You get this перевод на турецкий
29,984 параллельный перевод
Where'd you get this?
Bunu nereden buldun?
Where d'you get this?
Bunu nereden buldun?
Where did you get this?
Bunu nereden aldın?
Where did you get this? It doesn't matter.
Önemi yok.
Where'd you get this?
Nereden buldun bunu?
Where did you get this?
Nereden buldun bunu?
Because we all said that we would give everything we had to get this place back to where it was, and right now, Jessica has a prospect waiting for you in the conference room.
Çünkü hepimiz burayı eski haline getirebilmek için her şeyimizi vereceğimizi söyledik. Şuan Jessica seni potansiyel bir müşteriyle konferans odasında bekliyor.
Now, this is a huge prison. You get him goddamn moved.
Burası çok büyük bir hapishane onu transfer edebilirsin.
You won't get away with this.
- Bu yanına kar kalmayacak.
Why do I get the feeling that when you were in law school you went through something just like this?
Neden sen de okuldayken bu tarz şeylerle uğraştın gibi düşünüyorum acaba?
You think I don't know this is your protector's idea to get me off your back?
Bunun, peşini bırakmam için uğraşan koruyucunun fikri olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
Well, that's never gonna happen, because the only way to win this thing is to get down in the mud, and if I was gonna be your lawyer, which I'm never gonna be, I'd tell you that's the last place you want to be when you're staring down the barrel of an indictment.
Böyle bir şey olmayacak çünkü bunu kazanmanın tek yolu çamura bulanmak ve eğer senin avukatın olsaydım, ki asla olmayacağım çamura bulanmanın, bir çuval suçlamayla karşı karşıyayken iyi bir fikir olmadığını söylerdim.
What makes you think he can even get close to this guy?
O adama o kadar yakınlaşabileceğini nereden çıkardın ki?
This is the best you're gonna get.
Benden görebileceğinin en iyisi bu.
Damn it, Harvey, I am not colluding on this, and you're in here trying to get me to bring an indictment against your own client.
Lanet olsun Harvey güya tezgah çevirmeyecektik. Şimdi ise buraya gelmiş kendi müvekkiline karşı iddianame vermemi istiyorsun.
I'm not gonna tell you the details, because I'm not gonna put you at risk, but I have a chance to get Mike out early, and if I lose this motion, it's over.
Sana detayları söyleyerek seni de riske atmayacağım ama Mike'ı erken çıkarmak için bir şansım var eğer bu bildiriyi halletmezsem, şansımı kaybedeceğim.
- You'll go where I tell you to, or you'll get acquainted with this.
Nereye gitmeni söylersem oraya gidersin yoksa seni bununla tanıştırırım.
Let me get this straight. I hire you, and the first thing you do is come to me for a favor?
Seni avukatım olarak alıyorum, ilk yaptığın iş bana gelip iyilik istemek mi?
You do this, you'll get paid for it.
- Eğer bunu yaparsan ücretini alacaksın.
Well, for your information, if I get thrown off this case, that deal that you don't know about getting that certain someone out early doesn't exist anymore.
Haberin olsun, eğer ben bu davadan atılırsam o birilerini hapisten çıkarma planın yok olur gider.
Damn it, Harvey, I'm not colluding on this, and you're in here trying to get me to bring an indictment against your own client.
Lanet olsun Harvey, güya tezgah çevirmeyecektik. Şimdi ise buraya gelmiş kendi müvekkiline karşı iddianame vermemi istiyorsun.
I wouldn't have to get ready for Cahill if you did your goddamn job and got this case dismissed.
Eğer lanet olası işini yapıp davayı düşürseydin Cahill için hazırlanmamıza gerek olmazdı.
You're trying to get free design work out of me, so you can decide whether or not you want to buy this house.
Benden bedavaya bir dizayn istiyorsun ki... bu evi almak isteyip istemediğine karar verebilesin.
Because, first, you tried to get me to work on this without even seeing the space.
Çünkü ilk başta... Evi bile göstermeden üzerinde çalışmamı istemiştin.
That would be a lot easier if I had access to Sutter's files. - Because he can't know we're doing this. Well, I can't get that to you right now.
- Sutter'ın dosyalarına ulaşabilsem çok kolay olurdu.
Hey, Stu. What exactly did Donna say to get you to do all this?
Stu, Donna bunları alman için sana tam olarak ne söyledi?
Now I get why you're going through all this trouble.
Neden bu işe bu kadar taktığını anladım.
So instead of getting mad at me for doing what you should have done in the first place, why don't you start turning up the heat so Mike can get this goddamn woman to turn on her father?
Senin yapman gerekeni yaptığım için bana kızmak yerine baskıyı artır da Mike kadını babasını ele vermeye ikna edebilsin.
Either way, I suggest you sign this deal,'cause it's the best you're ever gonna get.
Yine de bu anlaşmayı imzalamanı tavsiye ederim çünkü daha iyisini bulamayacaksın.
You have to get me off this island.
- Beni bu adadan çıkarman lazım.
- I know. You have to get me off this island.
- Beni bu adadan çıkarmalısın.
Captain, if you take this upon yourself, I'll get fired.
Kaptan, bunu kendi kararınla yaparsan kovulurum.
And you know, I would rather look like a crazy bitch than get killed trying to make this show.
Bu programı yaparken ölmek yerine deli bir sürtük gibi görünmeye bile razıyım.
This is the best offer someone like you's gonna get.
Bu senin gibi birisinin alabileceği en iyi teklif.
Look, Robbie, I get that this is personal for you.
Bak Robbie. Bunun senin için kişisel olduğunun farkındayım.
I need you to get this out of here.
Kitabı buradan götürmeni istiyorum.
You and I will ride ahead in the Quinjet, get this cargo back to base, max speed.
Bu kargoyu hızlı bir şekilde üsse götürmek için Quinjete gideceğiz.
All right, well, I need you in this fight,'cause I got to get back to her.
Pekâlâ, bu savaşta sana ihtiyacım var çünkü ona geri dönmem gerek.
This isn't a job you get to say "no" to.
Bu reddeceğin bir iş değil.
This means... you'll also die if you get shot.
Sen de vurulduğunda öleceksin demek oluyor bu.
You'll get shot if you go this way.
Bu tarafa gidersen vurulursun.
I don't want to go home. This is, like, my last chance to get out of my house and you're trying to end it.
Eve dönmek istemiyorum, bu evden çıkmam için son şansım sense bitirmeye çalışıyorsun.
Sometimes I look at you and I think, "How did this person get in my house?"
Bazen sana bakıp da "Bu insan evime nasıl geldi?" diye soruyorum kendime.
Your back is breaking doing this and then you get one unseasonal rainfall, it's absolutely like the last straw on the camel's back.
Bunları ekerken canınız çıkıyor ve mevsim dışı bir yağmurda son darbeyi yiyorsunuz.
In this version, when you do finally get out, you go on the register.
O durumda, sonunda dışarı çıktığında siciline işlenmiş olacak.
Look, I'm telling you this because time is of the essence and I need to get out of here as soon as possible.
Bakın, zamanın şu durumda... çok önemli olduğunu söylüyorum size. Mümkün olan en kısa sürede buradan çıkmam lazım.
And as soon as they think that they've got you outnumbered, that's when we come in, get this party started for real.
Sizi köşeye sıkıştırdıklarını sandıkları an biz ortaya çıkarız işte gerçek parti o zaman başlar.
A climber like you gets caught with something like this, he's gonna get spanked.
Senin gibi tepelerdeki birisi böyle bir şeyle yakalanırsa sopayı yer.
Now, I will get this jury on your side... but not unless you're honest with me.
Ben jüriyi senin tarafına çekeceğim. Ama bana karşı dürüst olmalısın.
But if this is about you feeling threatened, you have to get over it.
Ama eğer bu senin tehdit altında hissetmenle alakalıysa bunu aşmak zorundasın.
This is what you get for being honest in D.C....
Başkentte dürüst olunca böyle oluyor işte...
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get some rest 46
you get 202
you get the idea 54
you get the point 20
you get up 32
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get some rest 46
you get 202
you get the idea 54
you get the point 20
you get up 32