Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You're dead to me

You're dead to me перевод на турецкий

301 параллельный перевод
Because, to me, you're as dead as Bill is.
Çünkü, bana göre sen, Bill gibi öldün.
Soon you will be gone, and a stranger will come to tell me you're dead.
Yakında gideceksin ve sonra bir yabancı öldüğünü bildirmeye gelecek.
To me you're already dead, Gianni
Benim için çoktan öldün Gianni.
That annoy me have to complain too when you're dead.
Bu çok tehlikeli. Ölü ya da diri senin için tekrar üzülmek istemem.
You try to take the girl or me along, you're dead.
Beni ya da kızı yanında götürmeye kalkarsan ölürsün.
Don't think you can fool me - I know every trick in the book, like the pig's blood in the bladder to make it look as if you're dead.
Sakın beni kandırmaya çalışmayın, ben bütün hileleri bilirim ölü taklidi yapmak için mesaneye domuz kanı bulaştırmak gibi.
BECAUSE THEY WISH THEIR MOTHERS WERE DEAD, THERE WOULDN'T BE ANYBODY LEFT ON EARTH. SYBIL, YOU'RE NOT LISTENING TO ME.
Dünya eğer insanların ve çocukların sırf annelerinin ölmüş olmasını istedikleri için kendilerini öldürmelerini gerektirseydi, yeryüzünde insan kalmazdı.
If you're going to write about me and my personal life, wait till I'm dead.
Beni ve özel hayatımı yazacaksan, ben ölene kadar sabret.
I'm callin'to let you know that you're a dead motherfucker. You understand me?
Seni geberteceğimi söylemek için aradım.
Once you're dead, what happens to me doesn't matter.
Öldüğünde, bana ne olacağı umurumda değil.
Is this what you're assigning me to, this boondoggle? Dead end?
Beni bununla mı görevlendiriyorsun, hiç bir yere varmayacak saçmalıkla?
You're sitting there, you're talking to me, but you're dead!
Orada oturuyorsun, benimle konuşuyorsun ama ölüsün!
If he ever gets to me, you're dead.
Bana ulaşırsa eğer, kendini ölmüş bil.
I've had a lot of time to think about this, and don't tell me it's the war when I've waited months to hear if you're dead or alive, and you waltz into a nightclub.
Bunu düşünmek için çok zamanım oldu ve sakın bana savaş yüzünden deme. Ben altı aydır yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için beklerken sen bir gece kulübüne giriyorsun.
You're asking me to hand my body over to a dead person?
Benden vücudumu ölü bir kişiye teslim etmemi mi istiyorsun?
See, anything happens to me, and you're dead.
Bana bir şey olursa, ölürsün.
And you haven't said you're gonna slash me dead with a razor, and do sex to my dead body neither.
Ve sen beni bir usturayla kesip öldüreceğini de söylemezdin. Ve daha sonra da benim ölü cesidimle seks yapacağını da...
Don't swing that motherfuckin'thing at me, or I swear to God you're dead!
Sakın o sikik şeyi bana fırlatayım deme yoksa yemin ederim ki seni öldürürüm.
And if you don't let me out to finish my work, you're all dead!
Eğer işimi bitirmeme izin vermezseniz hepiniz öleceksiniz!
If I find out you lied to me, you're a dead man.
Eğer bana yalan söylediğini anlarsam, kendini ölmüş bil.
Tell me what I want to know, or you're dead.
Bana öğrenmek istediklerimi söyle, yoksa ölürsün.
Well, Roz, as much as I appreciate you comparing me to a dead squirrel in a heating duct, I think you're wrong.
- Roz, beni kalorifer tesisatındaki sincap leşine benzettiğin için sağ ol ama bence yanılıyorsun.
You come all this way without saying squat, and now you're trying to tell me a'56 Chevy can beat a'47 Buick in a dead quarter mile?
Bunca yol çıt çıkarmadan geldin ve şimdi 56 model Chevy'nin 400 metrede 47 model Buick'ten daha iyi olduğunu mu söylüyorsun?
But you're looking at me, expecting me to drop dead, aren't you?
Ama bana bakarken düşüp ölmemi bekliyorsun, değil mi?
Frost... you're nothing to me... but another dead vampire.
Frost... benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun başka bir ölü Vampirden başka.
If you want to stay handcuffed to your dead brother, that's fine. But you're not draggin'me along. Not anymore.
eğer ölü abını kelepçelemek için burada kalmak istiyorsan. diyecek bir şeyim yok. t fakat beni peşinden sürükleme artık yeter.
- Yeah, right. You're going to honestly lie dead to my face and tell me... that it was going to be forever and you were going to take care of me... and that I had no problems or no worries?
Gerçekten suratıma baka baka bana yalan söyleyecek, sonsuza dek süreceğini, bana bakacağını mı söyleyeceksin?
You're going to let me live? I can't very well leave the wealth of Arrakis to someone who's dead.
Arrakis'in zenginliklerini ölü birine bırakamam.
Now you're telling me Bobby's dead, too is that what you're saying to me?
Ve şimdi Bobby de ölü olduğunu mu söylüyorsun? Söylemek istediğin bu mu?
Maybe it will, maybe it won't. It doesn't matter much to me either way... just as long as you're dead.
Kalsa da, kalmasa da sen öldüğün sürece benim için fark etmez.
Unless you're dead... then it passes on to me.
Ölmezsen tabi... Sonra bana geçecek.
If you think I'm gonna pay lip service to your mumbo-jumbo just so you can kill me anyway when you decide I'm not being sincere you're dead wrong!
Eğer anlamsız laflarına dudak hizmeti vereceğimi düşünüyorsan... sadece bu yüzden samimi olmadığımı düşündüğün zaman beni herhalükarda öldürebilirsin. - Korkunç şekilde yanılıyorsun.
You're dead to me.
Benim için öldün.
Well, if you're going to tell me that he, uh, stopped by the side of the road to raise the dead, which I hope you're not, I've got two things to say to you.
Eğer adamın yolun kenarında durup ölü dirilttiğini söyleyeceksen ki umarım söylemezsin, sana söyleyecek iki sözüm var.
Mulder, you're telling me it's more important to track down four dead bodies than one live murderer.
Mulder bir canlı katil yerine dört ölüyü bulmak daha önemli diyorsun.
You're gonna go to that party or you'll go over my dead body. You just give me that now!
Ya o partiye gelirsin ya da ölümü görürsün.
You're asking who would want to see me dead.
Beni ölü görmek isteyen kim olabilir diye soruyorsunuz?
The poison in me has been passed on to you You're dead!
zehrim kanına karıştı bir kere öldün artık!
What did you do to me? You're back from the dead, man!
Bana ne yaptın?
You're dead to me, boy.
Sen benim için öldün, evlat.
You're more dead to me than your dead mother.
Sen benim icin rahmetli annenden daha ölüsün.
It seems to me you're one of the living dead.
Bana öyle geliyor ki, sen yaşayan bir ölüsün.
"You're all going to be tormented by me or by one of your own dead!"
"Hepiniz benim tarafımdan veya içinizden birinin ölümüyle acı çekeceksiniz."
You're dead, and you still want to fuck with me.
Ölüsün, ve hala benimle sikişmek istiyorsun.
He's going to kill me! You're dead meat!
Durdurun şunu yoksa beni öldürecek!
You're making seductive overtures to me in a dead language?
Beni bu eski dil ile oyalamaya çalışıyorsun?
Were you ever going to tell me you're an assassin, or was I supposed to guess that by the trail of dead bodies at your wedding?
Sen bir süikastçi olduğunu bana söyleyecekmiydin? Veya ben senin düğününde ölü vücutların izlerken tahmin edeceğimi mi varsayıyordum?
You're trying to make me look like your dead wife!
Beni ölü karına benzetmeye çalışıyorsun!
In less than a minute, you're going to be dead, if you don't give me access to those systems.
O sistemlerin kontrollerini bana geri vermeyecek olursan, bir dakikada daha kısa sürede, ölü bir adam olacaksın.
YOU'RE DEAD TO ME.
Sen artık ölüsün.
It's a bit hard for you to love me when you're dead, isn't it?
Öldükten sonra beni sevmek biraz zor olmayacak mıydı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]