You're not alone in this перевод на турецкий
91 параллельный перевод
- You're not alone in this world.
- Bu dünyada yalnız yaşamıyoruz.
But you're not to be in this room alone tonight.
Bu odada tek başına kalamazsın.
I'M SORRY TO BRING YOU IN ON THIS, FRIEDA, BUT YOU'RE NOT BLOOD FAMILY AND I DON'T SEEM TO BE ABLE TO GET DAD ALONE.
Seni de bu konuya dahil ettiğim için üzgünüm, Frieda, ama seninle bir kan bağımız yok ve ben de babamı yalnız bırakamam.
Remember you're not alone in this cell
Bu hücrede yalnız değilsin, hatırladın mı?
In this respect you're not alone.
Bu bağlamda yalnız değilsiniz.
Oh, come on, you're not alone in this.
Hadi yapma ama. Bunda yalnız değilsin.
You're not alone in this, you know.
Yalnız değilsin bu hikayede.
You're not alone in this.
Buna bel bağlayan sadece sen değilsin.
But don't worry, you're not in this alone.
Fakat endişelenme, yalnız değilsin.
You're not in this alone.
Bu işte tek başına değilsin.
And... you're not alone in this.
Hem yalnız da değilsin.
Look, you're not in this alone.
Bak, bunda yalnız değilsin.
I realize I'm not going to talk you out of this, but I'll be damned if you're going in there alone.
Bu konu hakkında konuşmamam gerektiğinin farkındayım, ama oraya yalnız gidecek olursan, kendimi suçlayacağım.
Frank, this is not some sweetie from Vassar you can visit on holidays. You're not in this alone.
O, tatillerde ziyaret edebileceğin liseli sevgililerinden biri değil.
You're not alone in this, you know.
Bu konuda yalnız değilsin, biliyorsun.
You're not alone in this.
Artık bu konuda yalnız değilsin.
No matter what this guy says, you're not gonna be alone in this.
Adam ne derse desin asla yalnız olmayacaksın.
It's just... we're stuck in this awful place and I just want you to know that you're not alone.
Sadece... bu berbat yerde sıkıştık ve yalnız olmadığını bilmeni istiyorum.
Oh, no, you're not leaving me alone in this place.
- Hayır! Beni burada yalnız bırakmıyorsun.
You're not alone in this.
Tek başına değilsin.
You're not in this alone, are you, Kathleen?
Bu işte yalnız değilsin değil mi Kathy?
But you're not alone, not alone in this profession.
Ama yalnız değilsin, bu işte yalnız değilsin.
You're not alone in this. I'll be right there with you.
Yalnız olmayacaksın.
You're not alone in this. I'll be right there with you.
Ben de seninle geleceğim.
You're not alone in this.
Bu konuda tek başına değilsin.
Now, as for all of us being on the same side, until you actually do something, you're not even in this war, let alone in this room.
Şimdi, aynı tarafta olduğumuza göre siz gerçekten bir şeyler yapmadıkça, bu savaşın içerisinde sayılmazsınız şimdi burayı terk edin.
You're not in this alone, okay?
Yalnız değilsin.
You're not alone in this.
Bu konuda yalnız değilsin.
And even knowing, that you're not alone in this feeling, is no consolation at all.
Bunu yalnızca senin hissetmediğini bilmen bile bir teselli olmaz.
- You're not alone in this.
- Bu işte yalnız değilsin.
You`re not in this battle alone..
Seni yalnız bırakmayacağım.
The important thing to know is that you're not alone in this, all right?
Önemli olan bu olayda yalnız değilsin, tamam mı?
You're not in this alone.
Çünkü bu işte yalnız değilsin.
You're not in this alone, huh?
Bu işte tek başına değilsin, tamam mı?
You're not alone in this.
Bu işte tek başına değilsin.
You know, if we're not careful, we are gonna end up in this great big house just you and me alone you and me and everything that we're angry about, and God forbid that they should have a grandchild
Sen de biliyorsun ki, dikkatli olmazsak bu devasa evin içinde ölüp gideceğiz sadece sen ve ben sen, ben ve nefret ettiğimiz her şey. Böyle giderse Tanrı korusun, torunumuz olduğunda onu bile göremeyeceğiz.
They can help. You'd be able to see you're not so alone in this.
Bu konuda yalnız olmadığınızı görmenizi sağlayabilirler.
But you're not in this alone.
Burda yalnız değilsin.
You're not alone in this. We're all here for you.
Yalnız değilsin.
Hey. You're not in this alone, you know.
Bu işte yalnız değilsin.
You're not in this alone, you know.
Bu işte yalnız olmadığını biliyorsun değil mi?
You're not in any shape to execute anyone, let alone your only friends on this planet.
Kimseyi infaz edecek bir halde değilsin, bu gezegendeki tek arkadaşlarını da rahat bırak.
You're not alone in this.
Bu işte yalnız değilsin.
You're not alone in this house.
Bu evde yalnız değilsiniz.
And you're not in this alone.
Bu işte yalnız değilsin.
Whatatters is that You need to know you're not alone in this.
Önemli olan şu ki, bunda yalnız olmadığını bilmen gerekiyor.
But you're not in this alone.
Ama bu işte yalnız değilsin.
You're not alone in this world.
Bu dünyada yalnız değilsiniz.
You're not alone in this case.
- Yalnız değilsin.
From now on, no matter what you decide, no matter what you do, I... you're not in this alone, okay?
Şimdiden sonra..,... ne yaparsan yap, neye karar verirsen ver yalnız değilsin, tamam mı?
Maybe not, but you're not in this alone.
Belki yoktur ama bu işte yalnız değilsin.