Translate.vc / испанский → турецкий / Alt
Alt перевод на турецкий
163,458 параллельный перевод
¿ Sabes si tienes seis dedos en tu mano derecha?
Biliyor musun, eğer sağ elinde altı parmağın olursa, ne olur?
¿ Tienes seis dedos en tu mano derecha?
Sağ elinde altı parmak mı var?
Se había provocado un ataque de nervios.
Sinirlerini alt üst edene kadar çalışmıştı çünkü.
Pero anticipamos, que en los próximos seis meses, su inversión incrementará un 17 %...
Ama önümüzdeki altı yıl içinde, yatırımınızın 17 %'sinin geri döneceğini tahminledik...
Esperaba poder reservar la mesa bajo la foto de Muhammad Ali.
Muhammad Ali posterinin altındaki loca için rezervasyon yaptırmak istiyordum ama.
Ya sabes, en sexto, unos vaqueros bien ajustados de Z. Cavarizzi y estaba perdido.
Altıncı sınıfa giderken, üstüme tam oturan Z. Cavaricci kotlarını az giymedim.
Tenemos que frenarlo, cariño, porque no lo tendré en mi casa.
Evimde bunu istemiyorum bunu, bu yüzden kontrol altına almalıyız.
Mi padre... lo mantenía a raya.
Babam durumu her zaman kontrol altına alırdı.
Así que le dije : " Cariño, mira, eres una belleza incomparable, sin dudarlo, pero estás hablando de pasar el resto de tu vida conmigo y... por mucho que me guste un filete de primera,
Sonra ona dedim ki. Dedim ki, "Tatlım, bak, kuşkusuz sen çok güzel bir kızsın, ama hayatının geri kalan kısmını benimle harcamaktan bahsediyorsun, ve... her ne kadar göğüslerine bayılsam da, ama ben hazır değilim ciddi birşeylerin altına girmeye!"
¿ El hospital donde fue paciente en los últimos seis años después de ser diagnosticado de esquizofrenia?
Paranoyak şizofreni teşhisi konulduktan sonra altı yıldır hastası olduğun hastane mi?
Estás bajo mucha presión en el trabajo.
İş yerinde çok fazla baskı altındasın.
El vecino de abajo de Tim, la enfermera, deberíamos probar otra vez y averiguar si vio a alguien sospechoso.
Tim'in alt katındaki komşusu hemşireyi, şüpheli birini görüp... görmediğini öğrenmek için sorgulamalıyız.
La vecina de abajo de Tim.
Tim'in alt katındaki komşusu.
El único problema es probar que Michael Farmer y Tim Ifield eran cómplices y así habremos resuelto del todo este maldito caso.
Michael Farmer'ın ve Tim Ifield'in suç ortaklığı yaptığı anlaşılıyor... ve bütün lanet davayı alt üst etmiş bulunuyoruz.
Un agente bajo este tipo de presión a veces puede tergiversar los hechos, para satisfacer las expectativas de sus superiores o superioras.
Bu tür aşırı baskı altında bulunan bir dedektif... bazen gerçekleri, üstlerinin... beklentilerine uyacak şekilde eğip bükebilir.
Presionado en el interrogatorio, Farmer les dio el hospital equivocado.
sorgulama baskısı altında, Farmer yanlış hastane ismi verdi.
Por lo que me ha dicho has estado bajo una presión desproporcionada para asegurar la acusación contra Farmer.
Farmer'e karşı suçlamaları güvence altına almak için.... orantısız bir baskı uyguluyor bana.
¿ Estaba presionada, verdad, Roseanne, para conseguir resultados?
Baskı altındaydın, değil mi Roseanne, sonuç almak için?
Es pobre chica acaba de cruzar la línea conmigo.
Bu küçük kız beni alt etti.
Sí, señor. Tim pudo haberse dado cuenta que la herida era mortal y probablemente hizo lo que pudo para contaminar al asesino con su sangre y arrancar algunas células epidérmicas con sus uñas.
Evet, Efendim.Tim yarasının ölümcül olduğunun farkına varmış olabilir ve... muhtemelen katili kanıyla kirletmek ve tırnaklarının... altına cilt hücrelerini almak için elinden geleni yapmıştır.
Lo tenía bajo control.
Bunu kontrol altına almıştım.
Anticorrupción tiene la costumbre de usar el juego sucio.
AC-12'nin el altından taktik kullanma alışkanlığı var.
Timothy Ifield, Dios le bendiga, mide menos de un metro ochenta, por lo que no puede ser él simulando ser el hombre del pasamontañas.
Şimdi, Timothy Ifield, allah rahmet eylesin, altı futdan daha kısadır, bu yüzden kar maskeli Adam'ı canlandırmak için kendini stilize edemez.
Sí, lo creo, señor, para eliminar el ADN incrustado bajo las uñas de Timothy Ifield.
Evet, efendim, Timothy Ifield'in tırnaklarının... altındaki DNA'sını çıkarmak için yapmıştır.
Todos sabemos que con la moderna metodología de vigilancia es difícil, es casi imposible plantar pruebas una vez que se ha abierto la escena de un crimen.
Modern polisiye yöntemleri altında çok zor olduğunu biliyoruz ; Bir suç mahalli açıldığında sahte kanıt tesis etmek imkânsız.
Por ello, recomendaré al comandante jefe, de la manera más contundente posible, que la suspenda de sus funciones, con efecto inmediato.
Bu nedenle, mümkün olan en güçlü şartlar altında, görevinizden uzaklaştırılmanızı, derhal yürürlüğe girecek şekilde, İcra Memuruna tavsiye edeceğim.
Señor, mi departamento opera bajo la protección de la no reciprocidad, como sabe bien.
Efendim, departmanım hiç bir kurumun... korunması altında değildir, bildiğiniz gibi.
Estaba presionado para dar una coartada y tomó un riesgo.
Bu yüzden bir mazereti bulmak için baskı altındaydı ve bir risk aldı.
Si mira el registro en la página seis, señor, - He encontrado esto.
Altıncı sayfadaki girişe giderseniz efendim, bunun yerine onu buldum.
- Está todo bajo control, todo en orden.
- Her şey kontrol altında.
Una guerra santa. Y estamos bajo asedio.
Kutsal bir savaştayız ve kuşatma altındayız.
"Interior, búnker subterráneo".
"İç mekân, yer altı sığınağı."
De menos de 30 años.
30'un altında.
Todo está bajo control, cariño.
Tamam, her şey kontrol altında.
Tuve un hijo hace seis meses.
Altı ay önce doğum yaptım.
Mis caderas están fuera de lugar, cada vez que salto la cuerda me orino un poco, pero, aquí sigo.
Kalçam hâlâ yerine oturmadı. Cherry bize her ip atlattığında biraz altıma işiyorum ama hâlâ buradayım.
En la Unión Soviética nos limpiamos con rocas y escodemos el papel en el colchón.
Sovyetler'de rubleyle temizliyoruz, kâğıt havluyu yatak altına saklıyoruz.
En la división de menores de 18 años.
18 yaş altı grupta.
Pues debió haber sido la era dorada de la paja.
Mastürbasyonun altın çağı olmalı.
Necesitamos seis más.
Altı tane daha istiyoruz.
¿ Cuántos años tienes, seis?
Altı yaşında falan mısın?
Me cambiaron el estacionamiento en el trabajo, bajo una higuera.
İş yerinde yeni park yeri verdiler. Arabam pis. İncir ağacının altında.
¿ Has visto quién estaba debajo de la capucha?
Başlığın altındakini görebildin mi?
Puedes dejar ir toda la ira que te abruma.
Altında ezildiğin tüm öfkeni geride bırakabilirsin.
Tengo un trabajo que adoro, no rindo cuentas a ningún hombre y duermo bajo las estrellas.
Taptığım bir işim var, kimseye hesap vermiyorum... ve yıldızların altında uyuyorum.
Solo abajo.
Alt kata ineceğim.
- Estaré bajo las escaleras.
- Alt katta olacağım.
Robbins, te necesitan abajo.
Robbins, alt kattan seni çağırıyorlar.
Está abajo.
Alt katta.
El bebé se quedará en la sala de cuidados intensivos de neonatología en observación todo el tiempo que necesite.
Bebek hastanenin çocuk yoğun bakımına yatırılacak. İhtiyacı olduğu sürece gözlem altında tutulacak.
Es como estar cubierta de hormigas, esas pequeñas agujas ansiosas debajo de mi piel.
Cildimin altında küçük iğneler varmış gibi.