Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / We don't know that

We don't know that перевод на турецкий

4,835 параллельный перевод
Other than that, we don't know much about him.
Bunun dışında, hakkında pek bir şey bilmiyoruz.
Other than that, we don't know much about him.
Bundan başka pek bir şey bilmiyoruz hakkında.
We don't know that.
- Bunu bilmiyoruz.
I don't know, but we can figure that out.
- Bilmiyorum ama bulabiliriz.
I don't know, for all we know she could have asked Noel to choke her that night in her living room.
O gece kendini boğdurmayı da Noel'dan istemiş olabilir.
We don't know that anymore.
Emin olamayız artık.
Then I will ask you questions that we don't know.
Sonra da cevabını bilmediğimiz soruları soracağım.
I don't know. That we should be together.
Birlikte olmamız gerektiğini mi?
We don't know anything about that list.
O liste hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
I don't know what I have to be to get you to understand that we can't afford this car.
Bu arabaya paramızın yetmeyeceğini sana anlatmam için nasıl olmam gerektiğini bilmiyorum.
W-W-W-We don't know anything about that.
B-B-B-Biz hiçbir şey bilmiyorduk.
Nothing yet, but I don't know how much longer we're going to get away with that.
Şimdilik hiçbir şey. Ama böyle ne kadar götürürüz bilmiyorum.
We STILL don't know who that was.
- Kim olduğunu hala bilmiyoruz.
Man, we don't know that for sure.
Bundan emin değiliz aslında.
They don't know that we're in this together, Matt.
Bu işte ortak olduğumuzu bilmiyorlar, Matt.
All I know is that... if the only suspect dies, and we don't get the whole story on what's going on, then more people could get hurt and that would be our fault.
Tüm bildiğim şey, tek şüphelimiz ölür de neler döndüğünü anlayamazsak o zaman bizim yüzümden daha çok insan zarar görebilir.
Now, hold on. I don't think that's the way. We don't even know what's going on right...
- Doğrusu bu değil, daha ne olduğunu bilmiyoruz...
THAT WE DON'T KNOW ABOUT. SO, I'M NOT GOING TO DRAW ANY CONCLUSIONS
Belki hâlâ oralarda bir yerlerde bilmediğimiz bir şeyler vardır.
I don't know what we did to deserve that.
Biz bunu hak edecek ne yaptık, bilmiyorum.
We don't know that your mother's behind this.
Bu işin arkasında annen mi var bilmiyoruz.
They have valid concerns. We don't know what's going on just kill her. Oh, so we should with her inside that cocoon.
Neler olduğunu bilmiyoruz, kozanın içinde onunla olmalıyız öyleyse.
We don't know that!
- Lexi, Karen değil!
We don't know why, but we know, on the other hand, that when you do accumulate that fat in this area you have a lot of metabolic disease that are associated with this.
Nedenini bilmiyoruz ancak bildiğimiz bir şey var ki, o da, bu bölgede yağ birikimi olduğunda bununla bağlantılı olarak çok sayıda metabolik hastalıkla karşılaşıyorsunuz.
We don't know about that...
Bunu bilemeyiz...
We don't know that!
Bunu bilemeyiz.
We don't have enough information. we've gotta deal with the fact that we don't know their weakness.
Sesim? Vakumun içindeyken konuşamazsın.
Well, but my point is that we, you know, we don't have to have those petty arguments to solve our problems.
Ama söylemek istediğim şey, Problemlerimizi halletmek için böyle kavgalar yapmaya ihtiyacımız yok.
She's gotta stay because we need you, like, bad because something happened at lunch that came out, mom, that I don't know if you know about it.
O da kalacak çünkü ihtiyacımız olacak çünkü bu öğlen bir şeyler oldu, anne bunu bilmek istiyor musun hiç bilmiyorum.
- Mm-hmm. - Well... we don't know that for sure.
Şey bundan tam olarak emin değiliz.
We don't even know if that key came from here.
- Anahtar buraya ait mi onu bile bilmiyoruz.
No, now we're just two idiots that don't know how to handle anything.
Hayır, şimdi hiçbir şeyi nasıl halledeceğini bilmeyen iki aptalız sadece.
~ We don't know that for sure.
İkisi bağlantılı.
- We don't talk, But you already know that, since you were there.
Biz görüşmüyoruz ama belli ki sen bunu biliyorsun zaten.
You know, don't you think that maybe we should
Aslında, birbirimize biraz alan bırakmaya
Yes, we know, at the S.E.C., but we don't want to talk about that.
Evet biliyoruz, S.P.K.'ya girdiniz ama bu konuda konuşmak istemiyoruz.
You think we don't know that?
Bunu bilmediğimizi mi sanıyorsun?
- We don't know that.
- Onu bilemeyiz.
I mean, who else is hooking up that we don't know about?
Yani bizim bilmediğimiz başka kimler takılıyordur kim bilir?
Hey, tomorrow, you want to see if you can get off work so we can have a nooner that lasts till, like, I don't know, like, 6 : 30? There's a game on that I want to see.
Hey, yarın, işten çıkabilirsen saat 6.30 gibi öğlen keyfi yapabiliriz? Görmeni istediğim bir oyun var.
We don't even know who he is, except that he calls himself the Founding Father.
Kim olduğunu bilmiyoruz bile,... tek bildiğimiz kendine "Kurucu" dediği.
If we don't take care of this now, this is gonna blow back on us and you know that.
Şimdi bunu halletmezsek bir gün bunun acısı çıkacak, sen de biliyorsun bunu.
So, Chauvenet is a Dark Net Deep Web site that deals in billions of dollars of illegal goods and services that we can't shut down because we don't know who this Papa Legba guy is who runs it,
O zaman Chauvenet, Dark Net Deep Web sitesi milyarlarca dolarlık malların anlaşmadı yapıldığı yer ve bunları alaşağı edemiyoruz çünkü bu işleri yürüten Papa Legba kim onu bilmiyoruz.
That's what everybody says when they know exactly what we're talking about but they don't want to admit it.
Herkes tam olarak bildikleri bir şeyi biz söylediğimizde böyle derler ama itiraf etmek istemezler.
We don't know that.
Onu bilemeyiz.
We still don't know who she is, but apparently Doc said that she had a gender reassignment surgery.
Kim olduğunu hala bilmiyoruz, ama görünen o ki doktor'un söylediğine göre, o bir cinsiyet değiştirme operasyonu geçirmiş.
She's definitely in a different place than when I saw her last, and I don't know if that's being a teenager, or the fact that we're together, or...
Onu son gördüğümde tamamen farklı bir noktadaydı ve bilmiyorum, bu ergen olduğundan mı yoksa biz birlikte olduğumuzdan mı ama.
Well, Ronny, I don't know what video that is, but I think we need to see it.
Ronny, ne videosu bilmiyorum ama bence izlemeliyiz.
- We don't know that. - Oh, I am sure that she...
- O olduğuna eminim...
What they don't know, however, and what we do, is that that is not only untrue, but physically impossible.
Bilmedikleri şey, bununla birlikte yapacağımız şey, sadece doğru olmayan ama fiziksel olarak mümkün olan bir şey.
Personally, I don't think that we'll ever know.
bence hiç bir zaman da bilemeyeceğiz.
You should know better than anyone that we don't make promises here.
Burada kimseye tutamayacağımız sözler vermesen iyi olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]