Translate.vc / испанский → турецкий / Abrazo
Abrazo перевод на турецкий
4,392 параллельный перевод
El último abrazo.
Son bir kez sarılalım.
El último abrazo.
Son bir kucaklama.
Amigo, vamos, dame un abrazo.
Dostum, gel buraya, sarıl bana.
¿ Dónde está mi abrazo?
Sarıl bakalım.
Déjame darte un abrazo.
Gel de sana sarılayım.
Compañero, aun si me paro delante de ti y te abrazo.. .. no podrías reconocerme.
Ortak, karşından gelip, sana sarılsam bile sen beni yine de tanıyamazsın.
Aun si me paro delante de ti y te abrazo, no podrías reconocerme.
'Karşına çıkıp, sana sarılsam bile beni asla tanıyamazsın.'
Y como me acuesto aquí, esperando para frío abrazo de la muerte, me encuentro preguntando la pregunta,
Burada uzanmış halde ölümün soğuk kucaklamasını beklerken, kendimi şu soruyu sorarken buldum.
Eso fue todo un abrazo, hijo.
Bu kocaman bir sarıImaydı, oğlum.
Ven aquí. Dame un abrazo.
Gel buraya da sarıl bana.
Puedes darme un abrazo?
Sana sarılabilir miyim?
Le daré un abrazo...
Ona sarılacağım...
¿ Quieres un abrazo?
Sarılmamı ister misin?
¿ Quieres un abrazo? No.
- Sarılmamı ister misin?
Bueno, si has terminado con la terapia del abrazo, o lo que sea que estés haciendo, tal vez podrías hacer tu trabajo y venir aquí abajo a darnos un poco de apoyo.
Kucaklaşma terapileriyle işin bittiyse ya da her ne yapıyorsan bitirdiysen gerçek işine dönüp acil servistekilere destek olmaya başlayabilirsin.
Te puedo dar un abrazo?
Evet.
Y la abrazo.
Kabulleniyorum.
Te rodearé en el abrazo de mis brazos.
Kucaklamak için açılmış kollarımla seni kuşatacağım.
No necesitamos un abrazo de despedida.
Güle güle sarılmasına ihtiyacımız yok.
Ayer, le tuve que dar un abrazo a esa tía estúpida que trabaja para mí,
Dün benim için çalışan bir kadına sarılmam gerekti.
Solo quería darte un abrazo antes que te vayas.
Siz gitmeden önce bir sarılmak istedim.
¿ Es la hora del abrazo?
Kucaklaşma anı mı?
Sí, un abrazo. Ven.
Haydi sarılalım o halde.
Dame el abrazo.
Bir kucak ver bana.
". Preséntese, entonces abrazo " ¿ Está jodidamente bromeando?
"kendini tanıt ve ona sarıl." Dalga mı geçiyorsun?
Dame un abrazo.
Bana bir kucak ver.
Abrazo.
Sarıl bana.
El toque celestial de su abrazo me dice que nadie puede tomar su lugar nunca en mi corazón
♪ Sarılışının öyle eşsizki kimse yerine geçemez diyor ♪ ♪ sonsuza kadar kalbimde ♪
Dice que puedes cambiar el mundo con un abrazo
Bir sarılmayla dünyayı değiştirebilirsiniz diyor.
Si te abrazo, te volverás vergonzosa.
Tutarsam, geri çekileceksin.
Ven, dame un abrazo.
Gel, sarıl bana.
Démonos un abrazo.
Sarıl bakalım.
Un abrazo cariñoso.
Kocaman sarıl.
Sonrisa, vamos. Dale un abrazo.
- Birbirinize sarılın.
Ven que te abrazo.
Gel sarıl bana.
Un abrazo gratis.
Beleşe sarılıyorum.
- Akil, dale un abrazo al tío.
- Akil dayına bir kucak ver bakalım.
Ahora dame un abrazo.
Hadi bir sarıl bana.
- ¿ Dónde está mi abrazo?
- Benim sarılmam nerede?
¿ Quieres un abrazo?
- Sarılmak ister misin?
Denle un abrazo al abuelo.
Büyükbabanıza sarılın bakalım.
Dame un abrazo.
Sevgi göster bana.
Dame un abrazo.
Biraz sevgi göstersene, dostum.
- Hola. Ven. Dame un abrazo.
- Merhaba, Elliott, gel canım sarıl bana.
Dame un abrazo igualmente, Sr. Guardaespaldas.
Sana da bir sarılayım, Bay Koruma. Gel bakalım.
Dale a Fannie un abrazo por mí, ¿ quieres? Oh, por supuesto.
- Küçük Fannie'yi benim için sev, olur mu?
- Siempre terminamos con un abrazo. - Cielos.
En sonunda topluca sarılırız birbirimize.
Esos son pensamientos negativos, y yo solo los voy a ignorar, vamos por ese abrazo.
Dediklerin negatif düşüncelerdi hepsini görmezden geleceğim ve sana sarılmaya geleceğim.
No abrazo. Vamos.
- Sarılmak istemiyorum.
Dame un abrazo.
Gel sarıl bakalım.
ante su incómodo abrazo con el que amenaza con sofocarte.
Son on yılda nasıl olduysa Carl Casper Miami'deki en sıra dışı şefken kendini, onu sevin diye sizi her gördüğünde beş dolar veren fakat sizin de bu sarkık ve nemli göğüslere bastırılıp durmaktan bunalıp daraldığınız ve bu yüzden de ondan kaçtığınız muhtaç bir teyzeye dönüştürmeyi başarmış.