Yes'cause перевод на турецкий
394 параллельный перевод
Yes, well, I wish to goodness he hadn't,'cause it spoils everything.
Umarım o dememiştir, yoksa herşey karışıyor.
Ah, yes, cause of death.
Ölüm nedeni evet...
Yes, I heard her scream but couldn't see her,'cause she was on the other side.
Evet, çığlığını duydum ama onu göremedim. Çünkü diğer taraftaydı.
YES, YES. HE GOT THE CASH FOR IT... 'CAUSE THERE WASN'T TIME TO, UH, WRITE A CHECK.
Parayı nakit aldı çünkü çek yazmaya hiç vakit yoktu.
- Yes. 'Cause now he holds Ethiopia in his left hand, Goshen in his right, and you, my Pharaoh, are in between them.
Etiyopya ve Goşen onun ellerinde siz de ikisinin arasında.
Yes, well, see that you're properly appreciative, and don't cause any trouble.
Evet, pekala, şimdi minnettarlığını göstermelisin, ve herhangi bir sorun çıkarma.
For example a book. Yes, a book could easily cause this.
Mesela bir kitap.
Yes, but even allowing that there may be some cause for concern, what can I do?
Evet, endişeli bir durum olduğunu kabul etsek bile ben ne yapabilirim?
- Yes! - Is our cause just and righteous?
- Kalpleriniz benimle birlikte mi?
Yes, he felt that it might cause a misunderstanding between our two countries if it became known that Langley died here.
Hislerine göre eğer Langley'in burada öldüğü öğrenilirse iki ülke arasında anlaşmazlığa sebep olabilirmiş.
Yes, you were busy'cause of the Station Master being in Leeds.
Evet, çok meşguldünüz Çünkü İstasyon Amiri Leeds'e gitmişti.
Yes, even busier now'cause he had a drop too much down at the Britannia Arms and fell over and broke his daft leg playing billiards.
Şimdi daha çok meşgulüm, çünkü Britannia Arms treninden düşüp bilardo oynarken çatlattığı bacağını kırdı.
Yes. Do you mind if I meet you there,'cause it kind of has to do with your house.
- Orada buluşmamızın sakıncası var mı, Evinizde konuşmamız daha iyi olur.
Yes, cause you're doing things for people, and there'll always be a need for optometrists.
Evet öyle. İnsanlık var olcukça optimetri uzmanları da her zaman var olacaktır.
Well, yes, but... she just wants to cause a scene.
Evet ama... Amacı olay çıkartmak.
Yes, but I don't use'em,'cause it wears the batteries out.
Verdi ama pili biter diye kullanmıyorum.
Yes. You'd better go home'cause I'm gonna be busy healing here for a while, you know.
Eve gitsen iyi olur çünkü ben bir süre tedavi göreceğim, biliyorsun.
Captain, did the no cause the yes, or the yes the no?
Yüzbaşım, evet hayırdan mı oldu yoksa evet hayır mıdır?
Yes, but if you'd like to see a bit of heaven, turn around...'cause Big Bulldog Joe Klecko is driving that Pete parked right on your backdoor.
Evet, biraz güzellik görmek istiyorsan, arkanı dön. Çünkü İri Buldok Joe Klecko arkandaki Pete'i kullanıyor. Joe, değil mi?
Soon all of us will have special names... names designed to cause the cathode ray tube to resonate. - Yes.
Yakında, hepimizin özel adları olacak katot ısın tübü çınlaması olsun diye tasarlanan adlar.
'Cause we're already waiting. Yes.
Çünkü biz zaten bekliyorduk.
Yes, I was the one who made you cause Ganga's accident.
Evet, Ganga'nın kazasına da sebep olan bendim.
- Yes.'Cause I tried to ring you earlier but you must have changed your number, all I got was music playing in my ear. The thing is, my car's been stolen.
Şöyle ki, arabam çalındı.
Yes, there have been martyrs to our cause.
Evet, bu davada şehitler verdik.
You're on me every night like a pack of wolves,'cause you can't stand facing what you are and what you've made. Yes, the world is a terrible place.
Her gece kurt sürüsü gibi üzerime geliyorsunuz, çünkü ne olduğunuzla ve ne yaptığınızla karşılaşmaya katlanamıyorsunuz.
They loved each other, yes. They were willing to sacrifice that and everything else, for their cause.
Evet, birbirlerini seviyorlardı ama davaları uğruna bunu ve diğer her şeyi feda etmeye razıydılar.
Yes,'cause the only way that mardon can. Control the weather... Is if he can tap into the atmosphere's.
Evet, Mardon'un havayı kontrol edebilmesinin tek sebebi doğal elektrik devresi gibi atmosferle bağlantı kurabilmesi.
Yes, good family, Roedean, not especially bright, but essentially harmless, and that's why I'm asking you, Lucy, I am begging you, if you have seen anything, heard anything, even the slightest thing, that would give you cause to doubt him.
İyi bir aile, Roedean Koleji, fazla parlak olmamakla birlikte bütünüyle zararsız biri. İşte bu yüzden size soruyorum, size yalvarıyorum, Lucy. Bir şey gördüyseniz, herhangi bir şey duyduysanız önemsiz bir şey bile olsa, şüphelenmenizi gerektirecek bir şey...
Oh yes, I am, cause Joan will murder me if I flake out on her. - Again.
Gideceğim çünkü ekersem Joan beni öldürür.
And he said "Yes," But it wasn't Cuchetto,'cause Cuchetto says he's sleeping... his wife verifies that.
Ve size evet dedi. Ama Cuchetto değildi, çünkü Cuchetto uyuyordum diyor ve karısı bunu doğruluyor.
Yes,'cause only in LA does common courtesy have to be legislated.
Evet, çünkü sadece LA'da genel nezaket kuralları kanun olmak zorundadır.
Yes, I'll admit they're getting scared, but they've got no cause to be.
Korkmaya başladıklarını kabul ediyorum ama sebepsiz yere korkuyorlar.
Yes,'cause I-I- - I'm curious about it... and I'm trying to get all the information that I can.
Şey bilirsiniz işte, sadece merak! Elimden geldiği kadar annesi hakkında bilgi edinmeye çalışıyorum.
Yes, he can, if he has cause to believe that a passenger will be a disturbance.
Bir yolcunun sorun çıkaracağını düşünürse, onu atabilir.
You better look me in the eye and say yes,'cause I'll be watchin'you.
Gözlerimin içine bak ve evet de, çünkü seni izliyor olacağım.
Yes, but you can't come round here'cause no-one knows about you, see?
Buraya gelemezsin. Kimse seni bilmiyor, anlıyor musun?
I don't see this as a lost cause. I rather think it's a... Yes, I would even continue the therapy.
Hayır, bunu bir umutsuz vaka olarak görmüyorum ve sanırım terapiye devam etmek istiyorum.
'Cause if it was, I could tell you, "Yes, sir. I do."
Eğer öyleyse, "Evet, efendim, konuşurum," demeliyim.
Yes, we've disagreed, even fought, but I would rather have someone... who opposed me out of an honest belief in the rightness of his cause... than someone who was always on my side because it was expected, required.
Anlaşmazlıklarımız oldu, hatta savaştık ama görüşünü dürüstçe ifade eden doğru olduğuna inandığı şeyi yaptığı için bana karşı çıkan birini körü körüne, öyle gerektiği için yanımda yer alan birine yeğlerim.
So, you need to find if the defendant intended to cause these injuries? Yes, Your Honor.
Anladığım kadarıyla sorunuz, davalının, bu yaralanmalara kasıtlı olarak sebebiyet verdiğini öğrenmenizin gerekip gerekmediği, öyle mi?
Yes it is,'cause I set her up.
Evet öyle.
Like you don't give a damn if she says yes or no...'cause you got all these other chickadees waiting for you.
Seni bekleyen bir sürü piliç olduğu için evet ya da hayır demesi hiç umurunda değilmiş gibi.
- Yes. You must not be hesitant to fight in a just cause.
Haklı bir sebepte dövüşmek için kararsız olmamalısın.
- Yes. Well, maybe that's just'cause you think you're supposed to.
Belki de sadece öyle olması gerektiğini sanıyorsun.
And, yes I am. It technically, falls under my jurisdiction be cause
Evet öyleyim.Ve açıkçası iz takibindeyim çünkü... katilin kostümü Spencers'tan, benim Alışveriş merkezimden çalındı.
'cause, if you'd said yes,
Öyle diyorsan inanırım.
- Yes, cause I'm no dog, Kaj.
- Evet, çünkü ben köpek değilim, Kaj.
Yes, cause you'll leave.
Çünkü sen geri döneceksin.
Yes. Ben went to go get some coffee,'cause it's cold as crap out here.
Kahve almaya gitti.
- Yes.'Cause of all the sugar you ate.
- Evet. Yediğin şekerler yüzünden.
Yes,'cause of trips to the zoo, that's right.
Evet, hayvanat bahçesi gezileri nedeniyle, çok doğru.