What i'm about to tell you перевод на турецкий
539 параллельный перевод
Listen carefully to what I'm about to tell you.
Senin hakkında anlatacağım şeyleri can kulağıyla dinlemeni istiyorum.
I had to tell you how awful l feel about what happened.
Olanlar için ne kadar üzüldüğümü söylemek zorundaydım.
But what I'm here to tell you is that you'd better watch out pretty close for me the next couple of days because I wanna do what I gotta do without committing any real big sin because I know how you feel about stealing.
Ama sana asıl diyeceğim önümüzdeki birkaç gün bana göz kulak olsan iyi olur çünkü yapmam gerekeni günah işlemeden yapmak istiyorum çünkü hırsızlık hakkında ne hissettiğini biliyorum.
I haven't asked you the things you probably thought I was going to ask... so I'll expect you to be understanding about what I have to tell you.
Muhtemelen, soracağımı düşündüğün şeyleri henüz sormadım,.. ... bu yüzden anlatmam gerekenleri anlayışla karşılamanı bekliyorum. Nedir, Blanche?
Mrs. Wendice, what I'm about to tell you may come as a shock.
Bayan Wendice, size söyleyeceklerim şok etkisi yapabilir.
Unless I can convince you that what I'm about to tell you is the absolute truth then in one hour from now I shall be dead.
Az sonra anlatacaklarımın... mutlak hakikat olduğuna sizi inandıramazsam... bir saat sonra ölmüş olacağım.
I'm smart in some ways and I know what's good about you and what's bad and I'm not afraid to tell you.
Bir bakıma zeki sayılırım ve senin için neyin iyi neyin kötü oldğunu bilirim. ve sana söylemekten korkmam.
What I am about to tell you no one in this world except Nicholas and myself knows.
Şu an, size anlatacağım şeyi Nicholas ve benden başka kimse bilmiyor.
Look, it's all very well us talking like this, you know, like it was a game, but I wish you'd tell me what it's all about, because, honest to God, I just got out of bed,
Bak, bu şekil konuşmamız pek hoştu,.. ... yani, oyun oynuyormuş gibi, ama bana olan biteni anlatmanı isterdim,.. ... çünkü Tanrı şahidim olsun, daha yataktan henüz kalktım,..
I'm taking the chance you will keep what I'm about to tell you in confidence.
Ve bu söylediklerimin sizce çok gizli tutulması riskini göze alıyorum.
I'd like to tell all of you about what happened at my house just the other night.
Hepinize daha geçen gece evimde yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.
And what I'd like to tell you is, um, about how Happy soap saved my life.
Size anlatmak istediğim şey, Happy sabununun hayatımı nasıl kurtardığıdır.
The reason I came over was to tell you I'm sorry about what happened.
Geliş nedenim, olanlar yüzünden üzgün olduğumu söylemekti.
But what I'm about to tell you must remain in the strictest confidence.
Ama sana şimdi söyleyeceğim şey en gizli sırrımız olarak kalmalı.
If you don't believe what I'm about to tell you, you can call the guards.
Eğer söylediklerime inanmazsan, nöbetçileri çağır.
You must believe that what I'm about to tell you is the truth.
- Gerçeğe inanmalısın.
It'd help me no end to make this decision I've got to make about your future if you would tell me exactly what you're thinking this instant.
Söylerseniz, bu kararı vermekte bana çok yardımı olur. Geleceğiniz için karar vermeliyim. Ne düşündüğünüzü açıkça söylemenin tam sırası.
But will you be so good as to tell me what is so criminal about the way I acted?
Ama lütfen söyler misiniz davranışlarımın neresi suç olarak görülebilir?
You've got to tell Bernice about us right now... or I don't know what I'll do.
Bernice'e aramızdakileri hemen anlatmalısın yoksa ne yapacağımı bilmiyorum.
I'm going to show you some slides and you're going to tell me what you think about them.
Sana bazı slaytlar göstereceğim sen de bana onlarla ilgili ne düşündüğünü söyleyeceksin.
I'll call the Mayor's office at 1 : 00 and tell you about the hostages who I will be happy to kill if you don't do exactly what I say. Scorpio. "
Saat 13 : 00'de B. Başkanını arayıp, rehinelerden söz edeceğim onları öldürmekten zevk alacağım eğer dediklerimi yapmazsanız.
I've been trying to tell you that if you want to talk about what we do together, what works and what doesn't, you have to say more.
Ben de sana bunu söylemeye çalışıyorum. Birlikte neler yaptığımız hakkında konuşmak istiyorsan nelerin yolunda gidip gitmediğini de daha çok söylemiş olursun.
Would you like to hear a piece I wrote for guitar, and tell me what you think about it?
Gitarla söylemek için yazdığım bir parçayı dinlemek ister misin?
I tell you, guys, I don't really know exactly what to do about it,
Çocuklar, onunla ilgili tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum.
Tell Mr. Stratton and Mr. Schoenstein exactly what I'm about to tell you.
Bay Stratton'a ve Bay Schoenstein'e şimdi söyleyeceklerimi aynen söyleyin.
Brace yourself for what I'm about to tell you.
Şİmdi anlatacaklarıma hazırlıklı ol.
We have other matters to talk about than supper and I want you to tell me what has become of the money which has been stolen from me.
Bana paramın nerede olduğunu söyle bakalım. Nerede söyle! Söyle!
Tell us everything you know about this god. When I think what might have happened to me if they'd captured me.
Başım çok ağrıyor.
Mr tucker, I gotta tell you, I'm a little bit nervous about... about what I'm supposed to do.
Bay Trucker, Açıkçası ben biraz gerginim. Ben ne yapacağım?
That's why I'm asking you if you'll listen to my act and tell me what you think about it.
Bu yüzden beni dinlemeni istiyorum. Beni dinlemeni ve ne düşündüğünü söylemeni istiyorum.
I wanted to tell you that I'm sorry about what I did. You know, and I was wrong.
Hatalıydım.
What i'd like to do is touch you or some object that you own... and, uh, i can tell you things about your life.
Tek istediğim size ya da size ait bir eşyaya dokunmama izin vermeniz ve hayatınız hakkında bir şeyler tahmin etmeye çalışacağım.
And you don't get paid to tell me what I'm about or what I'm doing.
ve Sen Bana Ne Yapıp, Yapmayacağımı Söylemek İçin Para Almıyorsun..
What I'm about to tell you may come as quite a shock.
Sana söyleyeceğim şey oldukça şok edici olabilir.
What I'm about to tell you...
Neden bahsediyordum...
What I'm about to tell you is classified.
Sana söyleyeceklerim çok gizlidir.
I've never told another living soul What i'm about to tell you.
Kendi hakkımda yaşayan hiç kimseye söylemediğim bir şeyi sana söylüyorum.
- Yeah, it is? Well, I'll tell you what. When we get to LA, you can tell the prison psychiatrist all about it.
Bunları Los Angeles'a vardığımızda hapishane psikiyatrına anlat.
What I'm trying to tell you is, I really care about you.
Sana söylemek istediğim, sana çok ilgi duyuyorum.
Now, what I'm about to tell you is absolutely tip-top-secret.
Şimdi, sana anlatacağım konu, kesinlikle son derece gizli.
So I'm going to show you some drawings and I want you to tell me what you think about them.
Ben sana bazı çizimler göstereceğim ve sende bana, onlar hakkında ne düşündüğünü söyleyeceksin.
- Frank? - Jane. I just wanted to tell you that I'm sorry about what happened tonight.
Jane, olanlar için üzüldüğümü söylemek istiyorum.
You know what they used to say - tell me now, I'm gonna find out about it anyway.
Eskiden ne dediklerini biliyorsun - şimdi söyle bana, nasılsa öğreneceğim.
I'm not even going to grade this until you tell me the truth about what happened out there.
Dışarıda ne olduğuyla ilgili gerçeği bana söyleyene kadar geçer not vermeyeceğim.
Look, I think I should tell you, you know, I mean... if this is about Maggie and I... if she's led you to believe that I am... something other than what I am, I just... want to say that I'm a friend.
Termal giysilerinizi giyin, Cicely. Hava sıfırın altında 22 derece. Coho Rüzgârları kesildi.
I have never told anyone... what I'm about to tell you.
Size söyleyeceğim şeyi... hiç kimseye söylemedim.
You must never tell anyone... what i'm about to say.
Biraz sonra söyleyeceklerimi, hiç kimseye asla anlatmamalısın.
What I'm about to tell you cannot be repeated.
Sana söyleyeceğim şeyi söyleyemezsin.
- Elaine only one person knows what I'm about to tell you and that's George.
- Elaine bu sana söyleyeceklerimi dünyada sadece bir kişi biliyor.. ... o da George.
But before I say anything else, I'd like you all to look around this place very carefully and see if you can tell me what's different about in here than on the plane.
Ama bir şey söylemeden önce, hepinizin buraya... çok dikkatli bakmanızı... ve burada, uçaktan farklı olduğunu... söyleyebileceğiniz bir şey var mı, bakmanızı istiyorum.
What I am about to tell you may put us in a bad light.
Şu anda söyleyeceklerim bizim hakkımızda kötü düşünmenize neden olabilir.