Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Where's my son

Where's my son перевод на турецкий

400 параллельный перевод
That reminds me. Where's my son?
Ayrıca, nerede benim oğlum?
- Peppi, where's my son?
- Peppi, oğlum nerede?
Where's this scum who killed my son?
Oğlumu öldüren o pislik nerede?
No matter where you send me, if the God of Abraham has a purpose for my son, he will come to know it and fulfill it.
Beni nereye gönderirsen gönder... İbrahim'in Tanrı'sı oğlumu bir amaç için seçtiyse, Musa bunu öğrenecek ve yerine getirecektir.
You're my own sister's son, but where does that give you the right to call me a liar?
Sen benim kız kardeşimin oğlusun. Ama bu bile sana, bana "yalancı" deme hakkını vermez.
Where's my only son?
Biricik oğlum nerede?
Where's my son?
Oğlum nerede?
Where could I go in a world suddenly without you except to my son and my country Caesarion and Egypt?
Nereye gidebilirdim? ...... birden sensizleşen dünyada ülkemden ve oğlumdan başka Caesarion ve Mısır.
But I know where Sampson is, and that's gonna buy me my one last ticket for happiness.
Ama Sampson'ın nerede olduğunu bilen benim, ve bu benim, mutluluğa götüren son biletim olacak.
You are my son and I am Augustus'wife - that's where you are.
Sen benim oğlumsun, ben de Augustus'un karısı, işte bulunduğun yer.
Suphi, my son! Where's your wing?
Suphi oğlum kanadın nerede?
Where do we begin? How about with your birth, or rather my son's birth?
Senin doğumuna ne dersin, daha doğrusu benim oğlumun doğumuna?
One last time, where's my dough?
Son kez soruyorum, param nerede?
I know my son's being held somep lace in Northern Laos, but I need to know exactly where.
Oğlumun kuzey Laos'ta tutulduğunu biliyorum ama yerini öğrenmeliyim..
Where's my son, you half-wit? - I fell asleep.
Oğlum nerede, gerizekâlı?
Will, I came to the Enterprise because... Considering where you might be going, I wanted to... I'm here with my hand out, son.
Will, Atılgan'a gelmemin nedeni, gideceğin yeri düşününce, bilmeni istedim ki,... buraya barış yapmak için geldim evlat.
- Where's my son?
- Oğlum nerede?
Mala, my son, are you all right? - Yes grandpa. Where's Kunta?
Mala, kızım iyi misiniz?
Curly, where's my son?
Curly, oğlum nerede?
Curly, where's my son? !
Curly, oğlum nerede?
- You and your son are in danger. - Where's my son?
- Sen ve oğlun tehlikedesiniz.
He's trying to tell me where my son is. I'm sure of it.
Oğlumun yerini söylemeye çalışıyor, eminim.
Where's my son?
- Onlar davetli değildi.
So, as an economics major, this is where I spend the majority of my time.
Evet, bir son sınıf ekonomi öğrencisi olarak vaktimin çoğunu burada geçiriyorum.
- Where's my son?
Oğlum nerede?
- if there's something you wanna know. - Where's my son?
- Oğlum nerede?
Where's my candy, you son of a bitch?
Şekerim nerede, seni onun bunun çocuğu?
You cheating'son of a bitch. Where's my money?
Seni üçkağıtçı o * ospu çocuğu!
In the last 4 years, under my husband's leadership, the d.A.'S office has put 9 organized crime chiefs behind bars, initiated a no-tolerance policy on unregistered guns, and reduced the plea bargain ratio of violent offenders... Keeping them off the streets and in prison, where they belong.
Son 4 yıl içinde, kocamın liderliği altında bölge başsavcılığı ofisi 9 organize suç liderlerini parmaklık ardına atarak kayıtlı olmayan silahlar üzerinde sıfır tolerans politikasını başlattı ve şiddet suçlularının savunulmasındaki pazarlık oranını indirerek onları caddelerden uzakta ait oldukları yer olan cezaevinde tutmaktadır.
Where's my father, you son of a bitch?
Babamın nerede olduğunu söyle çabuk, seni i.ne!
- Where's my son?
Benim oğluma ne oldu böyle?
WHERE'S MY SON?
Oğlum nerede?
- Where's my son, Sever?
Oğlum nerede Sever?
That they, when I learn where my son could be... as the trust of my son being alive... I also understood the distances can be boring.
O gün oğlumun nerede olabileceğini öğrendiğimde yaşadığına olan inancımın doğruluğu kadar mesafelerin ne ölçüde sıkıntı verici olduğunu anladım.
That's where my son is now.
Şu anda oğlumun olduğu yer orası.
And if this is some sort of sophomore hazing prank, where I get doped up and left with a bunch of proto-Losers then my parents are suing all of Sunnydale.
Ve eğer bu benim ilaçla sersemletilip bir sürü salakla başbaşa bırakıldığım bir çeşit münasebetsiz son sınıf şakasıysa ailem bütün Sunnydale'e dava açar.
Where's my clip... I left it at my last run.
Son gittiğim yerde unutmuş olmalıyım.
Where's my son?
Senin işin bitti, Maggie.
I've been working my ass off here for the last year and a half, and the last thing I need is another one of your condescending speeches where you spoon-feed me some lesson and call me a girl's name.
Son bir buçuk senedir burada kıçımı yırtıyorum ve en son ihtiyacım olan şey, sizin bana bir ders verip, beni bir kız adıyla çağırdığınız vaazlarınızdan birisini daha dinlemek.
Where's my son's body?
Oğlumun cesedi nerede?
That's where I keep my high-end product.
Orada en son model ürünümü saklıyorum.
Because he's normal... he moved ahead in life. And my son remained where he was. But you know something?
- Raj, çocukluğunu normal geçirdi ama, benim oğlum büyümedi, olduğu yerde kaldı ama bir şeyi bilmiyorsun?
That's where my son is.
Oğlum orada.
My mom's my homey, but we went through our stages, where first we was mother and son, then it was like drill sergeant and cadet.
Annem arkadaşımdır, ama bazı aşamalardan geçtik. Önce ana ve oğulduk. Sonra eğitim çavuşu ve er durumundaydık.
Where's my son?
Jeffrey nerede?
I want my son to grow up in a world where the sky and the clouds aren't part of an illusion... created by a computer. - Well, that's good enough for me.
Oğlumun gökyüzünün ve bulutların bir bilgisayar tarafından yaratılmış yanılsamalar olmadığı bir gezegende büyümesini istiyorum.
Then one day, I came down, and where my records used to be, you had set up your stupid race-car track thing.
- Son bir gün geldiğimde plaklarımın olduğu yere, o aptal yarış arabası şeyini kurmuştun.
My youngest son's just ordered this from a sex supermarket in Wolverhampton where I intend to return forthwith.
En küçük oğlum, Wolverhampton'daki bir seks marketten almış ve ben geri göndereceğim.
Where's my son?
- Oğlum nerede?
Where's Nak-an, my son?
Oğlum Nak-an nerede?
- Where's my son?
- Tom! Oğlum nerede?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]