Were you alone перевод на турецкий
1,092 параллельный перевод
Were you alone?
Yalnız mıydın?
Were you alone here?
Kiminleydin? Poul Poiret.
- How long were you alone with that dog?
- Köpekle ne kadar yalnız kaldın?
Were you alone all night?
Bütün gece tek başına mıydın?
I thought you were alone.
Yalnızsın sanıyordum.
You were so busy running you never even saw a Jap... let alone what they did to our lads.
O kadar melguldun ki, arkadaşlarına ne yaptıkları şöyle dursun... bir tane Japon bile görmedin sen.
It was as if you were alone.
Aslında yalnızdın.
I'm sure it comes as no great surprise to you when I say that there are little corners in everyone which were better off left alone.
Her insanda, rahat bırakılması gereken küçük köşeler olduğunu söylesem... eminim sana şaşırtıcı gelmez.
You were alone at home all day long.
Bütün gün evde yalnız oturdu.
I thought you were alone.
Yalnız olduğunuzu sanıyordum.
- You were sent alone?
- Yalnız mı geldin?
Shh! How do I know you were alone in Deauville?
Deauvielle'de yalnız olduğunu nasıl ispatlayacaksın?
If you were alone, you'd think. We could see each other sometimes.
Yalnız olsaydın düşünürdün, ara sıra birbirimizi görürdük.
- You were alone? - Yes.
- Yani, yalnız mıydın?
You were alone?
Yalnız mıydın?
Sometimes I wish I were all alone with you in the world... with nobody around us.
Bazen, keşke etrafta başkaları olmasaydı, dünyada yalnızca sen ve ben olsaydık, diye düşünüyorum.
I didn't realize you were alone.
Yalnız olduğunuzu düşünmedim.
- You said you were alone.
- Yalnızım demiştin.
I told you, we were alone.
Sadece senle ben.
UH, SOMETIME WHEN YOU WERE ALONE TOGETHER WITH HER AND SHE MAYBE FELT A LITTLE FREER TO CONFIDE?
Ya da şöyle diyeyim, bunları Sybil'e hiç sordunuz mu?
If you were killed, I would be alone
Eğer ölseydiniz, hep yalnız olacaktım
- Were you really alone for six days?
- Gerçekten 6 gün yalnız mıydın?
If I were dead, you would be all alone.
Ben ölseydim yalnız kalırdın.
- I couldn't believe you were alone.
Beni oyalamalısın.
- What were you doing there, alone?
- Hayır, çok ciddiyim. - Orada tek başına ne yapıyordun?
I thought you were alone.
Yalnız olduğunuzu düşünmüştüm.
I wanted to speak with you, since I knew you were alone.
Yalnız olduğunuzu bildiğimden gelip sizinle konuşmak istedim.
Well, he seemed to feel that you were singularly well-qualified... to "go it alone," as he put it.
Bu işleri tek başına yapmak için uygun olduğunun düşünüyordu.
We were alone and you were lying across the sofa, and you were reading.
Yalnızdık. Sen yine aynı yerde uzanıyordun. Ve kitap okuyordun.
Would I have come here to be alone with you if he were?
Evde olsaydı, seninle yalnız kalmak için buraya gelir miydim?
I didn't tell him that you left here on Tuesday night with a certain young lady and that you came back wednesday morning, and you were alone.
Ve çarşamba sabahı buraya yalnız döndüğününü ona anlatmadım. Şimdi eğer özel dedektifle hatta polisle bile konuşursam,
You were alone.
Yalnızdın.
Last time we were alone together, you said some things were worth waiting for.
En son yalnız kaldığımızda bazı şeylerin beklemeye değeceğini söylemiştin.
You were alone together.
Yalnızdınız.
And when I thought you were gone... I never felt so alone. I won't let you leave me.
Ve gittiğini düşündüğümde öyle yalnız hissettim ki...
He'd leave you alone if he knew who you were.
Kim olduğunuzu bilse sizi rahat bırakırdı.
If Tsuruko were to refuse, would you go alone?
Tsuruko gitmeyi reddederse sen yalnız gider misin?
You were only a baby, could hardly talk, let alone ask, "Why?"
Sen daha küçücük bir bebektin, henüz konuşamayan, neden yalnız olduğunu sormak için.
When you were out alone, your father was terrified you'd be kidnapped.
Yalnız başına dışarı çıktığında baban kaçırılacaksın diye çok korkardı.
You were home alone.
Evde yalnızdın.
You can tell them when we were alone when we couldn't point to the light and say to ourselves there is life out there.
Yapayalnız olduğumuz ışığı gösterip kendi kendimize orada hayat var diyemediğimiz zamanları anlatırsın onlara.
You didn't do anything to her in the 3 days you were alone with her?
Onunla yalnız kaldığın 3 gün boyunca ona hiçbirşey yapmadın mı?
Watson would you have any objection to drawing the blinds casually as if you were alone in this room?
Watson bu odada sanki yanlızmış gibi davranıp beni görmemeni istememde bir sakınca var mı?
Last I saw, you and Diane were here alone.
Son gördüğümde burada Diane'le yalnızdınız.
If you were alone, I'd welcome you gladly.
Yalnız gelmiş olsaydın, başımın üzerinde yerin vardı.
You honestly were outside for hours alone?
Gerçekten saatlerdir dışarıda yalnız mıydın?
Were you home alone?
- Evde yalnız mıydın?
I promised myself I wouldn't let this happen till you were living alone.
Kendi kendime söz vermiştim, sen ayrıIıncaya kadar bunun olmasına izin vermeyecektim.
If you weren't here... if I were alone... he'd press against the window and watch me in silence.
Eğer burada olmasaydın... Eğer yalnız başıma olsaydım... Pencerenin dibine kadar gelecek ve sessizce beni izleyecekti.
You said you were gonna do this alone.
Bunu tek başına yapacağınızı söylemiştiniz.
I could not rest easy were I to let you embark on a journey of such peril alone, when it is I who possess the legend's secrets.
- Böylesine tehlikeli bir yolculuğa yanlız çıkmana neden olduğum için kendimi çok kötü hissediyorum. - Bu efsanenin sırlarına yanlız ben sahibim.
were you there 127
were you not 46
were you talking to me 24
were you sleeping 48
were you drunk 20
were you waiting for me 17
were you here 16
were you 840
were you hurt 19
were you aware of that 16
were you not 46
were you talking to me 24
were you sleeping 48
were you drunk 20
were you waiting for me 17
were you here 16
were you 840
were you hurt 19
were you aware of that 16