşyalarıyla karışmış, ve... ben de bu mektubu buldum.
We'll find him and Hockridge and we've got ourselves a team. - I'm in. Good to see you.
Onu ve Hockridge'de bulursak ekip tamamlandı demektir.
I've been trying since we got divorced to find him someone.
Boşandığımızdan beri ona birini bulmaya çalışıyorum.
We've got to find him.
Onu bulmalıyız.
If he's out there we've got to find him.
Aramızdaysa onu bulmalıyız.
- We've got to find him, Eva.
Onu bulmamız lazım, Eva.
We've got to find a way to talk to him.
Onunla konuşmanın bir yolunu bulmalıyız.
Well, we've got to find him.
Pekâlâ, onu bulmalıyız.
We've got to find him and get him back to that river.
Onu bulup hemen nehre dönmeliyiz. Bu o!
It has to be Cadmus. But if they've got him, we'll never find him.
Bunu Cadmus yapmıştır... onu ele geçirdilerse asla bulamayabiliriz.
- 0h. - Brian, we've got to find him.
Brian, onu bulmalıyız.
We've got to find him!
Onu bulmalıyız!
And we've got one hour to find him.
Onu bulmak için bir saatimiz var.
Well, we've got to find him!
Yine de onu bulmalıyız!
We've got to find this son of a bitch and stop him ourselves.
O Allahın cezasını bulup, onu kendimiz durdurmalıyor.
We've got to talk to him, find out what's going on.
Onunla konuşup neler olduğunu öğrenmemiz gerekiyordu.
Three days is a long time, but we've got to keep going if we're gonna find him.
Üç gün uzun bir zaman, ama aramaya devam etmeliyiz.
- We've got to find him.
- Onu bulmalıyız.
We got to find the guy that did this and tell him we didn't mean it.
Bunu yapan adamı bulmalıyız ve ona bunu kastetmediğimizi söylemeliyiz.
We've got to find out who this is and stop him.
Onun kim olduğunu öğrenmeli ve durdurmalıyız.
There's no time, we've got to find him now.
Zamanımız yok, onu bulmalıyız.
We've got to find him, get him out of town.
Onu bulup, şehir dışına çıkarmamız gerek.
The DA's afraid if we deny him access to his client, he'll find a sympathetic Judge and - have cause to have the execution delayed. - I got it.
Savcı yardımcısı, müvekkiline ulaşmasını engellersek anlayışlı bir jüri bulmasından ve idamın ertelenmesinden korkuyor.
Well, uh, we've got to figure out who Thorne is and find the connection between him and Petty Officer Dillon.
Thorne'un kim olduğunu ve Astsubay Dillon'la aralarındaki ilişkiyi bulmamız gerekiyor.
We've got to find him, for fuck's sake we can't just stand with the thumbs up our asses.
Onu bulmalıyız! Bereket tanrısı aşkına kıçımızın üstünde oturup bekleyemeyiz.
We've got to find him! There is no one else!
Onu istiyorum ben, başkasını değil.
Somehow, we've got to find him -
Bir şekilde O'nu bulmalıyız.
Well, we've got to find him.
Onu bulmak zorundayız.
Now he's running, and we got to find him.
Şu anda kaçıyor ve onu bulmamız gerek.