Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You and him

You and him перевод на турецкий

40,020 параллельный перевод
Everything I do is about you and him.
Yaptığım her şeyi ikiniz için yaptım.
You pulled five bullets out of him after he was ambushed and shot.
Pusuya yatmış ve vurmuş.
When you finally caught on and evaded him, he got a cab here.
Sonunda onu yakaladı ve kaçtınca, Burada bir taksi tuttu.
And your friend let it slip that you called him to make sure your stories were straight, so for now, we're gonna call your alibi “soft.”
Ve arkadaşın onu çağırdığını sallamasına izin verdi. Hikayelerinizin düz olduğundan emin olmak için Bu yüzden şu an için,
Please, save me just this once. If an old guy comes by and asks you who you are just tell him that you're here to hang out, please?
Bir ihtimal büyükbabam gelir ve kim olduğunuzu sorarsa yalnızca geçerken uğradığınızı söyleyebilir misiniz?
But what if he misunderstands your intentions after getting this and thinks that you gave it to him because you like him?
Ya bunu alınca niyetini yanlış anlarsa? Ondan hoşlandığından yaptığını?
Remember when you made the room cloudy and thunder, I got nervous when I saw him come out of his room.
Moralinin bozulup da odayı bulut ve şimşekle doldurduğun o gün KSA'nın geldiğini görmek beni bayâ germişti ya.
- And I heard you talking about... how a grim reaper like him can foresee the future and everything.
- Ben oradayken ölüm meleği diyip duran da sendin üstelik.
With the amulet now in your possession, Bular will seek you out, and you will face him, one way or another.
Artık tılsım sende olduğu için Bular seni bulmaya çalışacak. Sen de bir şekilde onunla yüzleşeceksin.
Atlas, too, carried the weight of the world on his shoulders, and I'm concerned, like him, you're overextending yourself.
Atlas da dünyanın yükünü omuzlarında taşımıştı. Senin de kendini onun gibi aşırı zorlamandan korkuyorum.
Defeat him... and you'll make history.
Onu alt edersen adını tarihe yazacaksın.
I told him you became a monk and renounced all earthly possessions, but he didn't believe me!
Keşiş olup tüm dünyevi eşyalarından vazgeçtiğini söyledim ama inanmadı.
Jim told me you helped him face Draal and slay Bular.
Jim, Draal'la karşılaşmasına ve Bular'ı öldürmesine yardım ettiğini söyledi.
You had no problems sneaking into the Darklands when it was to save Claire's brother, but now that Kanjigar says you've got to face Gunmar, you're having nightmares about him and are freaking out that you're way out of your league.
Karanlık Diyar'dan Claire'in kardeşini kurtarmada sorun yok ama şimdi Kanjigar, Gunmar'la yüzleşmen gerektiğini söylüyor. Bu işler seni aştığı için de kâbuslar görüp çıldırıyorsun.
Angor Rot is unpredictable at best. And if there isn't anything to stop him from creating havoc in Trollmarket... then you have just put more than yourselves at risk.
Angor Rot en iyi ihtimalle tahmin edilemezdir ve Trol Meydanı'nda bir yıkım yaratmasını durdurabilecek bir şey yoksa o zaman sizden daha fazlasının hayatı risk altında demektir.
You met him that night and offered him a drink, along with this fruit.
O gece onunla buluşup içkiyle bu meyveden ikram ettiniz.
He died from drinking the alcohol spiked with poison, and you threw him on the beach.
Zehir katılmış alkol yüzünden öldü ve siz de onu sahile attınız.
Did he ask you to go far away and eat ramyun with him?
Sana uzaklara gidip onunla erişte yemeni mi söyledi?
Then, when we invite him over to eat, Auntie, you can stay and see him with us, that's what we can do.
O halde onu yemeğe çağırdığımızda sen de yemeğe kalıp kendi gözlerinle görürsün.
Yang Seung Gil sent a message to the Hanyang official Jo Bong Hak, whom he's been sending bribes, claiming that the town head of Heupgok village is bewitched by the wicked mermaid and disturbing the public, and that you had framed him of murder.
Yang Seung Gil, rüşvet verdiği Hanyang memuru Jo Bong Hak'a bir mesaj gönderip Valinin aşağılık bir denizkızı tarafından büyülendiğini, halkı endişelendirdiğini ve kendisini cinayetle itham ettiğinizi iddia etmiş.
Earlier, you were jealous of Joon Jae and glaring at him.
Az önce Joon Jae'yi kıskanıp ona dik dik baktın.
He knows that well to not appear in front of you, and you not knowing him are the things that would make you happy, hence isn't making an appearance.
Karşına çıkmamanın ve onun kimliğini öğrenmemenin seni mutlu edeceğini bildiği için ortaya çıkmıyor.
He'll have to use his salary as his hospital fee, and his not wearing a cast will cause him to get a shock later in life. Because of you.
Tüm maaşının tedavisine gitmesi de tedavi edilmeyen kırığı yüzünden şoka girmesi de senin yüzünden.
He made a child without a dream or money... take the college entrance exam. He gave that child a dream... and enrolled him in a university. Who do you think that faceless benefactor is?
Arka sokaklardan herhangi bir hayali olmayan bir çocuğun GED'e girmesini, bir hayali olmasını üniversiteye kaydedilmesini sağlayan yüzü olmayan hayırseverin kim olduğunu sanıyorsun?
I've seen you with your son and I know that shit happens with couples, just... you're gonna find him, Clay.
Seni oğlunla beraber gördüm ve çiftler arasında böyle şeylerin olduğunu biliyorum. Sadece... Onu bulacaksın Clay.
And what the Prez wants, he's not gonna get because you're not gonna let him.
Ama o Başkan bozuntusu istediğini elde edemeyecek çünkü ona izin vermeyeceksin.
If you attack our camp, and draw his warriors away, Frostwolf clan, will kill him.
Kampımıza saldırıp savaşçılarını uzaklaştırırsanız Frostwolf Kabilesi onu öldürecek.
He's unstable. And he won't be there when you really need him.
Güvenilmez ve ona gerçekten ihtiyacın olduğunda yanında olmayacak.
- And you let him play soldier anyway.
- Yine de askercilik oynamasına izin verdin.
Show him you can play the way Jose plays and you might have a shot.
Ona Jose gibi oynayabildiğini gösterirsen bir şansın olabilir.
Ed shows up here with $ 3 million in cash, and you just tell him to get lost?
Ed, üç milyon dolar nakitle çıkageliyor ve sen de ona defolmasını mı söylüyorsun?
I'm gonna ride with you, your son is gonna ride with him and we're gonna go get that money.
Ben seninle geleceğim, o da oğlunla gelecek ve parayı senden alacağız.
After we get the money, I'll give him a call and you'll get your boy back.
Parayı aldıktan sonra onu arayacağız ve sende oğlunu geri alacaksın.
Did I tell you I sat next to rob and I had to make him fill out the request form?
Size Rob'un yanına oturduğumu ve ona talep formu doldurtmak zorunda kaldığımı anlatmış mıydım?
And you say, "I am the boss!" You gotta show him who's boss.
"Patron benim!" deyip ona patronun kim olduğunu göster.
Tail me to him. And you will live to tell the tale.
Beni ona götürürsen, olanları anlatman için seni sağ bırakırım.
- And you told him to do things that exposed him to this criminal liability he's facing right now.
- Ona maruz kaldıklarını yapmasını söyledin. Şu an karşı karşıya bulunduğu bu cezai sorumluluğa.
You want Vortigern to stick his neck out and get him to Londinium? You need to tease it out.
Vortigern'ın riske girip, Londinium'a gelmesini istiyorsan kışkırtman lazım.
You know, a guy gets beat up on the job, and everyone congratulates him on the size of his balls.
Bir adam işte dayak yediği zaman herkes onu, taşaklarının boyunda tebrik ediyor.
- And you have her pleading with him.
- Ve adama yalvarıyor.
We got him on tape, and I don't know how you get into this storytelling thing but he's gonna say that's what he was doing there and that creates plausible deniability.
İtirafı kasette var ama bu hikâye anlatma işine nasıl girdiyseniz yaptığının o olduğunu söyleyecek ve bu da inandırıcı yadsınabilirlik yaratacak.
I want you to come on by and see him run.
Gelip onu izlemeni istiyorum.
You know, I just read Emerson in AP English and now you're quoting him back to me.
Edebiyat dersinde Emerson okumuştum. Sen de şimdi ondan alıntı mı yapıyorsun?
I want you to take that, and I want you to threaten him with it.
Bunu almanı istiyorum Ve onu onunla tehdit etmeni istiyorum.
And then, you know, I would save him just at the right time.
Ve sonra da tam vaktinde kurtarırdım onu.
Do you want to put the stone in the dagger and stab him with it?
Tasi hançere takip, ona mi sokacaksin?
The way I see it, you and your little boyfriends led him straight to us.
Bence, bizi bulmasının sebebi, sen ve küçük arkadaşların.
For 500 years, I've been bound to Etrigan, fighting to keep him from coming forth, and you forced me to summon him.
500 yıldır Etrigan'a bağlı yaşıyorum dışarı çıkmaması için onunla savaş veriyorum ama sen onu dışarı çıkarmam için beni zorladın.
I order you to help him any and every way you're able.
Elinden gelebilecek ne varsa yapıp, ona yardım etmeni emrediyorum.
He was the one who asked, and I told him that's what you'd say.
Sana sormamı istedi ve bende senin az önce dediğin şeyi söyledim.
And you gave him none.
Ve sen ona hiçbir şey vermedin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]