Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You're okay with that

You're okay with that перевод на турецкий

418 параллельный перевод
Is it that you're truly okay with all this?
Gerçekten iyi misin?
I invited her to dine with us. You're okay with that, right?
Birlikte yiyelim diye çağırdım, sana da uyar mı?
But that'll be okay because you won't have to buy any food...'cause you're full with buttons.
Ama sorun değil çünkü hiç yiyecek alman gerekmiyor çünkü düğmeyle doluyorsun.
You sure you're gonna be okay with that?
İyi olacağına emin misin?
And I want you all to know that if you're havin'any trouble with, say appendicitis, heart attacks.... That's okay. There's no problem.
Ve bilmenizi istiyorum ki eğer bir probleminiz olursa apandisit, kalp krizi gibi, sadece söyleyin....
Well, you're not gonna get a green card with that attitude, pal. Okay?
Bu tür tavırla zor oturma izni alırsın.
- Okay, i tell my father that you're coming with us tomorrow.
- Tamam, yarın bizimle geleceğini babama söylerim.
Okay, now that you're more composed could you tell me what you were doing sitting behind my car with the exhaust pipe in your mouth?
Kendine geldiğine göre söyler misin, arabamın arkasında oturmuş ne yapıyordun?
You're okay with that, right?
Bu konuda bir sorunun yok, değil mi?
You're the one that fought with him and not me, okay?
Onunla kavga eden sendin, ben değil, tamam mı?
Check if you're in, if it's okay, that you haven't got anybody with you or anything, that you're by yourself.
Evde misin, müsait misin, yanında biri olup olmadığı ya da yalnız olup olmadığını sormak için.
Wow. So, okay, maybe that means you're not over Ross yet and you have issues with your father.
Tamam, belki de bunun manası Ross'u henüz atlatamadın ve babanla problemin var.
Are you sure that you're okay with this whole guy thing?
Bütün bu erkek olayıyla sorunun olmadığına emin misin?
- And you're okay with that?
- Ve bunda senin için bir sorun yok mu?
And you're okay with that?
Ve bu senin için sorun değil?
You're okay with that?
Bu senin için sorun değil mi?
Okay, the man that you're with, that's not me.
Şu an birlikte olduğun adam ben değilim.
- You're okay with that?
- Memnun musun?
So does that mean that maybe you're okay with it?
Yani bu aramızın iyi olduğu anlamına mı geliyor?
I have to admit that I am a little surprised that you're okay with this considering it is our one month anniversary for whatever we are... or were... or are.
İtiraf etmeliyim ki bunun seni rahatsız etmesine şaşırdım. Özellikle de aramızdaki şeyin birinci ayının dolduğunu düşünürsek... Aramızdaki her neyse...
I thought you said you're okay with that. - What?
- Bunu sorun etmediğini. sanıyordum.
Are you sure you're okay with that?
Bununla iyi olduğuna emin misin?
You want to go out with me, I say no, you're like, okay, and that's that.
Benimle çıkmak istedin, hayır dedim. Tamam dedin ve bitti.
But it is okay, because I've been thinking about it... and I think what happened is that you're my best friend and I love you... and I got jealous when you were spending so much time with Ryan... and then with you graduating.
Aslında sorun yok, çünkü olanları düşünüyordum ki... sen benim en iyi arkadaşımsın, seni seviyorum ve... Ryan ile bu kadar zaman geçirmeni kıskandım... ve bir de senin mezuniyetin.
Because I am the job and I'm okay with that. You're the job?
Kendimi işime verdim bunu kabul edebilirim.
And you're okay with that?
Buna kızmadın mı?
So my father gets away with it and you're okay with that.
Yani babam bundan paçayı sıyırıyor, ve bu seni rahatsız etmiyor.
You're prettier than me, and I'm okay with that most of the time.
Sen benden daha çekicisin. Çoğu zaman bunu dert etmiyorum.
Of course, uh, I'd want to make sure you're okay with that.
Tabii, senin için sakıncası olmadığından emin olmalıyım.
Uh... And you're okay with that?
- Senin için sorun yok, değil mi?
Billy, I hope you're okay with hamburgers because that's what you get.
Billy, umarım hamburgerle aran iyidir çünkü yiyeceğin şey o.
But if you're gonna do this, you make sure you're doing it for the right reasons because you're the one that's gonna have to live with it, okay?
Ama bunu yapacak isen doğru sebepler için yapmalısın çünkü bununla yaşayacak olan sensin, tamam mı?
You're okay with that?
Aldırmazmısın?
- And you're okay with that?
- Ve bu dert değil?
- And you're okay with that?
- Ve senin için mahsuru yok.
- And you're okay with that? - Yes.
- Bu konuyla bir problemin yok mu?
- Of course I like what you're doing but I like it done with artistry, with grace, and that means, if you're gonna eat each other, you must find a way to do it tastefully, okay?
- Tabii ki beğendim ama daha sanatsal, daha zarif bir şekilde yapılınca daha çok beğenirim. Ve bu da demektir ki, o kabinde birbirinizi yalayacaksanız bundan tat almanın bir yolunu bulmalısınız. Tamam mı?
You're okay with that, right?
Sorun olmaz değil mi?
I get too structured and too serious, and I just have to adjust, you know... because we're in college, and college is about change... and you have my study tree, so I have to be okay with that... and just learn to kind of go with the flow.
Çok katı ve ciddi biri oluyorum. Ama kendimi değiştirmem gerek. Çünkü üniversitedeyiz ve üniversite değişim demektir.
And you're okay with that?
- Bununla sorununuz yok mu?
You're okay with that?
Bununla sorunun yok mu?
If you're okay with that, we can work the case together.
Eğer bunda anlaşıyorsak, davada beraber çalışabiliriz.
- You're okay with that?
- Böyle iyi misin?
Okay. I think I see where you're going with that.
Sanırım niyetini anladım.
And you're okay with that? Watch your mouth
Çenene dikkat et.
- And you live with your mother and you're okay with that.
- Annenle yaşıyorsun, sorunun yok. Evet!
Look, okay, I know you're mad at me, and I'm sorry I didn't stop you from going out with that guy.
Tamam, biliyorum bana kızgınsın. O adamla gitmene engel olmadığım için özür dilerim.
Now that you're okay with the house, do you want to go see your room?
Artık evi beğendiğine göre, odanı görmek ister misin?
Okay, and, uh, when you're done with my jeans, why don't you go, uh, vacuum my room, roll my pennies, and, uh, oh, yeah, that shirt you're wearing? That's mine now.
Tamam, kotumu bitirince, odamı süpürüp bozuk paralarımı parlat ve evet, üstündeki gömlek var ya, artık benim.
Okay, now, are you saying that because you agree with me or because you're afraid of me?
Bunu fikirlerimi doğru bulduğun için mi söyledin,... yoksa benden korktuğun için mi?
- And you're okay with that? - Yeah.
- Ve senin için bir sakıncası yok mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]