What is it that you do перевод на турецкий
1,033 параллельный перевод
What is it that you do exactly?
Tam olarak ne iş yapıyorsunuz?
Just what is it that you do, bud?
Sadece ne iş yaparsın, tomurcuk?
What is it that you do here?
Sen burada ne yapıyorsun?
What is it that you do, exactly?
Tam olarak ne iş yapıyorsun?
What is it that you do?
Siz ne yapıyorsunuz?
What is it that you do?
- Yaptığınız iş nedir?
Do you know, Mr. Franek, that I'm wondering these days what is it that people live for?
Biliyor musun Bay Franek, bu aralar bu insanların yaşadığı hayatın nasıl olduğunu merak ediyorum?
But what would you say is the meaning of destruction onstage... when you do it like that? It's nothing but a release, I guess.
Sahnede gitar parçalamanın... sizce anlamı nedir?
Mrs Wade, what is it that you want me to do?
Bayan Wade, benim ne yapmamı istiyorsunuz?
Then, I'll do it, if that is what you want me to.
Tamam, o zaman, eğer yapmamı istediğin buysa yapacağım.
What do you think, is it good that we are alive?
Sen ne düşünüyorsun, yaşıyoruz, yetmez mi?
What is it exactly that you... do do?
Tam olarak ne iş... yaparsınız?
- How old is that what-do-you-call-it?
- Kaç yıllık şu... adı nedir?
Then what is it that you believe in that makes you do it?
O zaman inandığınızı yapmanızı sağlayan nedir?
He has been screaming like a madman and slaps that document in our face. Do you understand what is written in it?
Bir saat bağırdı anlaşılmaz bazı evrakları suratlarına savurdu.
What do you call this, a risk? Is that it?
Buna ne diyorsun, bir risk mi?
Colonel, do you fully understand what it is that I have done?
Albay, benim ne yaptığımı tam olarak anlayabiliyor musun acaba?
Do you know what it is that you do to me?
Beni ne hale getirdiğini biliyor musun?
Would it make you feel better if you knew... that what we're asking Matt to do is a holy thing?
Sunu bilmenizde yarar varki... Matt'ten istedigimiz sey, kutsal bir görev.
Brother, he is rash But for my sake... let that kid's wound heal first I'll teach him one-armed sword techniques... to make up for it, what do you think?
Peki, şu şekilde yapalım ;... lütfen öncelikle... çocuğun yaralarını iyileştirelim... sonra ben ona tek kollu kılıç tekniğini öğreteceğim
What do you want? Is that what you're gonna say the next time it kills somebody?
- Ya tekrar öldürürse?
What do you mean, "Is that it?" They're both dead dummy.
Ne demek "Bu kadar mı?" İkisi de öldü gerizekalı.
"We came down to do a job and it's done." What do you suppose Babcock meant by that?
"Buraya bir iş yapmaya geldik ve yapıldı". Babcock ne demek istiyor?
- What is it exactly that you do?
Tam olarak ne yapıyorsunuz?
I mean, it's all right if you're a teenager, you know, you've never had it before, you know, and you say, "What is this all about?" You keep drinking and getting sick and throw up. But grown people do that.
Ergenseniz ve başınıza daha önce hiç gelmediyse, kusana kadar içmeyi anlarım da, yetişkinlerin hafta sonlarını bu şekilde geçirmelerini anlamıyorum.
Just because something bad happened to their parents, that he knows nothing, is no reason to allow it do what you want.
Ailesi aynı şeyi yaşayan başka çocuklarda var çoğu ne olduğunu bile bilmiyor onun bu ayrıcalığı olmasına sebep yok.
I do not know what it is about you that closes and opens ; only something in me understands the voice of your eyes is deeper than all roses.
Bilmem nedir bu sendeki bir açan bir kapayan Yalnız kalbim anlar gözlerini Bütün güllerden derin olan
Do you remember that night at the library when you asked me if all men made me nervous, or if it was just you? Yeah. You know what my answer is?
Erkeklerin hepsiyle mi yoksa sadece senin yanında mı gergin olduğumu sormuştun.
I'm proud of you no matter what you do. - Is that it?
Ne yaparsan yap seninle gurur duyuyorum.
Anyway, look, I've been down this road a few times myself, and take it from a pro, there is one thing you always have to do before you tell a guy you love him. What's that?
Neyse, o yoldan ben de birkaç kez geçtim ve bir profesyonel olarak söylüyorum bir erkeğe aşkını itiraf etmeden önce mutlaka yapman gereken tek şey vardır.
So, Mr. Palmer... what is it exactly that I can do for you?
Peki, Bay Palmer... Sizin için yapabileceğim tam olarak nedir?
Because when you do something that you love, no matter what it is you do it well.
Çünkü sevdiğin hangi işi yapıyorsan ne olursa olsun, o işi iyi yaparsın.
Fighting fires is what I do and it is what I love, and you know that!
Yangınla savaşmak benim mesleğim ve bundan zevk alıyorum, sen de biliyorsun!
What is it exactly that you do, Mr. Patchett?
Tam olarak ne iş yapıyorsunuz Bay Patchett?
- That's what you do, is it?
- Yazarsın, öyle mi?
Now, look, Jim, if that's the best you can do for a lifetime friend someone who never told the police what your catch of the day really is then you can take my insurance and stuff it.
Bak Jim, kadim bir dosta ancak bu kadarını yapabiliyorsan o dost ki senin günlük avının nereden geldiğini polise bir gün olsun söylememiş, o zaman benim sigortamı al ve ne halin varsa gör derim.
And when you're somewhere you ought to be there because... it's not about how long you stay in a place, but what you do while you're there, and, when you go, is that place any better for you having been there.
Ve eğer biryerde isen tam anlamıyla orada olmalısın çünkü bu orada ne kadar kaldığınla ilgili değil oradayken yaptıklarınla ilgili, ve oradan ayrıldığında o yer sen orada bulunduğun için daha iyi bir yer oldu mu?
Or sometimes what they'll do is they'll make it really long and curved so that it comes up from a hole behind you and you shoot yourself in the butt.
Veya namluyu uzatıp kıvırıyorlar, arkandan ki bir delikten çıkarıyorlar ve kendi kendini popondan vuruyorsun.
It's like you don't know what it is... That you're supposed to do.
Bu sanki yapacağın şeyi bilmiyormuşsun gibi bir şey.
- That is peanuts for me 50 lakhs is nothing. It's peanuts, do you know what is peanuts.
Nedir ki 500 bin hiç birşey benim için.
That's right, I just give you your life What you do with it is up to you
Doğru tabi, ben sana sadece hayatını veriyorum, onunla ne yapacağın sana kalmış.
What do you reckon it is that makes a man go to hell that way?
Sence bir adamı böyle yoldan çıkaran nedir?
Bryan, um, what is it exactly that you do?
Bryan, tam olarak ne işle meşgulsün?
There's gotta be something in this world better than watching you do that but I'm damned if I know what it is.
Bu dünyada senin bunu yapmanı izlemekten daha iyi bir şey olmalı ama ne olduğunu bilmiyorum.
Now, what we want to do here is teach you to control your power, so that you can use it and protect yourself from overload.
Şimdi, bizim burada yapmak istediğimiz, sana gücünü kontrol etmeyi öğretmek,... böylece onu kullanırsın ve aşırı yüklemeden de korunursun.
Once you feel that feeling, that perfect feeling, you want it to last forever, but since love comes with no guarantee, you do what you can do, and the only thing you can do is get married.
Ama askin garantisi olmadigindan, ancak yapabileceginizi yaparsiniz ve yapabileceginiz tek sey evlenmektir.
And I think what you'll see is that the world moves as you do it, doesn't it?
Ve siz yaptıkça dünya da hareket ediyormuş gibi görünüyor, değil mi?
So what you must do now is you must think of the most important thing that you can do for others and go and do it.
Diğerleri için yapabileceğin önemli bir şeyi düşün ve onu yap.
The point is that in a military state, or a feudal state, or what we would nowadays call a totalitarian state, it doesn't much matter what people think, because you've got a bludgeon over their head, and you can control what they do.
O tartışmasız yaşayan en büyük konuşmacıdır ve eğer benim programım yoluyla 500 bin, kayıtlarla birlikte milyonlarca insan onu dinlerse, çok mutlu olurum.
So, what you guys need to do is kiss, make up... or whatever it is you do and play in that tournament, together.
Yapacağınız şey, isteseniz de istemeseniz de,... beraber o turnuvada oynamak.
That is what you do best, isn't it?
Yaptığın en iyi şey bu değil mi?