What is it this time перевод на турецкий
425 параллельный перевод
What is it this time?
Bu sefer ne olmuştur?
So what is it this time?
Bu sefer niye aradın?
- Well, what is it this time?
- Bu defa ki ne için?
What is it this time, Mr. Jackson?
- Gene ne oldu bay Jackson.
Well, Tootie, what is it this time?
Pekala, Tootie, bu sefer ne oldu?
What is it this time, Charlie?
Bu sefer ne oldu, Charlie?
What is it this time?
Bu sefer sorun ne?
What is it this time?
Bu sefer ne dediler?
- What is it this time?
- Şimdi ne var?
Well, what is it this time?
Pekala, bu sefer ne oldu?
What is it this time, Mama?
Bu sefer ne oldu, Anne?
You see? You also ask, "What is it this time?"
Bak, sen bile, "bu sefer ne oldu?" diyorsun.
What is it this time?
Bu seferki ne?
What is it this time, brother?
Bu kez ki nedir, kardeşim?
- What is it this time?
- Bu sefer mesele nedir?
What is it this time?
Bu sefer ne oldu?
What is it this time?
Yine ne oldu?
What is it this time?
Yine ne olmuş?
- What is it this time, Sarah?
- Bu kez ne oldu Sarah?
You've got your disapproving expression on again, Helen. What is it this time?
Helen onaylamayan bakışlarını yine takındın, bu sefer ne var?
Franko, what is it this time?
Franko, bu sefer ne var?
Now what is it this time?
Şimdi bu sefer nedir?
What is it this time?
Bu sefer nedir?
– What is it this time, Yossarian?
- Bu sefer ne var, Yossarian?
What is it this time, getting me over here?
Bu sefer beni buraya getiren nedir?
What is it this time?
Bu sefer ne var?
- What is it this time?
- Bu sefer ne oldu?
- What is it this time?
- Yine ne var?
What is it this time?
Şimdi ne istiyorsun?
What is it this time?
Bu saatte mi?
What is it this time?
Bu defa ne?
What is it this time?
Yine ne var?
And the way he answered this was to say, well, what must have happened to this grey rock is that it must have been deposited on the sea bed at one time and it must then have been twisted and brought up so that it's sitting vertically and it must then have been eroded off, so it must have been land.
Ve bu gri kayaya ne olmuş olabileceğini, şöyle açıkladı bu kaya bir zamanlar deniz yatağında birikmiş olmalıydı ve sonra bükülmüş ve yukarı çıkmıştı bu yüzden dikey duruyordu ve sonra da aşınmış ve toprağa dönüşmüştü.
Well, what is it to be this time, my dear?
Pekala, bu seferki ne, hayatım?
There's a very sound and logical reason for the bell tolling at this time and I'm going to find out what it is.
Çanın bu saatte çalmasının çok sağlam ve mantıklı bir nedeni vardır ve ben bunun ne olduğunu bulacağım. Beni de kiliseye götürebilirsin Potts.
So I go up to Little Fawn Lake... thinking all the time I don't like this case any more... and what I like least about it is Adrienne Fromsett.
Böylece Little Fawn gölüne gittim... Aklımdan sürekli, artık bu davadan hoşlanmadığım düşüncesi geçiyordu. En az hoşuma giden kısmı da, Adrienne Fromsett'ti.
And what is it you require this time, Miss Alta?
Bu kez ne istiyorsunuz, Bayan Alta?
What disease is it this time?
Şimdi sorun ne?
No! What I mean to say is that it seems so commercial to think of money at a time like this.
Yani demek istediğim böyle bir durumda parasal şeyler düşünmek doğru değil.
But this time, I am not going to tell you... what it is.
Ama bu sefer sana ne olduğunu söylemeyeceğim.
Well, you know, it always takes a long time to figure out what really happened, but this case... this case is particularly difficult.
Gerçekte ne olduğunu anlamak zaman alır ama bu davada, özellikle zor..
This time is, in its entire effective reality, just what it is in its exchangeable character.
Degisebilirliginden baska bir gerçekligi yoktur.
If this is what the doctor's doing to you,..... don't you think it's time I had a talk with him?
Doktorun seni bu duruma getirdiğine inanamıyorum,..... sence onunla görüşmelimiyim?
Well, what is it this time?
Eeee bu sefer ne oldu?
Is it appropriate to inquire what you've been doing all this time?
Sizin, bu zaman kadar ne yaptığınızı sormamız uygunsuz kaçar mı?
I can't take it any more. Somebody is going to help me ease my load a little bit this time, and I don't care what I have to do to get it.
Bu kez birisi bana yardım edecek yükümü biraz olsun hafifletecek.
What kind is it this time?
Bu sefer ne soruyorlar?
Sparky, I know what this trip means to you and that you want all of us to have a great time, but it is a long way to Walley World.
Yakışıklı, bu yolculuğun senin için anlamını biliyorum. Hepimizin çok eğlenmesini istiyorsun, ama... Walley Dünyasına daha çok yol var.
I don't know what it is, but I have this happy feeling... that I've known both of you for a long time.
Nedenini bilmiyorum ama, içimde çok iyi bir his var... Sanki ikinizi de çok uzun zamandan beri tanıyorum.
Don't you think it's about time you told what this is all about?
Neler olduğunu bana söylemenin sırası gelmedi mi?
and not to have the idea that this is their last way, or that it is the last time they're going to live or they're going to breathe, or they're going to know what is going on.
Ancak bunun son yolculukları olduğundan,... veya son kez nefes alacaklarından veya olan biteni son anda öğreneceklerinden bihaberlerdi.