Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You didn't tell her

You didn't tell her перевод на турецкий

1,076 параллельный перевод
Well, I'll tell you nicely... they didn't convict her at all.
Doğrusunu söylemem gerekirse... onu mahkum etmiş değiller.
Didn't I tell you to keep away from her?
Sana o kadına bulaşma dememiş miydim?
Didn't I tell you the uniform always used to mean something?
Üniformanın her zaman işe yaramadığını söylememiş miydim sana?
Anybody who tries to tell you exactly who she was... they didn't know her at all.
Onun tam olarak kim olduğunu sana anlatmaya... çalışan kim olursa olsun, onun kim olduğunu hiç bilmiyorlardı.
Didn't I tell you I'd make you great?
Size her şeyin yoluna gireceğini söylememiş miydim?
I didn't have to tell you about her.
Sana ondan bahsetmek zorunda değildim.
Boy, it's a good thing you didn't tell everybody where Lady Holiday lives, otherwise they'd all be camped on her doorstep.
En azından, herkese Bayan Holiday'in nerede yaşadığını söylemedin. Yoksa hepsi kapsının önünde kamp kurardı.
Anyway, I didn't come here to tell you that.
Her neyse. Size bunu anlatmak için gelmedim buraya zaten.
"Look, don't touch her anymore, OK?" "Yeah, but she touched me first." You say, "Well, why didn't you tell her- -"
"Evet ama önce o bana dokunmuştu."
You didn't tell her this is the guy we're after, did you?
Peşinde olduğumuz adamın bu olduğunu söylemedin değil mi?
- Oh, wow. You mean she didn't tell you about me and her, huh?
Annen yaptıklarımızı sana anlatmadı mı?
You didn't tell her...
Ne? Ona anlatmış olamazsın...
Didn't you tell her I'll bring in ABC-TV... NBC-TV, CBS-TV?
Ona ABC'yi, NBC'yi ve CBS'i de... getireceğimi söylemedin mi?
Tell me you didn't do anything with her.
Onunla bir şey yapmadığını söyle bana.
- Those two gentlemen that just left... you didn't tell them everything you heard, did you, shipmate?
- Az önce giden iki beyefendiye duyduğun her şeyi söylemedin ya gemi yoldaşım.
- Than I asked him, because I can see he didn't tell me everything, I said "Comrade..." ... are you suspecting me?
Baktım ki bana her şeyi anlatmıyor, sordum ona : " Yoldaş benden mi şüphe ediyorsun?
why didn't you tell her that?
Peki neden söylemedin?
Don't tell me you didn't see me looking at you... out of the corner of my eye... when Kitty Haynes is doing her nightclub number.
Yoksa gözümün ucuyla sana baktığımı görmedin mi? Hani Kitty şu kulüp sahnesini oynarken.
Well, why didn't you tell her before she killed the old guy?
Haydi bakalım iş başına. Öldürmeden önce neden ihtiyara söylemedin?
meet her? didn't i tell you?
Size söylemedim mi?
Didn't you tell me your boyfriend goes to the Movie Star Lounge every evening?
Bana erkek arkadaşının her akşam Movie Star Lounge'a gittiğini söylememiş miydin?
Why didn't you tell her father?
Niye bunları babasına söylemedin?
and you didn't tell me... that sparky called her "dodo."
Ve sen bana, Sparky'nin ona "Dodo" diye seslendiğini de söylemedin.
You didn't tell your mom I was gonna get her a present, did you?
Eğer bir şey olursa, çocukları al ve kendini bir odaya kilitle.
You didn't tell your mom I was gonna get her a present, did you?
Annene ona hediye alacağımı söylemedin, değil mi?
Of course, you didn't tell them anything.
Her şeyi... - Tabii bir şey anlatmadın.
I didn't want to tell you, but I almost ran into her.
Sana söylemek istemedim, ama az daha onunla karşılaşacaktım.
But you didn't tell me everything, did you?
Ama bana her şeyi söylemedin ki.
- You didn't tell me everything.
- Bana her şeyi anlatmadın!
Didn't you tell her about our surf shop?
Ona sörf dükkanından bahsetmedin mi?
Jim, didn't you just tell me your mom had her kitchen done too?
Jim, bana annenin mutfağı yaptırdığını söylememiş miydin?
Why didn't you tell her?
Neden ona söylemedin?
You tell her you didn't like her performance because she's white.
Beyaz olduğu için performansını beğenmediğini söyle.
So I could tell her Where it was, because if I went with you, there would be two people in one car who knew where it was and one who didn't. We'd end up drawing a map or something. Unless, I drove your car, and then you went with her.
Seninle gelirsem oranın yerini bilen iki kişi aynı arabada olur ve bilmeyen kişi diğer arabada kalır ve sonunda harita çizmek zorunda uğraşabiliriz ya da ben senin arabanı kullanabilirim ve sen de onunla gidebilirsin istersen.
Why didn't you tell her we were under quarantine?
Neden "karantinadayız" demedin?
Why didn't you tell me you'd married her?
Niye bana evlenmeden önce söylemedin?
Didn't I tell you never to lift a 747 by yourself?
Her gün daha genç görünüyorsun. Sana bir 747'yi yalnız başına kaldırma demedim mi?
You didn't tell her your dad's in the slammer?
Babanin hapiste oldugunu soylemedin degil mi?
But, you know, to tell you the truth, I didn't hardly notice her at all... then.
Ama biliyor musun, gerçeği söylemek gerekirse onu pek de fark edememiştim...
THIS IS THE MOMENT THAT MAKES EVERYTHING WORTHWHILE. DIDN'T I TELL YOU THIS IS THE PERFECT LOCATION? DIDN'T I?
... tutamadığımız hiçbir şey sonuçta gerçekten her şeyi zahmete değer yapan andır Bunun için, mükemmel yer olduğu sana söylemedim mi?
Why didn't you tell her you did it?
Bunu senin yaptığını neden ona söylemedin?
You didn't tell her, did you?
Ona söylemedin, değil mi?
- Mother. Why didn't you tell her what I told you?
Şimdi oteli, kadına..... en yakın zamanda vermemiz gerekiyor.
You didn't tell me about her voice?
Neden bana sesi ile ilgili bir şeyler söylemedin?
I didn't tell you but..... I've heard a story about a woman who lost her kid...
Sana söylemedim ama..... çocuğu kaybolmuş bir kadının hikayesini duymuştum.
- You didn't tell her.
- Ona söylemedin.
i didn't call her and tell her there was an emergency at the bakery. you did... on my behalf.
Onu arayıp fabrikada acil bir durum olduğunu söyleyen ben değildim.
- Didn't you tell me you didn't see her?
- Sen bana onu görmediğini söylememiş miydin?
Didn't I tell you I wouldn't let you lay a finger on her?
Sana söyledim... ona yaklaşma diye. Seni hayvan! Yapmayın!
I didn't tell you the whole story, I'm in trouble.
Size her şeyi anlatmadım, başım belada.
I'm sorry, Cliff, that I didn't tell you everything about myself.
Üzgünüm, Cliff, sana benim hakkımda her şeyi anlatmadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]