We didn't know what to do перевод на турецкий
105 параллельный перевод
We didn't know what to do
Ne yapacağımızı bilemedik.
That's where we had the fight. I didn't know what to do.
Orası kavga ettiğimiz ve benim ne yapacağımı bilmediğim yerdi.
We had to stay in the hotel and didn't know what to do with ourselves.
Otelde kalmalıydık ve birbirimizle ne yapacağımızı bilmiyorduk.
We were low on funds, the illness was dragging on and I really didn't know what to do.
Sermayemiz azalmıştı ve hastalık devam ediyordu..... ve gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.
We didn't know what else to do. So, we just kept him.
Yapacak başka bir şey bulamadık, ve onu yanımıza aldık.
We didn't know what else to do.
Yapacak başka bir şey yoktu.
Do you know what I had to do to get that plane through the trees, so we didn't wrap ourselves up in a ball?
Sadece kanatları çarpalım da ezilmeyelim diye o uçağı ağaçların arasından geçirmek için neler yaptığımı biliyor musun?
But, like I mentioned before, when we came in, we didn't know what we're going to do.
Daha önce söylediğim gibi bizi ilk çağırdıklarında, ne yapacağımızı bilmiyorduk.
So once we went to bed, we didn't know what we were supposed to do.
O nedenle yatağa girince, ne yapacağımızı bilemedik.
- We didn't know what to do.
- Ne yapacağımızı bilemedik.
Anyway, we didn't know what to do.
Neyse, ne yapacağımızı bilmiyorduk.
He definitely had a few beers, but... it's not like he wanted to drive. We just didn't know what else to do.
Birkaç bira içmişti, ama.... arabayı kullanması... sadece ne yapacağımızı şaşırmamızdan dolayı oldu.
And um... y'know we were so young we didn't know what to do.
Çok gençtik ve ne yapacağımızı bilmiyorduk.
We were terrified. We didn't know what to do.
Ne yapacağımızı bilemedik.
We didn't know what were supposed to do or what would happen next.
Hiçbirimiz ne yapmamız gerektiğini ya da sonra ne olacağını bilmiyorduk.
But we didn't know what else to do.
Fakat başka seçeneğimiz yoktu.
We didn't know what to do with you.
Seninle ne yapacağımızı bilemiyorduk.
We didn't know what to do.
Ne yapacağımızı bilemedik.
We didn't know what to do, so we took his sticky rice, sesame seeds and azuki beans that he had left and made some red rice.
Ne yapacağımızı bilemedik biz de bıraktığı yapışkan pirincini, susam tohumunu ve azuki fasulyesini ve biraz da kırmızı pirincini aldık.
And we didn't make love in a while... and I don't know what to do.
Bir süredir hiç sevişmedik. Ne yapacağımı bilmiyorum.
We didn't know what to do.
- Kes sesini Matt.
We didn't know what else to do.
Başka ne yapacağımızı bilemedik.
I knew it would bleed me dry, but didn't know what to do so we set up a meeting the next day.
Bu şekilde uzunca süre kanımı emecekleri belliydi, ne yapacağımı bilemedim. Ertesi gün görüşme kararı aldık.
I didn't know what we were goin'to do when the well dried up.
Kuyumuz kuruduğu zaman çok korkmuştum.
We really didn't know who was there and who was gonna take the blow of what we're about to do.
Orada kimin olacağını ve yapmak üzere olduğumuz şeyin sonuçlarını kimin alacağını bilmiyorduk.
- We didn't know what to do, sir.
- Ne olduğunu bilmiyoruz, efendim.
But, we didn't have any money and... well, we just didn't know what to do.
Ama paramız yoktu. Ne yapacağımızı bilemedik.
We just didn't know what to do.
Sadece ne yapacağımızı bilemedik.
We didn't know what else to do.
Başka ne yapabilirdik bilmiyorduk.
We didn't know what to do.
Ne yapılacağını bilmiyorduk.
This is so embarrassing, but we didn't know what else to do.
Bu utanç verici, fakat başka ne yapacağımızı bilemedik.
And I just didn't know what to do, so I went along with it, but now, Lucy still doesn't know that we know each other.
Ne yapacağımı bilemedim ve bozmadım. Ama Lucy hâlâ tanıştığımızı bilmiyor.
we didn't know what else to do.
Başka ne yapacağımızı bilemedik.
We didn't know what to do.
Nasıl olduğunu anlamadık.
But he didn't really know what Jackass was, and we didn't really know what to do with him.
Aslında Jackass'in ne olduğunu bilmiyordu, biz de onunla ne yapacağımızı bilmiyorduk.
Look, I don't know how you got through to her, but these things that she was imagining, we didn't know what to do.
Bak, onunla nasıl anlaştın bilmiyorum ama şu gördüğü hayaller yüzünden ne yapacağımızı bilemiyorduk.
When we stop the car, said that it was better If I was the girl and... and that I was glad, because I didn't know what to do.
Arabayı durdurduğumuzda, hayatındaki kız ben olsaydım her şeyin düzeleceğini söyledi ve bunu söylediğine memnunum çünkü ne yaptığımı bilmiyordum.
You were his emergency contact. - We didn't know what else to do. - What happened to him?
I'm begging you, please don't take my man...
We didn't know what else to do.
Ne yapacağımızı bilemedik.
We didn't know what else to do.
Başka şansımız yoktu.
Professor Thurber, we didn't know what to do, But we wanted to get you a gift,
Profesör Thurber, biz ne yapacağımızı bilemedik ama size bir hediye vermek istedik.
Since we were winning, you know, it really didn't matter that Rome had an attitude sometimes or he didn't want to do what we needed him to do sometimes.
Kazandıktan sonra, bilirsiniz işte, Rome'un takındığı tutumun ya da bazen ihtiyacımız olan şeyleri yapmayı istememesinin gerçekten bir önemi yoktu.
- We got separated... I didn't know what to do.
Ayrıldık ve şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.
We didn't know what to do with her, Guv.
- Onunla ne yapacağımızı bilemedik, Şef.
We didn't know what to do with these.
Bunu ne yapacağımızı bilemedik.
I know this will sound crazy, but we didn't know what else to do.
Aptalca gelebilir ama aklımıza başka bir şey gelmiyordu.
We wouldn't know what to do if you didn't come.
Sen gelmesen ne yapcağımızı bilemeyiz..
We didn't know what to do wit'her, if'n she was gonna live or die.
Onunla ne yapacağımızı bilmiyorduk yaşayıp yaşamayacağı bile belli değildi.
We just really didn't know where to go or what to do so... we ended up back at Baze's bar.
Nereye gideceğimizi veya ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bu yüzden Baze'in barına geri geldik.
We didn't know what else to do.
Ne yapacağımız bilmez durumdaydık.
It left us greatly puzzled when we found it, so puzzled that we, er, we didn't know what to do with it.
Bunu bulduğumuzda bizi büyük bir şaşkınlık içinde bıraktı, o kadar ki ne yapacağımızı bilemedik.