Yammering перевод на турецкий
139 параллельный перевод
What's all the pointless yammering about down there?
Aşağıdaki manasız konuşmalar da nedir?
One minute you're yammering... because I don't love you enough... and when I go out and show you how much I do... you're wanting to plug me.
Bir anda deliye döndün sırf seni yeterince sevmiyorum diye ben de gidip, seni ne kadar sevdiğimi gösterdim, sana. Sense beni zımbalamak istiyorsun.
You'll try to stop me from doing things... yammering about me maybe getting shot... or start all over again about marrying somebody.
Birşeyler yapmama hep engel oluyorsun sürekli dır dır ediyorsun. Vurulmama bile sebep olabilirsin. Ya da yine biriyle evlenmeye kalkarsın.
Will you stop your yammering?
Zırlamayı keser misin artık?
Yammering about his body and his soul.
Tek derdiniz ya vücudu ya ruhu!
You're always yammering, I tell you.
Hep sızlanıp duruyorsun.
You can start your yammering again.
Çene çalmaya başlayabilirsiniz yine.
Go ahead, start yammering!
Haydi, çenenize başlayın!
Ida, will you stop that yammering?
İda, dırdırı keser misin?
- Enough with the yammering!
- Bu kadar kafa şişirme yeter!
Stop that yammering and move.
Ağlanmayı bırak ve yürü.
Well, don't waste time yammering, begin.
- Hadi başlayın o zaman.
Stop that yammering and fix me a drink.
Sızlanmayı bırak da bana bir içki hazırla.
Before we start yammering away on these business details, I want you to meet my personal pilot.
İşin detaylarından bahsetmeye başlamadan önce özel pilotumla tanışmanı istiyorum.
She's always yammering on and on and on.
Açıklamalarıyla sürekli kafamızı ütülüyor.
She started crossing herself and yammering in Spanish.
İspanyolca bağırıp çağırmaya başladı.
If your client has finished yammering, explain to her that a wife does not automatically get the house.
Eğer müvekkiliniz sızlanmayı bitirdiyse, ona şunu söyler misiniz bir kadın otomatik olarak eve sahip olamaz.
- Someone been yammering about Adam?
- Birisi Adam'dan mı bahsetti?
Doesn't this broad ever stop yammering?
Bu hiç sızlanmaktan vazgeçmez mi?
I got a friend here who isn't a yammering nag.
- Çok iyi. Zaten yanımda, başımda dırdır etmeyen bir arkadaşım var.
All that yammering on about how the play had third-act problems.
Üçüncü perdeyi kötüledin durdun.
She kept yammering the whole time, but her hips were doing all the talking.
Sürekli şikayet edip durdu ama sanki asıl konuşan kalçalarıydı.
What I'm talking about is this constant, mindless, yammering in the media, this neurotic fixation that some how everything, everything has to be revolved around children.
Benim sözünü ettiğim bu sürekli düşüncesiz, medyadaki sızlanma bu nevrotik düşkünlük bir şekilde her şeyin her şeyin çocukların etrafında dönmesi gerektiği fikri.
You stopped yammering.
Sızlanmayı bıraktın.
I am sick of listening to you yammering on about everything under the sun.
- Her konuda mızmızlık etmenizden bıktım usandım. Diyeceğin bir şey var mı ihtiyar? - Daphne.
When is all this yammering gonna stop?
Bu bağırış çağırış ne zaman bitecek?
All day long, I have to listen to my pointy-haired boss, my yammering co-workers, the traffic, the phone ringing, and my computer beeping at me.
Bütün gün sivri saçlı patronumu, tantanacı iş arkadaşlarımı, trafiği, telefonu ve bilgisayarımın bana biplemesini dinlemek zorundayım.
What are you yammering about, Mr. Fairbanks?
Siz neler geveliyorsunuz, Bay Fairbanks? Size demedim.
- Like you stop yammering for two seconds?
İki saniyeliğine çeneni kapar mısın mesela?
You know, there's certain sexual things that I like... and I don't want Susie yammering about what they are.
Cinsel açıdan sevdiğim bazı şeyler var ve Susie'nin bunları açığa çıkarmasını istemiyorum.
Sittin'out there on a boat yammering'to himself.
Dışarıda bir botta oturmuş sızlanıyordu.
No idea what they're yammering about, but they had cinnabons and coffee.
Ne hakkında konuştuklarını bilmiyorum ama kahveyle kek yiyorlardı.
It's kinda difficult with you yammering on
Başımızda vıdı vıdı ederken biraz zor oluyor.
I'm begging you, curb your yammering skull cave!
Sana yalvarıyorum, kafandaki yakarışlara hakim ol!
As soon as he found out you were my roommate he was yammering on about how wonderful you were and, eventually I just fell asleep in a nauseated stupor.
Ama senin oda arkadaşım olduğunu öğrenince muhteşem özelliklerin hakkında gevezelik etmeye başladı ve sonunda mide bulandırıcı bir şaşkınlıkla uyuyakaldım.
You'd be snippy too if this one was yammering at you all day long!
Öbürü bütün gün başında dırdır etseydi, sen de kibirli olurdun.
I'm trying to figure a way out of here I can't do it with you yammering
Buradan bir çıkış yolu arıyorum. Sen söylenirken bunu yapamam.
Oh, no. Yeah, he was yammering on about something. You know, throw one of those in their mouth and- -
Hayır, bir şeyler geveleyip duruyordu ben de ağzına bir kek tıktım ve...
Still yammering at the grandkids?
Hala torunlarıyla mı konuşuyor?
- Not as much as I loved your nonstop yammering.
- Senin hiç durmadan yakınmanı sevmem kadar.
What are you yammering about?
- Ne geveliyorsun?
I can't concentrate with your annoying midget voice yammering on and on.
Senin sinir bozucu sesin kulağımın dibindeyken atamıyorum.
- Maybe death will stop your yammering. - Marge, easy.
Belki nefesin kesilince sızlanman da kesilir.
Quite your yammering and just do it already!
Konuşmayı kes de bitir şu işi!
- Yammering.
Düşünün!
I can't concentrate with you yammering on and on.
Sen sızlanırken konsantre olmıyorum.
Can't be a marathon man with all your yammering.
Böyle konuşup durursan maratoncu olamam.
He just sits around ordering nothing, yammering on and on.
Orada oturup hiçbir şey ısmarlamıyor. Sızlanıp duruyor.
What are you yammering about?
Neden bahsediyorsunuz siz?
Stop yammering for one second.
Richard, bir saniye için boş konuşmaktan vazgeçer misin?
- Yammering.
Vıdı vıdı vıdı.