Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Where's your son

Where's your son перевод на турецкий

192 параллельный перевод
Where's your son?
Oğlunuz nerede?
- Where's your son?
- Oğlunuz nerede?
Your son was picked up, dazed and distracted hardly knowing where he was or what had happened.
Oğlunuz sersemlemiş ve dikkati dağılmış bir hâlde bulundu nerede olduğunu ve neler olduğunu hatırlamıyor.
Where's your son, Mrs. Gondo?
Sizin oğlunuz nerede Bayan Gondo?
- Where's your son?
- Oğlun nerede?
Didn't you find out where your son's unit was?
Oğlunun birliği nerede şimdi, öğrenemedin mi?
I wonder where your husband's been for the last ten minutes.
Kocanın son 10 dakikada nerede olduğunu merak ediyorum.
That's where your Peter-son's going to be coming in.
Senin Peter-son'ın nereden geleceğini anladın.
Suphi, my son! Where's your wing?
Suphi oğlum kanadın nerede?
Where do we begin? How about with your birth, or rather my son's birth?
Senin doğumuna ne dersin, daha doğrusu benim oğlumun doğumuna?
Son, where's your father?
Oğlum, baban nerede?
Where's your son?
Oğlun nerede?
Where are the clothes your son wore... at the time of the murder?
Oğlunuzun cinayet sırasında... giydiği kıyafetler nerede?
Our tour starts in your own room... where Relaxo-vision offers you the latest Hollywood hits... and after midnight... the finest "R" rated movies Europe has to offer.
Turumuz odanızdan başlıyor... Relaxo`nun size en son Hollywood filmlerini sunduğu yerden... ve geceyarısından sonra... Avrupa sinemasının en iyi "R" sınıflı filmlerini sunuyoruz.
So tell me, uh... Where's your son, uh... - Bill.
- Oğlunuz nerede?
- You and your son are in danger. - Where's my son?
- Sen ve oğlun tehlikedesiniz.
Where's your son?
- Oğlun nerede?
Mrs Merrill, you have to tell me. Where's your son?
Bayan Merrill, oğlunuz nerede?
Where's your homeland, son?
Anavatanın nerede, evlat?
Your last memory of him shouldn't be where you left off, Ally.
Ona dair son hatıran, ayrılmış olduğunuz olmamalı, Ally.
Go now. Where's your son?
- Oğlunuz nerede?
Where your son's gonna want to go play.
Oğlunun çıkıp oynamak isteyeceği yere.
If you cancel on them last minute... they'll stick a red hot poker up your you-know-where.
Eğer onları son dakikada iptal edersem sizin bildiğiniz bir tarafımı kırmızı ve sıcak bir sopayla damgalarlar.
STABLER : Where's your son now?
Oğlunuz şimdi nerede?
Where's your son?
- Oğlunuz nerede?
You transported the body to the reservoir in the back of your SUV where some of your son's PB and J made it onto the shower curtain.
- Cesedi cipinize koyup baraj gölüne götürdünüz. Cipinizdeyken duş perdesine oğlunuzun sandviçindeki fıstık ezmesi bulaştı.
I've been working my ass off here for the last year and a half, and the last thing I need is another one of your condescending speeches where you spoon-feed me some lesson and call me a girl's name.
Son bir buçuk senedir burada kıçımı yırtıyorum ve en son ihtiyacım olan şey, sizin bana bir ders verip, beni bir kız adıyla çağırdığınız vaazlarınızdan birisini daha dinlemek.
- Where's your son Brad?
- Oğlunuz Brad nerede?
Again, no matter where you are, try to pick up the thread of your last memory by focusing on a detail you remember, something vivid.
Yine nerede olursan ol, hatırladığın son ayrıntıdan kaldığın yerden, belirgin bir şeyden devam etmeye çalış.
Son, where's your ma?
Evlat, annen nerde?
- You're off to your final destination. - Where's that?
- Son yolculuğuna çıkacaksın.
Then one day, I came down, and where my records used to be, you had set up your stupid race-car track thing.
- Son bir gün geldiğimde plaklarımın olduğu yere, o aptal yarış arabası şeyini kurmuştun.
Where's your morals, your self-respect, son?
Ahlaki değerlerin, kendine saygın nerede, evlat?
Where's your son? What's going on?
Polisler?
I'll tell you on the way to the police station, where's your son?
Neler oluyor? Size söyleyeceğğim tek şey sizi merkeze götürüyoruz.
( cackling laughter ) where are your clothes for the gentleman who's big and fat?
COSTINGTON'S - ŞEHİR POPOSUNUN SON GAZI Geniş beden beyler için giysileriniz nerede acaba?
- Now, where's your son?
- Oğlun nerede?
And there's no telling where your son might lie.
Oğlunuzun nerede yattığını bulmak da imkansız.
"Where's your son?" "He's out with Ann."
"Oğlun nerede?" "Ann ile dışarıda."
Say, where's your husband or as I call him, "my son-in-lard"?
Söyle, senin kocan nerede veya ona şişman damadım mı demeliyim?
That's where you'll get your last meal.
Ayrıca gideceğin yerde son yemeğini de yiyeceksin.
People finding out that you'd rather let your son die... than sign a piece of paper- - where's that rank?
Ama oğlunuzun ölümünü bir kağıt parçasını imzalamaya tercih ettiğinizi öğrenmeleri ne kadar utanç verici olur?
Technically, your son's gone missing for barely 12 hours and it's entirely possible there's a plausible explanation for where he is.
Oğlunuz sadece 12 saattir kayıp. Nerede olduğuna dair çok makul bir açıklama olması olasılığı yüksek.
Mr. Watson, where's your son currently stationed?
Mr. Watson, oğlunuz şu an nerede görevli? Uh, Seal Beach.
And as you're on the trail, don't tell me it's by chance that you've set up your research laboratory on the exact spot where the final drama took place!
Hem bu işin peşine düşeceksiniz hem de araştırma laboratuvarınızı tam da, bu en son facianın yaşandığı yere kuracaksınız. Bunun tesadüf olduğunu söylemeyin sakın!
And where is your son now, what's he doing?
Oğlun şimdi nerede? Ne yapıyor?
Where is your son's body?
Oğlunun cesedi nerede?
All right, where's your son?
Pekala, oğlunuz nerede?
- Where's your son?
Oğlunuz nerede?
julia, um... I need to know where your son's body is.
Julia, oğlunun cesedinin nerede olduğunu bilmem gerekiyor.
Where's--where's my- - your husband and your son, u sustained only minor injuries.
Nere... neredeler... Kocan ve oğlun sadece hafif yaralarla kurtuldular.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]