You're the перевод на турецкий
200,508 параллельный перевод
You're trying to fit the evidence to the suspect.
Kanıtları şüpheliye uydurmaya çalışıyorsunuz.
So, you're walking down the street when suddenly Jack-O-Lantern hits you with a flaming ball of fire...
Yani, Jack O'Lantern sana aniden bir alev topu fırlattığında sokağa doğru yürüyordun.
You're wearing something under the suit.
Takımın altına bir şey giyiyorsun.
You're basing this off of the back of the head of someone you saw in the dark.
Karanlıkta gördüğün birinin ensesine dayanarak hareket ediyorsun.
You're the worst!
- Anlamadım?
You're a maniac, but I'm grateful because this has been one of the most abysmal dates
Ama sevindim çünkü bu, yaşadığım en berbat randevulardan biriydi.
It stinks. You just have to hope they get irritating enough by the end of the year that you're ready for them to go.
Dua edelim de yıl sonuna kadar o kadar sinir bozucu olsunlar ki onlardan ayrılmaya hazır olalım.
We should have said this a long time ago, but we didn't give you the kind of home you deserved, and for that, we're sorry.
Bunu uzun zaman önce söylemeliydik ama sizlere hak ettiğiniz yuvayı veremedik ve bunun için özür diliyoruz.
Ben, you're gonna finish the contract stuff.
Ben, sözleşme meselesini sen hallet.
This is the best you're gonna do, right here.
En fazla birbirinizi bulabilirmişsiniz siz.
There's ale and food on the cart, if you're hungry.
- Öyleyim. Açsanız arabada bira ve yemek var.
This is the reason why you're being caged.
İşte bu yüzden kafese atılıyorsun.
You're the future.
Siz bizim geleceğimizsiniz.
You're not the only one who had dreams, father.
Hayalleri olan tek kişi sen değilsin baba.
You're the producer that booked'em.
Onları ayarlayan yapımcı sensin.
Okay, you're doing a great job steering the ship.
Programı çok güzel yürütüyorsun.
You're not gonna put the toothbrush in the collection, are you?
- Onu da koleksiyonuna ekleyecek misin?
You're The Magnificent Kenny!
- Sen Muhteşem Kenny'sin.
You're the only girl who wore Jordans to the Spring Fling, and you got those Jasmine Guy posters up for years.
Bahar şenliğine tek sen Jordan giydin. Jasmine Guy posterlerin yıllardır var.
You're supposed to be at the store.
Markete gidecektin.
Hey, I'm glad you're all cozy and comfy, but you mind not talking so much during the movie?
- Rahat ve keyifli olmana sevindim. Ama film sırasında konuşup durmasan olmaz mı?
You're the one that suggested tapas. " " No, I suggested Thai food. "
Tapas isteyen sendin. " "Hayır, Tayland yemeği istedim."
You're so cute when you dance the twist.
- Twist yaparken çok şeker gözüküyorsun.
Like, you're at the spa, and you went into the wrong room and just walked in on a roomful of "Pinos" in a steam shower?
Mesela kaplıcadasın, kazara Pino'larla dolu bir buhar banyosuna girmedin mi?
I know you're engaged, and everything's complicated, but I had to say something,'cause if I didn't, I'd regret it for the rest of my life.
Nişanlısın ve durum karışık ama söylemek zorundayım. Söylemezsem sonsuza kadar pişman olurum.
This whole "evacuating to San Fernando" thing is a convincing cover story, so long as you're too ignorant or terrified to start pulling at the threads.
Bu "San Fernando'ya tahliye" olayı oldukça inandırıcı bir hikaye. Tabi eğer çok cahilsen yada tehditlerden çok korktuysan.
You stay here with the gauntlet, you're dead.
Eldivenle burada kalırsan ölürsün.
You're asking that as a representative of the governor-general?
Genel Vali'yi temsilen ne önemi olduğunu mu soruyorsunuz?
You and me... we're all gonna go, somehow, some way, but the human race...
Siz ve ben... Hepimiz öleceğiz. Bir şekilde, nasıl olursa ama insan ırkı...
Oh, and I suppose you're gonna be the one?
Ve o biri de sen olacaksın demek?
You're interested in the future of mankind, but you're not an MIT student.
İnsanlığın geleceğine ilgi duyuyorsun ama MIT öğrencisi değilsin.
- I'm going back to bed, and if you're lucky, I won't remember this in the morning.
- Evet. Şimdi yatağa dönüyorum. Şansın varsa bunu sabah hatırlamam.
You think you're gonna blow this fellow out of the sky.
Bu koca oğlanı gökyüzünde patlatacağınızı sanıyorsunuz.
But... you're not gonna be able to make the world safe for me, so please, stop trying.
Dünyayı benim için daha güvenli hâle getiremezsin. Bu yüzden lütfen denemeyi bırak.
When you're the little fish, you see things the big fish miss,'cause they're too busy puckering up to other big fish.
Küçük bir balıksan, büyük balıkların kaçırdığı şeyleri görürsün. Çünkü onlar da diğer büyük balıklarla kırıştırmakla meşguldür.
Now that's where you're missing the story.
İşte hikâyede kaçırdığın nokta da bu.
You're looking at the wrong fish.
Yanlış balığa bakıyorsun.
I'm here to make certain connections, and, uh, you're here for the free food.
Bir takım bağlantılar için buradayım. Sen ise bedava yiyecekler için.
You're planning for the extinction of the human race?
Planın insan ırkının yok oluşu üzerine mi?
You're betting on the government to fail. - I'm not. - I don't make bets.
Hükümetin başarısız olacağını iddia ediyorsun, ben sanmıyorum.
You're right. I can't make the world safe for you.
Haklısın, Dünyayı senin için daha güvenli hâle getiremem.
Certainly sounds like you're moving up in the world.
- Anlaşılan kendini geliştiriyorsun.
And you're home in time for the church picnic.
Kilise pikniğine de yetişmiş oldun.
Well, you're the only one.
Bir sen sevindin.
You're smart as the dickens.
Ne de olsa sen akıllı bir kızsın.
You're the, um, orphan, yes?
Sen şu yetimdin değil mi?
They're the people you lived with before you came to Green Gables?
Daha önce yanlarında kaldığın insanlar mı?
Well, James says you're the best there is,
James işinizin en iyisi olduğunuzu söyledi.
You're basically cured just being in the same room as them.
Onlarla aynı odada bulunman bile iyileşmen için yeter.
Before we agree to administer the implantable, I need to know that you're absolutely committed To getting clean.
İmplantı takmaya kesin olarak karar vermeden önce uyuşturucudan arınmaya kararlı olduğundan emin olmalıyız.
"Yeah, you're the best."
"Evet, sen en iyisisin."
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134