Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You couldn't have known

You couldn't have known перевод на турецкий

212 параллельный перевод
You couldn't have known.
Nereden bilebilirdiniz ki.
You couldn't have known him.
Onu tanıyor olamazsın.
I should have known I couldn't trust you.
Sana güvenemeyeceğimi bilmeliydim.
I might have known you couldn't just give a party for Mr Kentley.
Sadece Bay Kentley için bir parti vermeyeceğini bilmeliydim.
- Of course, you couldn't have known.
- tabi bilmiyorsun.
Maybe you're right, because I know something now... something I couldn't have known before.
Belki de haklısın, daha önce bilemeyeceğim bir şeyi... artık biliyorum.
You couldn't have known how much you loved him when you first married him.
Onunla evlendiğin zaman onu ne kadar sevdiğini bilemezdin.
Because you couldn't have known those initials were there unless you'd seen the case in Chaundry's car.
Çünkü o harflerin orada olduğunu bilemezdiniz, Chaundry'nin arabasında çantayı görmemiş olsaydınız.
No, you couldn't have known that.
Hayır, bunu bilemezdin.
And you couldn't have known that when Drew found out, he was so frightened of having his fine name linked with ours that he'd walk out on you.
Drew durumu öğrenince temiz isminin bizimkiyle birlikte anılmasından korkup seni terk edeceğini de bilemedin.
We were heading for something you couldn't have known how to handle.
Başa çıkmayı bilemeyeceğin bir şeye doğru gidiyorduk.
Yes, but you didn't win. No, we didn't, but we couldn't have known that.
Fransa'da hizmet benim gibi faal bir asker için onur kırıcıydı.
You couldn't have known I'd be at the hotel.
Otelde olacağımı nereden bileceksin?
But you couldn't have known.
Biliyorum.
You must have known you couldn't get away with it.
Bu işten böyle paçayı sıyıramayacağınızı bilmeniz gerekirdi.
And you couldn't afford to have that fact known.
Ve olayın öğrenilmesini göze alamazdın.
I should have known I couldn't trust you.
Size güvenemeyeceğimi bilmeliydim.
You couldn't have known, honey.
Bilemezdin tatlım.
But you couldn't have known that.
Ama sen bunu bilemezdin.
You couldn't have known, but on Mom's new diet, fats like that are out of the question.
Bilemezdin tabi, ama annen yeni bir diyete başladı. Bunun gibi yağlı yemekler söz konusu değil.
You've been snooping at doors, or you couldn't have known that!
Gizlice kapıları dinliyorsun yoksa bunu bilemezdin!
You guys couldn't have known, but you picked the wrong man to terrorize.
Bilemezdiniz ama korkutmak için yanlış adam seçtiniz.
You should have known we couldn't handle this kind of responsibility.
Bu şekilde bir sorumlulukla başa çıkamayacağımızı bilmen gerekirdi.
You couldn't have known it was stolen.
Çalıntı olduğunu bilemezdin.
But you couldn't possibly have known about the Japanese biological warfare experiments in Harbin.
Ama Harbin'deki Japon Biyolojik silah denemeleri hakkında bir şeyler... biliyor olman imkansız.
You must have known I couldn't allow that.
Buna izin veremeyeceğimi bilmen gerekirdi.
Well, you couldn't have known.
- Bilemezdiniz ki.
You told me yourself that Allison didn't know about the films, so Timms couldn't have known about it either.
Sen daha demin Allison'ın bu filmler hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledin. Peki Timms de belki bilmiyordur.
- You couldn't have known.
- Bilemezdin.
I'd never have married you had I known I couldn't have babies
Çocuğum olmayacağını bilseydim seninle asla evlenmezdim.
You couldn't have known.
Bunları bilemezsiniz.
You couldn't have known my position,'cause you're not that stupid that if you did, you wouldn't have turned up here scratching your arse, with that "what's going on" look on your chevy chase.
Benim içinde bulundugum pozisyonu bilmiyorsun,'çünkü eger bilseydin buraya kadar gelip, götünü kasiya kasiya suratinda "neler oluyor" ifadesiyle duracak kadar salak degilsin.
- or you couldn't have known it.
- Ya da o bilinen olamazdı.
You couldn't have known what would happen.
Böyle olacağını bilemezdin.
You couldn't have known it was a trick.
Bilemezdin. Tuzaktı.
You couldn't have known she'd run.
Kaçacağını bilemezdin.
- You couldn't have known.
Bunu bilemezdin.
You disapprove on moral grounds, but since the so-called "victim," being dead, couldn't have known she was being fondled, or "fromaged" by the defendant, where is the assault?
Ahlaki bakımdan onaylamıyorsunuz ama sözde "kurban" ölü olduğuna göre sanık tarafından okşandığını ya da "fromaj" edildiğini bilemezdi. Peki, taciz bunun neresinde?
You couldn't have known.
Bilemezdin. Evet, benim.
I couldn't have known that you'd believe it.
Bana inanacağını bilemezdim.
You've couldn't have known.
Bunu bilemezdin.
After a while you leave the plateau to come after him... you couldn't have known.
Bir süre sonra platodan ayrılıp onun peşinden gidiyorsun ama bilmediğin bir şey vardı.
- No, you couldn't have known.
- Bilemezdin.
- You couldn't have known that.
Bunu bilmene imkan yoktu.
You couldn't have known that.
Bunu bilmene imkân yoktu.
You couldn't have known what he was going to do.
Onun ne yapacağını bilemezdin.
- You couldn't have known.
- Bunu bilemezdin.
You couldn't have known.
- Nereden bilecektin ki.
2 months ago I couldn't have known you'd make me discover life... at the age of 50.
iki ay önce, 50 yaşında hayatı keşfetmemi sağlayacağını....... bilemezdim...
You couldn't have known you were gonna get sick, right?
Hastalanacağını bilemezdin öyle değil mi?
Well, you should have known we couldn't handle that!
Sadece mutlu ve sevgi dolu bir çift olduğumuzu göstermek istedim!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]