Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You don't have to ask

You don't have to ask перевод на турецкий

581 параллельный перевод
Then, you don't have the right to ask me "why." And I don't have an obligation to give you an answer, right?
- O halde "niye" diye sorma hakkın ve sana cevap verme zorunluluğum yok değil mi?
I don't know whether you noticed, but, uh... If you have no objections, it was... It was my intention to, uh, ask Miss Harrington...
Fark ettiniz mi, bilmiyorum ama eğer sizce bir sakıncası yoksa..... benim niyetim, Bayan Harrington'a..... yani kızınıza... evlenme teklif etmek.
You don't have to ask your husband for money.
Kocandan para istemek zorunda değilsin.
Don't you want me to have a love life?
Aşk hayatım olmasını istemiyor musun?
So you don't have to ask me any more questions.
Bana başka soru sormayın.
Why don't you go to the riffraff you love so much and ask them to let you have $ 8,000?
Neden o çok sevdiğin ayaktakımından 8.000 dolar istemiyorsun?
You don't have to ask me I won't waste your time
Bana sormanıza gerek yok Vaktinizi harcamayacağım
I don't want to know where you are because Dix will ask and I'll have to tell him.
Nerede olduğunu bilmek istemiyorum çünkü Dix sorarsa ona söylemek zorunda kalırım.
As I don't have the intention to remarry, I would like to ask you to raise this child.
Yeniden evlenmeye asla niyetim olmadığından çocuğumuzu büyütmenizi istiyorum.
I don't have to ask you why.
Nedenini sormama gerek yok.
I don't have to ask you to leave me alone, but do it.
Beni yalnız bırakmanı istemek zorunda değilim, ama yapacağım.
I don't have to ask you. I could take you if I wanted to.
Senden izin almadan da, sana sahip olabilirim istersem.
You don't have to ask twice!
İki kere istemenize gerek yok!
I... also wanted to ask you, if I am killed and I have a son, don't let him be taken away from you.
Ben... sana sormayı düşünüyordum, ben ölürsem ve bir oğlum olursa, senden alınmasına izin verme.
You don't have to ask me.
Bana sormak zorunda değilsin.
" Of course you never ask for help, you don't have to,
" Kuşkusuz asla yardım istemezsin, istemen gerekmez,
Love means getting married, having kids. I don't even know Who I am yet. - Who do you have to be?
Aşk, evlenmek ve çocuk sahibi olmak demektir ama ben daha kim olduğumu bilmiyorum.
You don't have to ask me that, do you?
Bunu bana sormana gerek yok, değil mi?
If you have to ask how much you don't want my services.
Ne kadar olduğunu soruyorsan hizmetimi istemiyorsun demektir.
And for heaven's sake, my young friend... try and see to it that you don't have to sneak back again.
Ve Tanrı aşkına, genç dostum... dönüşünde tekrar sessizce girmek zorunda kalmamaya çalış.
LADY, YOU DON'T HAVE TO ASK TWICE.
Dalga mı geçiyorsunuz?
I don't think you have the right to ask me that question, Mr. Stribling.
Bu soruyu bana sormaya hakkın yok, Mr. Stribling.
For heaven's sake, you don't have to wilt away as soon as she barges in.
Tanrı aşkına, o geldi diye gitmek zorunda değilsin.
You don't have to ask me twice!
Bana iki defa söylemene gerek yok!
Why in God's name don't you have faith in the system of government you're so hell-bent to protect?
Tanrı aşkına söyle, rejime hiç mi inancın yok ki... onu korumak için can atıyorsun?
You don't have to ask.
Teklif etmen gerekmez.
Benjie, darling, I'm going to ask you something, but you don't have to tell me if you don't want to.
Benji, hayatım, sana bir şey soracağım... -... ama istemezsen cevap vermek zorunda değilsin.
Well, why don't you stop making jokes and say it so that I can say I have to think it over, or ask my mother, or turn you down.
O halde espri yapmayı bırakıp söyle ki, ben de : "Düşünmeliyim, anneme sorayım." diyeyim ya da reddedeyim.
Jim, if you have the awareness to ask yourself that question, you don't need me to answer it for you.
Bunu soracak kadar bilinçliysen, benim cevabıma ihtiyacın yok demektir.
You don't have to ask, Barnaby.
Sorma.
If you have a problem, don't hesitate to ask for assistance.
Sorunun varsa yardım istemeye çekinme.
You get to keep a little extra for yourself and you don't have to ask nobody for nothing. Just honest in my mind.
Kendine biraz para ayırırsın... böylece kimseden bir şey istemen gerekmez.
I don't know, but I can tell you from experience... that knights have their own language for everything... and it's better not to ask questions.
Bilmiyorum fakat tecrübelerime dayanarak şövalyelerin kendi dilleri olduğunu söyleyebilirim. Ve soru sormamak daha iyidir.
I don't have to answer any questions you ask unless you have a specific charge.
Pekala, size anlatacağım, siz beylerin sorduğu hiçbir soruya elinizde özel belge olmadıkça, cevap vermek mecburiyetim yok.
I don't need you to support me I have a never ending love for you
Senin beni geçindirmene ihtiyacım yok Hiç bitmeyecek bir aşk içindeyim
I don't want to sound like I'm accusing you... but it's a question I really have to ask.
Sizin işiniz yüzler. Belki hapishanede iken onunla karşılaşmışsınızdır diye düşündüm.
- You don't have to ask me to do that.
- Söylemene bile gerek yok.
Listen, I have a few questions to ask you, Julie first : why can't we make love any more next, why don't you ever kiss me?
Dinle, sana birkaç sorum var, Julie birincisi, biz neden artık seks yapamıyoruz sonra, neden hiç öpüşmüyorsun benimle?
- You don't have to ask me, Provo.
- Bana sorman gerekmez, Provo.
I guess I don't have to ask if you've heard the news.
Sanırım haberi duyup duymadığınızı sormama gerek yok.
I have to ask you a question. Don't go any further.
Size bir şey sorabilir miyim?
Now, if you don't have faith in our love. If you don't think it strong enough to overcome the obstacles. Then we shouldn't bother.
Eğer aşkımıza inancın yoksa engelleri aşacak kadar güçlü olduğunu düşünmüyorsan o zaman hiç zahmet etmeyelim.
Goddamn it, you don't have to believe me! I've got it all on tape!
Tanrı aşkına, bana inanmanıza gerek yok, zaten hepsini kasede kaydettim.
And come back, and they don't have the decent courtesy... To ask you how you're doing. You know, "can I do anything for you?"
Buna rağmen dönünce biri yanına gelip "Nasılsın?" veya "Senin için ne yapabilirim?" bile demiyor.
And that I can tell you everything. And that I'm pleased you don't ask me what you don't have to ask.
Sana her şeyi söyleyebildiğim ve sormak zorunda olduğun şeyleri bana sormadığın için çok sevindim.
Listen, Esarra... you don't have to ask for a replacement.
Dinle, Esarra... yerime birini istemene gerek yok.
You always have to ask, don't you?
Hep sormak zorundasın, değil mi?
At least I don't have to ask where you've been this time.
En azından bu sefer nerede olduğunu sormama gerek yok.
I have a question to ask and hope you don't mind
umarım sakıncası yoktur
You don't have to tell me that, for Christ's sake.
Tanrı aşkına, bunu söylemene gerek yok.
So I don't even have to ask you, as a... personal favor, not to come to the office until I contact you.
Sizinle irtibat kurmadan ofise gelmemenizi rica etmeme gerek yok sanırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]