You're the guy перевод на турецкий
4,126 параллельный перевод
- You're sure? A guy at the diner said there might have been a chemical spill.
Lokantadaki bir adam kimyasal sızıntı olabilir dedi.
No matter what I say, you're the guy who flew us up here in his own plane.
Ben ne dersem diyeyim,... bizi onun uçağı ile buraya getiren kişi sensin.
The guy you're engaged to.
Nişanlı olduğun adam.
This Tiny Martinez... you're pretty sure he's the guy that did it?
Silahı ateşleyenin o olduğundan emin misiniz?
But instead, I got to sit around here talking about my feelings in a circle with you, a guy who's never spent five minutes on the job, but yet, somehow, you think you're qualified
Ama onun yerine burada oturmuş bir çember içinde kendi duygularımı sana anlatıyorum. Ama nasıl oluyorsa işimizi nasıl yapmamız gerektiği konusunda kalifiye olduğunuzu düşünüyorum.
This way, you don't have to show the cross-species evidence to prove that we're hunting the wrong guy.
Böylece, yanlış adamın peşinde olduğumuzu ispatlamak için türler arası kanıtını göstermek zorunda kalmayacaksın.
You're that guy on the news.
Sen şu haberlerdeki adamsın.
In about 15 minutes, you're gonna be the most famous guy in all of football...
15 dakika sonra futbolun en meşhur adamı olacaksın.
You're welcome. Any luck on the dead guy?
Ölen adamdan yana şansımız var mı?
You're the guy in the sketch.
Robot resimdeki adamsın sen.
You're worried about getting married, it's a big step, so create a dream scenario about the perfect guy who doesn't actually exist.
Evlenme konusunda endişelisin, bu büyük bir adım. Bu yüzden de var olmayan mükemmel erkekle ilgili bir rüya senaryosu yaratıyorsun.
You're in love with the guy.
Adama âşıksın.
MISSIONARY, BUT LIKE THIS, TO THE SIDE. AND THE GUY - - YOU'RE LIKE
ve erkek - - misyoner pozisyonunda beceriyormuş gibi- - böyle yan yana.
You're walking on the street and some guy pulls up and asks you to help him
Sokakta tek başınıza yürüyorsunuz ve bir adam yardım etmeniz için sizi arabasına davet etti.
You ask one lady if she's Tyler Perry in drag, and suddenly, you're the bad guy.
Bir hanımefendiye "Tyler Perry sizi mi taklit ediyor" diye soruyorsun * ve birden kötü adam oluveriyorsun.
Do you think we're chasing the wrong guy?
Yanlış adamın peşinde olduğumuzu mu düşünüyorsun?
So you're the guy building that hotel?
- Demek o oteli yapan adam sensin?
You're the guy from the Christmas party.
Sen yılbaşı partisindeki adamsın.
They're gonna get you so worked up and stressed out, you're gonna think you're the guy on trial.
Seni çok öfkelendirecekler ve strese sokacaklar sanki yargılanan senmişsin gibi hissedeceksin.
'Cause you're married to a guy who decided, go ahead with the robbery after you got shot?
Vurulduktan sonra seni bırakıp hırsızlığa devam etmeye karar veren bir adamla evlisin diye mi?
Yeah, you're just a guy who spent the night with a girl... Martha.
Evet, sen geceyi bir kızla, yani Martha'yla geçiren adamın tekisin.
So you're the, uh... You're the train guy.
Demek sen tren işindesin.
You're saying the same guy killed Wade Burke and Charlie?
Wade Burke'ü ve Charlie'yi aynı adamın öldürdüğünü mü söylüyorsunuz?
The guy you're looking for, I...
Beni korkutuyorsun.
Yeah, I just know you're doing the play to broaden yourself as a writer, not to kiss some guy.
Evet, biliyorum. Bu oyuna kendini yazar olarak geliştirmek için katılıyorsun, bir erkeği öpmek için değil.
You're telling me we got the wrong guy?
Yanlış adamı yakaladığımızı mı söylüyorsunuz?
The guy who killed my brother... is out there in the streets, and you're in here questioning me about my boyfriend?
Kardeşimi öldüren adam şu anda dışarıda geziyor ve siz de kalkmış beni erkek arkadaşım hakkında mı sorguluyorsunuz?
Explain to me why Heather barely talks to me, but she'll sleep with you, even though you're the guy who put her husband through that window?
Nasıl olabiliyor da Heather benimle konuşmazken kocasının ölümüne sebep olmana rağmen, seninle yatıyor?
That's why you're gonna give us the name of the guy that killed him.
O yüzden onu öldüren adamın adını bana vereceksin.
Okay, I like a good conspiracy as much as the next guy, And you're not usually wrong about these things, but...
Pekâlâ, güzel komplo teorileri herkes gibi benim de hoşuma gider ve sen bu tür şeylerde genelde hiç yanılmazsın, ama...
♪ Occupied inside a human host... ♪ You sure this is where we're supposed to meet the guy?
Adamla burada buluşacağımıza emin misin?
W-Wait, you're-you're gonna go against Salazar and the guy who killed his partner?
Be-bekle, ortağı öldürülen Salazar'ın karşısında mı durcan?
Yeah, the only reason you're working on that is because that producer guy has got you thinking you're some kind of outlaw.
Evet, yapımcın kanun kaçağı olduğunu düşündürdüğü için o kadar uğraşıyorsun.
You just found out about James and Tom, and it totally freaked you out, and now you're asking this guy to point you in the direction of the nearest, dirtiest strip club.
- James'le Tom'u öğrendin diye çıldırdın ve şimdi de bu adama en yakındaki en pis striptiz kulübünün yerini soruyorsun.
Oh... You're the "never give up till you're conquered" type of guy, aren't you, Mr. Northman?
Kazanana kadar asla pes etmeyen tiplerdensiniz, değil mi Bay Northman?
Yeah, says the guy who keeps on insisting that I'm not who I really am. Because you're not.
Evet, bunu benim ben olmadığımı söylemekte ısrar eden bir adam söylüyor.
So play the good guy, but we all know you're only doing it for one reason...
İyi insanı oynuyorsun ama hepimiz biliyoruz ki tüm bunları tek bir sebepten dolayı yapıyorsun.
Does the guy you're fucking know what you used to look like?
Sikiştiğin adam eskiden nasıl olduğunu biliyor mu?
You're the guy that likes to throw crap into the wind just to see where it will land.
Sırf nereye düşeceğini görmek için rüzgârda çerçöp atmayı seven herifsin sen.
- So... you're the other guy.
- Yani... Sen diğer adamsın.
I mean, you're not the world's most handsome guy.
Yani, sen dünyadaki en yakışıklı adam değilsin.
so, you're the other guy.
yani, sen diğer adamsın.
I'm the oth... well, you're the other guy.
Ben di... şey, sen diğer adamsın.
Oh, so you're the guy that shoots me... stomach, head...
Demek beni karnımdan ve başımdan vuran adam sensin.
And if you'd caught the guy, what sort of enlightened exchange were you expecting to have with the gentleman and his skank? Okay, we're out of time.
Peki ya adamı yakalasaydın, beyimiz ve kevaşesiyle ne tür bir entelektüel alışveriş umuyordun ki?
And you're the guy who's gonna show me the way?
Sen bana yolu gösterecek adamsın.
Tell me you're the guy who's gonna get our mainframe back online.
Ana sistemi çevrimiçi duruma getirecek adamın sen olduğunu söyle.
My cousin said a dude who looks just like the guy you're after paid him five grand for a place to store equipment.
Kuzenim tam sizin aradığınız adama benzeyen birinden bahsetti. Eşyalarını koymak için bir yere 5 bin dolar ödemiş.
So part of you wants Evil Jeff to win, because then you could go backwards and pretend you're the same guy you were four years ago.
Bir parçan Kötü Jeff kazansın istiyor çünkü böylece geriye gidip dört yıl öncekiyle aynı adammışsın gibi davranabileceksin. Ama değilsin.
I have all the confidence in the world that you're going to impress this guy, but this audition can't be the be-all, end-all of your life.
Dünyadaki tek güvenim bu adamı etkileyecek olman ama seçmeler hayatındaki şeylerin bir sonu olamaz.
You're the mail guy.
Sen postacı herifsin.
you're the best 629
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134
you're the worst 63
you're the boss 305
you're the love of my life 40
you're there 132
you're the devil 36
you're the father 25
you're the only one 89
you're the man 199
you're the one 134