You don't want to be here перевод на турецкий
413 параллельный перевод
You want to be with me that badly? Why don't you just tell me that you own this building? Then, I'll look you over since this building is expensive here.
O zaman buranın senin olduğunu ama pahalı olduğundan bana sattığını söyle.
But I don't want to be here, with you.
Ama ben burada, seninle olmak istemiyorum.
I don't want to be here all summer and be an object of ridicule for the twins and all of you.
Tüm yaz boyunca burada kalıp, ikizler ve hepiniz için alay konusu olmak istemiyorum.
When she's here, you'll be happy to give us all the money we want so that we don't hurt your little treasure.
Buraya gelince, küçük mücevherine dokunmayalım diye istediğimiz paranın hepsini vereceksin.
That's why. Listen, I don't want to be here and I wouldn't be, except she said the treatment wouldn't be complete until I confronted you.
Bak, burada olmak istemiyorum... olmazdım da, ama seninle karşılaşmadan... tedavinin tamamlanmayacağını söyledi.
If you want, I can fill the sorcerer's ears with lead... but I don't want to be lying here, alone with him
İsterseniz, büyücünün kulağına kurşun doldurayım ama burada yatmak, onunla yalnız kalmak istemiyorum.
And you, you don't want to be here when they get it, eh?
Ya sen? Geldiklerinde burada olmak istemezsin sanırım ha?
If my ranch is supposed to be ransacked in the name of justice and freedom I don't want you to stay here, Christine.
Eğer çiftliğimin özgürlük ve adalet adına yağmalanması ihtimali varsa burada kalmanı istemiyorum, Christine.
Look, I don't want to rush you soldier, but it's going to be dark in a couple of hours and we can't hang around here.
Acele etmek istemiyorum ama iki saat içide karanlık basacak. ve biz buralarda kalamayız.
I don't want to be inquisitive... but what are you in here for?
Çok soru sormak istemem ama neden buradasın?
If it wouldn't be too much trouble... don't want to put anybody out... do you think I could spend the night here?
Eğer rahatsızlık vermezse, birini dılarıda bırakmak istemiyorsanız, acaba geceyi burada geçirebilir miyim?
If you don't want to be alone you could stay here.
Yalnız kalmak istemiyorsan, burada kalabilirsin.
You know,'cause I don't like the country, and I don't want to be here.
Kırsalı sevmiyorum çünkü, ama burada da olmak istemiyorum.
Look, if you don't want your mom and dad to know you were here... - don't be such a smart-ass.
Bak, ailenin senin burada olduğunu bilmelerini istemiyorsan ukalalık yapma.
If you don't want to be here, Then we don't need you!
Burada olmak istemiyorsan, o zaman sana ihtiyacım yok.
- I don't want you to be here! I quite understand, miss, but it's me or the police.
Anlıyorum bayan ama ya ben, ya polis :
They're saying some of you are being held against your will, you don't want to be here.
Ama dışarıda, bazılarınızın burada istemeden tutulduğunuz söyleniyormuş... aslında burada bulunmak istemediğiniz.
I want you all to know, I could have 25 agents here in 15 minutes, to march in here, snatch your bond and you'd be out of business, if you don't cooperate. Understood?
Bilmenizi istiyorum ki işbirliği yapmazsanız 15 dakikada buraya 25 ajan getirtir, buraya baskın yaptırtır ve sizi işinizden ederim.
I don't want me to be here any more than you do.
En az sizin kadar ben de burada olmamayı isterdim.
I'm not talkin'to you anymore... because you don't want to fuckin'be here.
Ben de seninle konuşmuyorum çünkü burada olmayı istemiyorsun kahrolası.
But I have to tell you that we don't want to be here, and we will not cooperate.
Ama sana, burada olmak istemediğimizi... ve işbirliği yapmayacağımızı da söylemeliyim.
"Lf you don't want to be here, you're welcome to go out."
"Eğer burada kalmak istemiyorsan, gidebilirsin."
I don't want to be here any more than you want me to be here, sir.
Sizin beni burada isteyeceğinizden daha fazla burada olmayı istemiyorum, efendim.
Can't tell you what to do with the rest of your life, Chantelle... but I know you don't want to be spending no five hours of it in here.
Sana hayatının geri kalanında ne yapacağını söyleyemem, Chantelle fakat eminim ki onun beş saatini burada harcamak istemezsin.
I'm fully aware that you don't want to be here with me, but, bub, you're no picnic for me either.
Tamamıyla farkındayım ki, benim burada olmamı istemiyorsun... ama, evlat, benimle piknik yapmıyorsun.
- I don't want to be here... when Lyle from Dallas wakes up, do you?
- Dallaslı Lyle uyandığında burada olmak istemiyorum, ya sen?
I don't want to be here when you catch up with my son.
Oğlumu yakaladığınızda burada olmak istemiyorum.
I know you don't want to be here but just behave yourself.
Burada olmak istemediğini biliyorum ama lütfen saygılı ol.
Philip, if you don't want to work for the government you can still stay here and be my friend
Ah Fei, Resmi olmak zorunda değilsin! Senin gibi bir dostu kaybetmek istemem, yanımda kalmanı isterim!
You don't want to be here. Go.
Burada olmak istemiyorsan, git.
I don't want to be here when you talk to Dad about your crazy ideas.
Babama deli saçması fikirlerini açtığında burada olmak istemiyorum.
I don't want to alarm you, Marge... but I seem to be trapped in here.
Seni korkutmak istemem, Marge ama burada mahsur kalmış olabilirim.
It's like you don't want to be here.
Burada olmak istemiyor gibisin.
And you don't want to be on the wrong side when it gets here.
Ve buraya geldiği zaman yanlış tarafta olmak istemezsin.
You don't really want to be here, and we don't really have anything to talk about.
Konuşacak bir şey de yok. - Hiç değilse çaba harcıyorum.
If you don't want to be here...
Eğer burada olmak istemezsen...
I don't want to be overly dramatic here... but by looking at this, you're putting your lives in danger.
Dramatikleştirmek istemem ama bunları okuyarak hayatınızı tehlikeye atıyorsunuz.
You don't want to be seen here.
Seni görmesinler.
Professor Gegen, I don't want to be here any more than you do, and frankly, I would prefer not to be responsible for disgracing one of our most venerable scientists.
Profesör Gegen, en az sizin kadar bende burada bulunmak istemiyorum, ama daha da dürüst olmak gerekirse, en saygın bilim adamlarımızdan birisinin rezil olmasından sorumlu olmak istemediğimi de belirtmek isterim.
I can see you don't want to be cheered up here.
Senin neşelenmeye ihtiyacın yok... Haydi, Donny.
I don't want to be down here helping you. No moreski. I do.
Aşağı gelip sana yardım etmek istemiyorum.
Come on, what are you waiting for? I don't want to be here all night. Let's get this over with.
Daha ne bekliyorsun, yapsana şunu, bütün gece burada olmak istemiyorum.
You don't want me here a second more than I want to be here.
Burada olmamı istemiyorsun, ben de olmayı istemiyorum.
You don't want to be here right now.
Şu anda burada olmak istemezsin.
I don't want to be stuck here, having a conversation... with Herman bloody Munster by there. I want to be on my own, I've told you a hundred times!
buraya tıkılıp allahın katiliyle burada muhabbet etmek istemiyorum tek bşaıma kalmak istiyorum ben yüz bin kere söyledik!
You may not want me here, but I definitely don't want to be here.
Beni burda istemiyorsunuz, ben de kesinlikle burada olmak istemiyorum.
I'm only here because it's your birthday, and I don't want you to be alone.
Sadece doğum günün olduğu için geldim. Yalnız olmanı istemedim.
You don't want to be here tonight.
Bu gece burada olmak istemezsin.
- You don't want to be here so don't bother coming back.
- Burada olmak istemiyorsan gelme.
- Because I'm getting the distinct feeling you don't want to be here.
- Burada olmak istemediğini açık bir şekilde hissediyorum çünkü.
If it's that you don't want to be here... then just say it, because this excuse is getting old.
Eğer burada olmak istemiyorsan söyle, çünkü bu bahane sıkmaya başladı.