You've been there перевод на турецкий
3,122 параллельный перевод
You've always been there.
Sen her zaman vardın.
There's something you've been wanting to tell me?
Bana söylemek istediğin bir şey mi var?
Have you seen the team I've been working with out there?
Birlikte çalıştığım ekibi gördün mü?
Not that I've ever, you know, been there... or anything.
Yani gittiğimden falan değil.
Well, anyway, you've never been there.
Her neyse, hiç ağaçta uyumamışsın.
You've always been there for me.
Sen her ihtiyacım olduğunda yanımda oldun.
Hey, so there's something I've been meaning to ask you.
Sana sormayı düşündüğüm bir şey var.
All these years you've been there for me.
Bunca yıl hep yanımda oldun.
Okay, look, I know there has been lies and deceit, and I'm really not judging you, but is that the truth? Yes.
Pekâlâ, dinle, işin içinde yalan dolan olduğunu biliyorum ve seni cidden yargılamıyorum, ama doğruyu mu söylüyorsun?
The last couple of weeks haven't exactly been easy for me, and you've been there the whole time.
Son birkaç hafta benim için çok zordu. ve sen hep benim yanımdaydın.
Oh, V, you should've been there.
V, orada olmalıydın.
God, I wish you could've been in there with me today.
Tanrım, keşke bugün yanımda olabilseydin.
You have been not 48 hours in Cloisterham and already there is a notion abroad that Mr Neville is a dangerously passionate fellow of an uncontrollable and vicious temper.
Siz Cloisterham'a geleli 48 saat olmadı ve çoktan Bay Neville'in tehlikeli derecede tutkulu bir dost olduğu ve kontrol edilemez sert bir mizacının olduğu konuşuluyor.
We've been risking our lives. There are Japanese artillery shells flying back and forth, and you're upset about a cart?
İleri geri uçup duran Japon havan toplarına karşı hayatımızı riske ettik bir araba için mi üzülüyorsun?
I can't imagine how horrible it must've been for you being there.
Orada olmanin senin için ne kadar korkunç oldugunu hayal bile edemem.
You should've been there.
Orada olmalıydın.
And you've always been there for me, and I want to thank you for that.
Ve her zaman yanımda oldun, bunun için sana teşekkür etmek istiyorum.
And then she planted the can of lighter fluid in Dixon's bedroom when she realized that you guys had been there that night, too.
Ve Dixon'ın odasına yanıcı maddeyi koydu sizin de o gece orda olduğunuzu duyduğunda.
Mom, there's something I've been meaning to discuss with you. It's about Rob.
Anne, seninle konuşmak istediğim bir mevzu var.
Kate, you should've been there.
Kate, orada olmalıydın.
Well, also, there's that difficult discussion you've both been avoiding.
Ancak ikinizin de görmezden geldiği bir şey var.
My dad's heart attack, you know, it was pretty traumatic, and I haven't been sleeping lately, and I was wondering if that might make me see things that aren't really there.
Biliyosun babamın kalp krizi Benim için travmatik bir olaydı. Pek uyku görmedim, Ve merak ediyorum da bu Olmayan şeyleri görmeme neden olur mu?
Well, let's see what's caught your eye since you've been in bluebell, Doc. There's been Judson- - veterinarian, George- - lawyer, and now there's, there's Jesse the, uh, the eco-geo-whatever.
Peki bakalım Bluebell'e geldiğinden beri kimleri gözüne kestirmişsin Veteriner Judson vardı Avukat George Şimdiyse Jesse Eko Jeo Bilmem nesi.
We've all been there. You did what you had to do.
Elinden geleni yaptın.
Better idea, you take me up to operations, tell everyone there's been a little mistake, and that I'm back in charge.
Benim daha iyi bir fikrim var, beni operasyon odasına çıkart herkese bir hata olduğunu ve benim yine başa geçtiğimi söyle.
I've been chill all night long while you sit there and pretend that you're annoyed by all this attention.
Sen orada oturup aşırı ilgiden rahatsızmış gibi yaparken ben bütün gece sakindim zaten.
There is no orphanage, Greg, only a doctored photograph you've been passing off as real.
Ortada yetimhane falan yok Greg. Sahtece hazırlanmış bir fotoğraftan başka bir şey yok.
There are thousands of them out there wondering where you've been.
Nerede olduğuna dair tasalanan binlerce müridin var.
You know, there's something that I've been gathering up the courage to tell you ever since the moment I found out you were sleeping with my wife.
Karımla yattığını öğrendiğinden beri sana söylemek için cesaretimi toplamaya çalıştığım bir şey vardı.
To think, if you hadn't been there, what that terrible man might've done...
Sen orada olmasaydın, o korkunç adamın ne yapacağını düşündükçe...
We've been walking for 35 minutes because you, Ismail, put a spanneron. ... the operation of our lives, and we're still not there yet.
Hayatımızın operasyonuna çomak sokan İsmail ağabey sayesinde otuz beş dakikadır yürüyoruz ve hâlâ mekâna gelemedik.
Now, I was not there for this case, but I have been in the room when it's happened before, and... trust me, it's not something you ever want to experience.
Bu vakada ben yoktum ama daha önce böyle bir olayı görmüşlüğüm var ve inanın bana, yaşamak isteyeceğiniz bir durum değil.
You've been there for us, so it's the least we could do.
Biz de sana yardım ederiz.
You've been in there for, like, 45 minutes.
45 dakikadır içeridesin.
You've always been there for her.
Her zaman onun için orada oldun, yanında oldun.
Kat, the reason I'm taking it relatively slow with you is because I don't want to overlook anything, and there have been times in my past when, frankly, my passions have overtaken my practice,
Kat, seninle ağırdan gitmemin sebebi hiçbir şeyi gözden kaçırmak istememem. Ve dürüst olmak gerekirse geçmişimde arzularımın işlerimin önüne geçtiği zamanlar olmuştu ve bunun olmasını istemiyorum.
I've been down this rabbit hole before, and you know what's there?
Bu yollardan daha önce de geçtim ve ne buldum biliyor musun?
Just try to act like you've been there, kid.
Daha önce görmüş geçirmiş gibi davran evlat.
Oh, must've been around the same time you were on that tour there.
Tura katıldığın zamana denk geliyor.
You know, there would've been a time you would've trusted me.
Bir zamanlar bana güvenirdin.
I don't know what happened. Pete, I have been out there putting out fires all day while you've been hiding in here doing this?
Pete, bugün gün boyunca sorunları çözmeye çalışırken sen odana kapanmış bunu mu yapıyordun?
You're my family, you've always been there for me, and by looking at you this evening,
Siz benim ailemsiniz, her zaman yanımda oldunuz. Bu akşam size baktığımda ikinizin iyi idare ettiğini görebiliyorum.
Dad should have been there... and yöu were talking in Hindi... even to Rupal's mother.
Orada babam olmalıydı... ve sen Hintçe konuştun... Ru pal'ın annesiyle bile
I would've been there with you, if it weren't for my eye.
Gözüm sorun çıkarmasa yanında olabilirdim.
Jasmine, you have always been there for me and in more ways than I care to mention, especially with mom standing right there.
Jasmine, her zaman yanımda oldun ve ve sana bahsettiğimden daha fazla önemsiyorum bunu, özellikle annemle buradayken.
And, um, we could, uh, uh, to talk, you know, about stuff,'cause there's some stuff that I've been wanting to say.
Biz de seninle bazı şeyler hakkında konuşabiliriz. Çünkü benim sana söylemek istediğim bazı şeyler var.
Listen, twinkie, when you've been on the city council as long as I have, you'll learn there's a lot more to politics than pandering to the stoners and the booze hounds.
Dinle, twinkie, İl meclisinde ben olduğum sürece, otçu, pezevenk ve ayyaş köpeklerden daha fazla politika öğreneceksin.
You've been interning there for a year.
Bir senedir stajyersin orada.
I just noticed that since wilke left you haven't been playing too much music, and I saw that there's gonna be a stage and a p.A. At dad's motorcycle show tomorrow,
Sadece Wilke gittiğinden beri pek fazla müzik yapmadığını fark ettim. Babanın yarınki motor gösterisi için sahne ve ses sistemi kurulduğunu gördüm.
I've heard what you've been telling people, that there's no cure.
İnsanlara bir ilacın olmadığını söylediğini duydum.
I know that you rarely stray from the Hudson facility. Well, I've been out there.
Hudson tesislerinde nadiren bulunduğunuzu biliyorum.
you've been there before 25
you've been served 82
you've been 70
you've been chosen 18
you've been warned 45
you've been busy 87
you've been lying to me 28
you've been avoiding me 36
you've been up all night 20
you've been through so much 17
you've been served 82
you've been 70
you've been chosen 18
you've been warned 45
you've been busy 87
you've been lying to me 28
you've been avoiding me 36
you've been up all night 20
you've been through so much 17