You need to know that перевод на турецкий
3,350 параллельный перевод
Before you say anything else, you need to know that I'm totally powerless against this.
Şunu bilmeni isterim ki, birazdan söyleyeceğim şey için yapabileceğim bir şey yok.
You need to know that you can always talk to me, and that I will always be there for you, if you need me... as a friend.
Benimle istediğin zaman konuşabileceğini ve bir arkadaşa ihtiyaç duyarsan her zaman yanında olacağımı bilmeni istiyorum.
You need to know that.
Bunu bilmen gerekiyor.
- You need to know that you're a jerk!
- Senin de tam bir dallama olduğunu bilmen gerekiyor.
You need to know what that means.
Bunun ne anlama geldiğini bilmelisin.
So, with your curriculum vitae, that's Latin, by the way, you don't need to know that...
Curriculum vitae ile... bu arada, Latince bir ifade bu, bunu bilmeniz gerekmiyor.
See, I need to know that I can count on you to enforce the law, even if it's been broken by someone close to you.
Kanunları uygulayacağına dair sana güvenebileceğimi bilmem gerek. Sana yakın biri tarafından çiğnenmiş olsa dahi.
I need to know that you are reachable.
Sana ulaşabileceğimden emin olmalıyım.
And I need to know that you will fight for it.
Ve senin bunun için savaşacağını bilmeliyim.
I need you to know that I fucked up, too.
Benim de boku yediğimi bilmeni istiyorum.
You're never going to need to use parabolas and you really, really don't need to know shapes that have more than eight fucking sides.
Parabolleri kullanmaya asla ihtiyacın olmayacak ve asla ama asla sekiz kenardan fazlası olan şekillere de ihtiyacın yok.
That's all you need to know.
Bilmen gereken tek şey bu.
Turns out that's the only German you need to know to break Enigma.
Görünüşe göre Enigma'yı kırmak için yalnızca Almanca bilmeniz gerek.
But I just need to know if... did you do that?
Ama yapıp yapmadığını bilmem gerekiyor, sadece.
Look, all I'm saying is that there's a lot of stuff that I don't know about you and there's a lot that we need to talk about.
Bak, söylemek istediğim daha senin hakkında bilmediğim ve konuşmamız gereken bir sürü şey olduğu.
I need to know exactly where you were sitting in that diner.
O lokantada tam olarak nerede oturduğunu bilmem gerekiyor.
The guy you poked with that, he's a real good friend of mine, so I need to know why his blood's on your fucking knife.
Sıkıştırdığın adam, benim gerçekten iyi bir arkadaşım. Bu yüzden, onun kanının neden senin bıçağında olduğunu öğrenmem gerek.
I need you to know that I raised Ray right.
Ray'i düzgün yetiştirdiğimi söylemeliyim.
You know you need to sell some of that stuff of his.
Biliyorsun, ona ait olan bazı şeyleri satman lazım. Demek istediğim, orada bunlardan çok fazla var.
Okay now, Sam, be careful what you're saying - you don't know that. You need to be sure.
Tamam.
- I need you to know that I do not make, nor ever have made, enough money to pay what is due.
- Borcumu ödemek için yeterli parayı ne kazanıyorum ne de esamesini gördüm.
In the beginning moments of that fight, you need to study him, learn his range, know what his next move will be.
Dövüşün başlarında, rakibini inceleyip, mesafesini öğrenip, sonraki adımının ne olacağını bilmen gerek.
I know you think that you need to do this, and that's fine.
Biliyorum bunu yapman gerektiğini düşünüyorsun. Ve bu çok normal.
I just need you people to know that I'm not being hesitant.
Bilinmesini isterim ki ben çekingen biri değilimdir.
You know what we need is that game changer that's going to get you back on those studio lists.
İhtiyacın olan şey bir projede yer alman, bu seni tekrar stüdyoların listesine sokacak.
You know we don't need to get into that right now.
Aslında şuan bu konuyu açmasak daha iyi olur.
What you need to know is that we met very early at Sandusky we proposed studying literature and theology.
Bilmeniz gerekir ki o üniversitedeyken... edebiyata ve din bilimine ilgi duyardı.
Need you to let me know that you're okay.
Senin güvende olduğunu bilmek istiyorum.
That's the only thing you need to know in life.
Hayatta bilmen gerken tek şey bu.
Well, I just figured you, you know, need some help getting the house ready. Oh, you don't have to do that. No, no.
Anladım ki, evi toparlamak için biraz yardıma ihtiyacınız olacak.
I think that tells you everything you need to know about our two cultures.
Bence söylediğin her şeyin iki kültürdeki halini de bilmen gerekiyor.
Charlie, I-I know that you feel like you need to take care of me, okay?
Benimle ilgilenmen gerektiğini düşündüğünü biliyorum Charlie.
Uh, I just want to let you know that, uh, you don't need to worry about me, sir.
İşimi iyi yapacağımı bilmenizi istiyorum efendim, sakın merak etmeyin.
We don't award degrees in that. Don't bother answering, but know this, if you truly feel a need to continue with the charade,
Bu alanda diploma vermiyoruz cevap vermek zorunda değilsin ama şunu bil ki
You need to tell me everything that you know.
Bana bildiğin her şeyi anlatman gerek.
I need to know that you're still there.
Hala orada olduğunu bilmem gerek.
So you do understand that from time to time, if I need to leave work to, you know, take her to the doctor.
Yani sizin anlayacağınız, zaman zaman işten çıkmak zorunda kalırsam, onu doktora götürmek için olur.
You know what? I think that you boys need to take a refresher on surveillance.
Biliyor musunuz, sizin gözetleme için daha yeni yollar bulmanız gerek.
- How about that? - You know you need to back up.
- Çekilmen gerek farkında mısın?
I don't need to know you to know that something is wrong.
Bir şeylerin yanlış olduğunu anlamak için seni tanımama gerek yok.
You don't need to know that.
Bunu bilmene gerek yok.
If that's you I need to know now.
Eğer bu sensen şimdi bilmem gerekiyor.
The fact that you know that has told me everything I need to know about you.
Bunu biliyor olman senin hakkında bilmem gereken her şeyi bana söyledi.
So, um, Mr. Anderson, I understand that you have something I need to know as well, something about an incident at your house?
Pekâlâ, Bay Anderson anlaşılan sizin de bilmemi istediğiniz bir şey var evinizde bir kaza olmuş sanırım.
I need to make sure that you know it.
Öğrendiğinden emin olmam lâzım.
They'll know that already. But they'll need to know you're not going to change your mind.
Onu zaten öğrenmiş olacaklar da fikrini değiştirmeyeceğini görmeleri lazım.
I need to know you're at peace with that.
Bunu bilerek, huzurlu olacağınızı bilmek istiyorum.
I need you to know that the only reason I surfaced today was to try and protect your father.
Bugün ortaya çıkmamın tek sebebinin babanı korumaya çalışmak olduğunu bilmen gerek.
To get you inside, we need to know the name of the alarm system Stolnavich is using before Gavin can disable it or take control of it. Copy that.
Sizi içeri sokmak için Stolnavich'in alarm sisteminin adını bilmemiz gerek böylece Gavin devre dışı bırakabilir veya sistemi kontrol edebilir.
S-she wants you to know that it's starting again, that you need to be careful.
Annie senin, onun yeniden başladığını bilmeni istiyor. Dikkatli olmalısın.
But... Don't think for a moment that I'm gonna let this mess interfere with our plans to grow. And we need to know that you're standing with us.
Ama bir an olsun bu karışıklığın büyümekte olan planlarımızı engelleyeceğine izin vereceğimi düşünmeyin.