Zaman's перевод на турецкий
134,227 параллельный перевод
Randall's voice, at a certain point, is gonna drop. And then Kevin's gonna... get one of those weird, wispy mustaches.
Randall'ın sesi belli bir zaman sonra kısılacak, Kevin de en nihayetinde... o enteresan tuhaf bıyıklardan birini bırakacak.
It's always hard.
Her zaman zor.
It's time.
Zamanı geldi.
You know, it's too bad that you weren't a real nightblood because then you could have been commander. Imagine how many people you could've killed then.
Gerçek bir Karakan olmaman kötü, öyle olsaydın kumandan olabilirdin o zaman kaç kişiyi öldürmüş olurdun hayal et.
When's he getting here?
Ne zaman geliyor?
Just doesn't seem like it's a good time.
- Zamanı değil gibi.
People need to know what condition their president's in.
- Yani ne zaman? Halk, Başkan'ın durumunu öğrenmeli.
- That's what you'll do.
Öyle yaparsın o zaman.
So, what's the problem?
Sorun ne o zaman?
Let's go.
Gidelim o zaman.
It's just like generals throughout history. You don't always get to choose your terrain.
Tıpkı tarihteki generaller gibi, savaş meydanını her zaman kendin seçemiyorsun.
So, if Lozano's alive, then who did the FBI take down after the attempt on the president?
Şimdi, Lozano hayattaysa suikast girişiminden sonra FBI kimi öldürdü o zaman?
If she's right, who did the FBI kill?
Haklıysa FBI kimi öldürdü o zaman?
Oh, then there's nothing for her to worry about, is there?
- Endişelenme o zaman.
So, tell me, why would AlSakar take credit knowing the U.S. military would never stop hunting them down?
O zaman El-Sakar, ABD ordusunun peşini asla bırakmayacağını bile bile neden bu işi üstlendi?
- When's it expire?
- Ne zaman bitiyor?
Despite recent disruptions to the world order, this is not the time to retreat into isolationism or populism.
Dünya düzeninde son zamanlarda yaşanan sıkıntılara rağmen soyutlanmacılık ya da popülizmin zamanı değil.
That's why we need Seth to buy us some time.
- O yüzden Seth zaman kazanmalı.
Uh, we're working on a broadened search grid, factoring in current changes, but it's gonna take time.
Akıntı değişikliklerini de hesaba katarak aramayı genişlettik ama zaman alacak.
When it's estimated to arrive?
- Ne zaman gelecekmiş?
Any idea when it was published?
Ne zaman yayımlanmış peki?
Now, I know that there are times when our country appears to be divided, but I have seen the one thing that will bind us together forever... love.
Evet, zaman zaman milletimiz ayrışmış gibi görünebilir ama bizi sonsuza dek bir arada tutacak şeyi gördüm. Sevgi.
But he won't give up the target until Henrik's out of surgery, so we're kind of on a clock here, pal.
Henrik'in ameliyatı bitene kadar, hedeften vazgeçmeyecek. 303 00 : 14 : 10,770 - 00 : 14 : 12,169 Bu yüzden zamanımız daralıyor, dostum.
We cracked Stepulov's phone, he sent a coded text message when the ship reached port.
Stepulov'un telefonunu çözdük, gemi limana ulaştığı zaman kodlanmış bir kısa mesaj göndermiş.
And he gave us the time of the attack so he could call it off if his son lived, or not if he died...
Ve bize saldırının zamanını verdi, oğlu yaşamış olsaydı iptal edecekti, ölürse iptal etmeyecekti...
But nobody ever picked them up when they cried, so eventually, they just stopped crying, forever.
Ama ağladıkları zaman. hiç kimse onları yataklarından almazmış, Sonunda, bebekler ağlamayı bırakmış, sonsuza kadar.
We'll get you to the sale in plenty of time to kill your mom.
Sizi satışı götürdüğümüzde anneni öldürmek için bir sürü zamanın olacak.
Everyone's ready. It's time to move out.
Herkes hazır, harekete geçme zamanı.
Well, then, with all due respect, sir, it sounds like being reckless paid off.
O zaman kusura bakmayın efendim ama düşüncesiz olmak işe yaramış.
Find out who Riley's conspiring with and when the attack's gonna happen.
Riley'in kimlerle komplo kurduğunu ve saldırının ne zaman olacağını bulalım.
I mean, it's been a while since I've been available to attend,
Yani katılmayalı uzun zaman oldu...
It's been... too long.
Çok uzun... zaman oldu.
We've wasted enough of Mr. Riley's time.
Bay Riley'nin yeter kadar zamanını harcadık.
If you're up for it, there's always a spot for you on my team.
Eğer kabul edersen takımımda senin için her zaman yer var.
You know, it's always about Rich with Rich.
Rich her zaman Rich'i düşünür.
It's the Awakening.
Uyanış zamanı.
We're gonna need some guys to keep the shooter's attention while a couple more go in after Quinlan.
Quinlan biraz zaman kazanırken nişancının dikkatini dağıtmak için birkaç adama ihtiyacımız var.
And when it's time to pull the trigger, you don't hesitate or you're dead.
Ve tetiği çekme zamanı geldiğinde tereddüt etme yoksa ölürsün.
You'll see when it's all over.
Tüm bunlar sona erdiği zaman anlayacaksın.
So let's go take it.
Haydi gidip alalım o zaman.
Okay, that's good, because I already put first, last and security deposit.
Tamam, süper o zaman. Çünkü ben zaten, kaparo ve depozitoyu peşin olarak vermiştim.
You never know when this thing's gonna go off, and... Plus, you know, babies... like to come at dinnertime.
Bu şeyin ne zaman çalacağını hiç bilemezsin, ayrıca... biliyorsun değil mi, bebekler... her zaman tam da akşam yemeğinde gelirler.
Yeah, I just... just keep thinking about my wife and how I just... want to get home to her, hang out with her, make sure she's okay.
Evet, ben sadece... bir an önce eve giderek... karımla birlikte, zaman geçirip, iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
I like to think that maybe one day, you'll be an old man like me, talking a younger man's ear off, explaining to him how you took the sourest lemon that life has to offer...
Ben aslında, senin de bir gün, benim yaşıma geldiğin zaman, genç bir adama, nasıl ekşi bir limondan, limonata gibi tatlı bir şey yaptığını anlatacağın...
Yeah, well, it's my Father's Day, and I pick the movies, so we're gonna start at the beginning.
Evet, bugün babalar günü, bu yüzden ben bunu seçtim. O zaman en başından başlayacağız.
I like to think that maybe one day, you'll be an old man like me, talking a younger man's ear off, explaining to him how you took the sourest lemon that life has to offer and turned it into something resembling lemonade.
Ben aslında, senin de bir gün, benim yaşıma geldiğin zaman, genç bir adama, nasıl ekşi bir limondan, limonata gibi tatlı bir şey yaptığını anlatacağın anı hayal etmek istiyorum.
It's not always that simple.
Her zaman bu kadar kolay olmaz.
And yeah, it hurt that you didn't want to spend the day with me, and also I ran into your friend Duke, who's a real dick, by the way.
Benimle zaman geçirmemen beni üzdü. Bu arada arkadaşın Duke ile tanıştım, ve kendisi gerçektek bir hıyar.
- So we do the whole class.
- O zaman biz de tüm sınıfı çağırırız.
Oh. I-I just don't think it's the right time for surgery.
Yani, demem o ki, ameliyat olmak için doğru bir zaman değil sanırım.
Oh, well, that's easy.
işiniz kolay o zaman.