Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / What's that look

What's that look перевод на турецкий

1,822 параллельный перевод
Look, the only way we're gonna read what's on that chip is if we get the playback device.
Bak, bu çipte ne olduğunu görebilmemizin tek yolu kayıt cihazını almamız.
That's what I thought at first but take a look at this
Başta ben de öyle düşünmüştüm. Ama bir de şuna bak.
And when I look in your eyes that's what I see.
Gözlerine baktığımda gördüğüm o.
- Look, I swear I'll stop the serum now tell me quickly what's in that mahogany chest.
Anladık artık serumu kapatacağım. Söyle artık söyleyeceksen şu maun sandığı.
Look, in my neighborhood, when you see a cop, that's what you do.
Buralarda polis gördün mü kaçarsın.
Yeah, no, look, I got the note, and that's great... Look, I don't know what's going on around here, but Trish is in trouble.
Bakın burada neler oluyor bilmiyorum ama Trish'in başı dertte.
That's what makes us look beautiful to others.
Diğerlerine güzel görünmemizi sağlayan da budur.
- Yeah. And that's what I see when I look at Sam.
Sam'e bakınca gördüğüm de bu.
Look, I know what you've been through, but there's still a side of Davis that's human.
Neler yaşadığını biliyorum ama Davis'in hala insan bir tarafı var.
Look, I don't even wanna think about what's gonna happen when that happens.
Bak, bu kısmı aklıma bile getirmek istemiyorum. Dur tahmin edeyim.
I don't like that look. What is it?
Bu bakış hiç hoşuma gitmedi.
Look, all I know is that she goes to Chelsea University and she's hot. What do you want from me? All right, Romeo.
Bakın, bütün bildiğim, Chelsea Üniversitesi'nde okuduğu ve çok çekici olduğu.
- What's that look?
- Bu bakış ne?
What's that look?
Bu bakış ne?
Tell you what Leonard, you're dealin'with a lot of stuff let me take one off your plate, young lincoln, look at that profile that's a penny, that's a lucky penny.
Bak ne diyeceğim Leonard. Şu anda çok fazla şeyle uğraşıyorsun, sana yardım edeyim. Şu görünüşe bak, tam genç Lincoln.
It's good but I like that one better, because I look smarter, what do you think?
İyi ama ben şunu daha çok beğendim. Çünkü daha zeki çıkmışım. Ne dersin?
Something about what I said made Wally realize... that you might be able to change how you look on the outside but you can't change who you are on the inside.
Wally'nin, dış görünümünü değiştirebileceğini ama içini değiştiremeyeceğini farketmesine neden oldu.
- Duff, I know that look. - What are you thinking?
Duf o bakışı biliyorum, ne düşünüyorsun?
But while some see the Baghdad battery as evidence that man was spark on by extraterrestrial wisdom, others look at it and simply say : "So what?"
Fakat bazıları Bağdat pilini insanın dünyadışı bilgelikten aldığı kıvılcımın kanıtı olarak görürken, diğerleri ona bakıyorlar ve basitçe diyorlar ki :
That's what's in the radio, look!
Radyoda söylediği şey bu, bak!
Look there! What's that?
Oraya bak!
Take a good, long look'cause this is what that tumor's doing to you when you try to write.
Dikkatle bak. Çünkü yazmaya çalıştığın zaman tümör sana bunu yapıyor.
Look, I'm only interested in what's medically relevant because the medicine that can help her must be given within a three-hour period.
Sadece tıbbi olarak alakalı şeylerle ilgileniyorum. Çünkü ona yardımcı olacak ilaç üç saatlik aralıklarla verilmeli.
What do you know? Look at that. Room temperature.
Aa bak, oda sıcaklığındaymış.
Well, look, you said it yourself,... you need product, and that's what I've got.
Bak, kendin söyledin,..... senin bir yapıma ihtiyacın var ve ben ona sahibim.
Hey, look, normally I'd totally... be on board the "let's piss off grandpa train," but what don't you know is that... currently, my family isn't speaking to me, which is something that, unlike you, I'd like to change.
Hey, bak, normalde ben "Büyükbabayı kızdır" olayında olurdum ama ailemin şu anda benimle konuşmadıklarını bilmiyorsun.
Doesn't matter what mood she's in, she always has that look.
Hangi ruh hâlinde olursa olsun, yüz ifadesi hep öyledir.
You gotta look for shit on the walls,'cause that's what they do.
Duvarlarda bok var mı, bakın. Çünkü bunu yapıyorlar.
Look what they used to do when that sort of thing happened.
Bakın bu tür olaylar olduğunda eskiden ne yaparlarmış.
Look, I get that, but you can't lose sight of what's in the line.
Dinle, seni anlıyorum, ama başarıya giden yolu kaybetmemelisin.
Look, Jonah, apparently very important to you in the world of images, and as the voice in his ear, Andrew, I want to ensure that it is precisely find out what it is the visual world.
Jonah vizyonuna tutkuyla bağlısın ama Andrew nezdinde onun bu vizyonu anlamasını sağlamak istiyorum.
what's that look there?
O bakış ta ne?
Look, for w-what it's worth, I think that you're gonna be a great mom.
Bak, ne olursa olsun bence harika bir anne olacaksın.
Look, Vanessa, I don't believe that, obviously, and... and neither do you, so what are... what are you trying to tell me here?
Bak Vanessa görünen o ki ben de sen de buna inanmıyoruz. Gerçekten bana ne söylemeye çalışıyorsun?
He says, "At least bring me some of the dragon's treasure " so that I can see what we fought for and what we've won "and look once more upon the glorious treasure."
"En azından bana ejderhanın hazinesinden birkaç parça getirin de ben de ne için savaştığımızı, ne kazandığımızı görebileyim ve muhteşem hazineye bir kez olsun bakabileyim." der.
"What's that?" you'll wonder, And heart racing, you'll go look, And there, standing on your lawn,
"Bu da ne?" diye merak edip heyecanla bakmak için kalkacaksın ve onu orada çimlerin üzerinde dikilmiş çaresiz, kırılmış yağmurda ağlarken ve aşkın için yalvarırken bulacaksın.
It turns on, makes that noise, and he gets this look on his face. Maybe you wouldn't notice it in a regular kid, but I know what it is, it's joy.
ve gözü ışıldar belki normal bir çocuk değil ama ben ne olduğunu bilirim eğlenir
What's that look!
Kim gibi görünüyor!
And what so-called look would that be?
Hangi meşhur bakışmış bu?
That very well may be, but what it tells me is you're going out to look for fingertips, in case the Woodchucks missed them.
İyi bir tahmin olabilir ama bana anlattığı parmak uçlarını aramaya gidecek olman. Dağ Sıçanları gözden kaçırmış olabilir.
Look for anything that connects With what we already know or gives us a real lead We can follow up on- - a name, an address, a photo.
Bildiğimiz şeylerle bir bağlantısı var mı ya da takip edebileceğimiz bir ipucu veriyor mu bak. Bir isim, adres, fotoğraf.
If you look carefully, what you've got here is a depression that could very likely be the lunate sulcus. And so that suggests, then, by australopithecine times, that, you know, you're having a beast that is simply smarter than present-day chimpanzees.
Dikkatli bakarsanız burada gördüğünüz şeyin Lunate Sulcus'un kalıntısı olması muhtemeldir.
Um, look, that's-that's what I heard.
Bak, Ben duyduklarımı söyledim.
Look, what's that?
Bakın. Bu da ne?
That's all. Look, I think I know what's going on here.
Bak, sanırım neler döndüğünü anladım.
Look, I get that you want what's best for Eleanor, but if you do what's best for the baby,
Eleanor için en iyisini istemeni anlıyorum ama bebek için en iyisini yaparsan, bence ikisini de kurtarabilirim.
What if you could make Kripke look even sillier than he made you look? - I don't think that's possible.
Peki ya eğer Krike'yi senden daha şapşal gösterecek bir şey yapabilirsen?
Calm. That's what you look like.
Demek yüzün bu.
I want to show you something. What, uh - What did Hayley's face look like when I just told her all that?
Bunları anlatınca Hayley'nin yüzü nasıl bir hal aldı?
Look, if he proposes to me, i'm going to have to break up with him, and that's not what I want.
Bak, bana teklif ederse, ondan ayrılmam gerekecek ve bunun olmasını istemiyorum.
Look, I'm not interested in collecting any money, if that's what this is about.
Eğer derdiniz para ise, ben para almakla falan ilgilenmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]