Yarns перевод на турецкий
37 параллельный перевод
These old sea dogs tell yarns to kid each other... and end up believing it all themselves.
Bu yaşlı deniz kurtları birbirlerini işletmek için masallar uydurup sonra da onlara inanıyorlar.
Just now, I'm doing some fishing yarns.
Şu anda balıkçılıkla ilgili hikayeler yazıyorum.
But do you believe in these yarns?
Ama siz bu hikayelere inanıyor musunuz?
Anyway, you're spinning yarns.
Her neyse, palavra atıyorsun.
My Grandma would spin yarns about a spectral locomotive that would rocket past her farm, but now...
Anneannem hayalet bir lokomotifin onun çiftliğinden nasıl roket gibi hızla geçtiğine dair hikayeler anlatırdı, ama şimdi...
So, what kind of yarns do you write?
Yani, ne tür şeyler yazıyorsun?
Half a cent a word, mostly... so I stretch my yarns.
Kelimede yarım sent, çoğunlukla... Bu yüzden, hikayeleri uzatırım.
My Conan yarns are full of sex.
Benim Conan hikayem, seks dolu.
I had a hard time selling sex yarns.
Zor zamanımdı, seks hikayeleri satıyordum.
Last month, I sold yarns to Action Stories, Top Notch, and Weird Tales.
Geçen ay ben hikayeleri sattım, aksiyon öyküleri, Top Notch, ve Weird Tales.
When I saw that house, I thought about the yarns that you write.
Ben o evi gördüğümde, yazdığın hikayeleri düşündüm.
I'll spin up one of my highly sophisticated yarns.
Onları zeki yalanlarımla kandırırım.
The yarns that you weave!
Ördüğün iplikler!
He's just spinning yarns. He's just come to have some free drinks.
ağız arıyor. sadece bedava içki almaya gelmiş.
Well, I suppose I could spin ya a few more yarns.
Sanırım birkaç tane daha uydurabilirim.
- I know you don't. That's why you run so fast from the coppers and you spin such fabulous yarns.
Neden bu kadar hızlı... kaçtığını biliyorum ve neden hikaye anlattığını da.
No promises, no yarns, Just friendship
Verilen söz yada başka yok.
Spain hangs at the whims of a merciless enemy and you taunt us with yarns?
İspanya acımasız bir düşmanın eline geçmek üzere ve bizi bu masallarla oyalıyorsun.
They are not yarns.
Bunlar masal değil.
I was trying to read one of my ridiculous yarns, the kind I had built a career on.
Saçma maceralarımdan birini okumaya çalışıyordum ; ... kariyerimi üzerine inşa ettiklerim gibi.
You think it's all yarns and newspaper stories.
Hepsinin masal, gazete öyküleri olduğunu sanıyorsun.
They're not up front. You swallow their yarns?
Palavralarına inanmadın ya?
Not yarns, the Prophet's words.
Palavra değil. Peygamberin sözleri.
So, you don't believe in those angel yarns, huh?
Yani bu melek hikayesine inanmiyorsunuz?
And I will never spin yarns.
Bende yalan atmayacağım.
Yarns!
Düzmece!
I care not for King George or tavern yarns That give hope for a healed limb.
Ne Kral George umrumda ne de sakat birine umut olacak taverna safsataları.
This Jezebel ignores your yarns n'ways, spinning'n'spouting'her whoahsome lies, and you lap it up like a dog in heat!
Bütün inançlarınızı görmezden geliyor. Yalan dolanlarıyla sizi kandırıyor ve sen de ona inanıyorsun. Lanet olsun sana.
Since we're spinning yarns, listen to this :
Belki olabilir. İyi dinle şimdi beni.
Does "modern skeptic" group the bible in that same category, Wild yarns that can't be substantiated?
Modern Skeptic, İncil ve varlığı kanıtlanmamış yaratıkları aynı kategoriye mi koyuyor?
I'm just... a boring old man who won't stop spinning yarns.
Masal anlatıp duran sıkıcı, yaşlı bir adam oldum.
I love your yarns.
Ben masallarını çok seviyorum.
Make sure to only use the best yarns.
En iyi iplikleri kullandığından emin ol.
Another of your seafaring yarns.
Bir başka gemicilik safsatanız daha.
It was just like one them Sam Bass yarns.
Sam Bass'ın hikayelerindeki gibiydi.
Well, I'm doing my best to turn that frown upside down, but your mind is not on my folksy yarns.
O somurtuşu gülümsemeye çevirmek için elimden geleni yapıyorum. Ama aklın benim dahiyane sözlerimde değil.
And you, Charlie, stop spinning yarns about me, eh?
Sen de benim hakkımda hikaye uydurmayı keseceksin Charlie.