Translate.vc / испанский → турецкий / Alá
Alá перевод на турецкий
6,022 параллельный перевод
¡ Oh, por la voluntad de Alá!
Oh, oh, oh... Maşallah!
Que Alá me salve de tus ataques.
Allah kurtarsın beni senden.
Que Alá me salve de tu amor.
Umarım Allah kurtarır beni senin aşkından.
Alabado sea Alá.
Allah'a iman edin.
Ellos cantaban oraciones a Alá durante todo el día.
Hergün Allah'a dua ederler..
¡ Alá! ¿ Estás bien? - Sí, por supuesto.
Şuraya bak.
Alá sabe que yo no busco dinero ni bienes.
Son iki yıldır ben hep senin eşiğinde diz çöküyorum.
"Escribe el nombre de Alá en las flores."
Hey..
"Escribe el nombre de Alá en las flores."
"Bunu söylerken kekeliyoruz.."
En la morada de Alá no hay Nawab o Begum.
Merak etme. Ben seninle beraberim. Herşeyi Allah'a bırak!
Y fue por Alá que mi difunto esposo me hizo prometer.
Hadi. Bütün Majidabad kararını bekliyor.
Pero romper una promesa, hecha en nombre de Alá será un gran pecado.
Allah'ın huzurunda.. .. ne Vekil ne de Prenses.
Con vuestra guía y con la ayuda de Alá, echaremos a los impíos soviéticos de Afganistán.
Sizin kılavuzluğunuzla ve Allah'ın yardımıyla o kâfir Sovyetleri Afganistan'dan süreceğiz.
América no puede protegeros, Alá no puede protegeros, y el KGB está en todas partes.
Amerika sizi koruyamaz, Allah sizi koruyamaz ve KGB her yerdedir.
En mi familia tengo un padre, una madre. Tres hermano, cuatro hermanas, y yo, por la voluntad de Alá.
- Bir babam, bir annem üç erkek kardeşim, dört kız kardeşim, bir de ben.
¡ Ay, Alá!
Hey Allah'ım!
Atractiva, por la voluntad de Alá.
Muhteşemsiniz.
Ay Alá, Dios, y todos los santos.
Allah'ım.
Ay Alá, un millón de gracias.
Allah'ım, şükürler olsun.
Alá no es rival para los chocolates londinenses.
Allah Londra çikolatalarıyla eşleşmez.
Sí. Por el pasillo ala derecha.
Evet, alt katta sağda.
Solo un viejo que ha tirado un refresco en el Ala Europea.
Sadece Avrupalı kanadında bir soda döken yaşlı adam vardı.
- En el Ala Europea.
- Avrupalı kanadında.
Hazla transferir a mi ala inmediatamente.
Hemen onu benim binama transfer ettirin.
Dale tu fuerza y gu'ala con tu gracia para llevar a casa a estas pobres almas.
Ona güç ver ve rahmetinle yol göster ki bu zavallı ruhları evlerine götürebilsin.
Su cámara, quiero que fotografiar capitán ala del avión.
Kameranla uçağın kanadını çekip kaptana göster.
Brecha de 6 pulgadas en el ala de un avión. Y desapareció alerón
Kanatta 60 inç'lik yırtılma var, flaplar da kırılmış.
Cámara, pierdo piloto automático se puede comprobar la parte posterior del ala de este avión?
Otomatik pilotu kaybettik.Kanadın arkasının resmini çekebilir misin?
Había fuego que sale de la parte del ala de este plano.
- Alevler fışkırıyor. - Nereden?
Ahora, por favor, come un ala de pollo para borrar el paladar.
Şimdi bufalo soslu tavuk kanadını al ve damağında gezdir.
Emite una alarma fuertísima que informa ala policía local que llegará en dos minutos si decides ponerte a tocar cosas.
Kulak delici bir alarm çalar ve yerel polise haber verir. Ve eğer beni ellemeye kalkarsan iki dakika içinde burada olurlar.
Tu aula está junto ala mía.
Sınıfın tam benimkinin yanında.
- Que alguien llame ala policía.
- Biri polisi arasın. - Durun.
Iremos ala guerra.
Savaşa gidiyoruz.
Y la rana se montó ala oruga.
Ve kurbağa, tırtılı mahvetti.
Bonita ala.
Güzel kanat!
La entrada trasera del Ala Este está sellada.
Doğu kanadını kapattık.
¡ Hola ala casa!
Merhaba, ev!
Bien, ir al ala egipcia, buscar al papá de Ahk y reparar la tabla.
Mısır Eserleri bölümüne gidip Ahk'ın babasını bulacağız ve umuyorum ki tableti düzelttireceğiz.
Teddy, al ala sur, cubre las puertas.
- Teddy, Güney Kanadına git, Yan kapıları tut.
- Sí, él. El mama vergas S.S. con el ala rota.
Kolu kırık olan SS'li şerefsizi.
Debió haber ido al ala psiquiatra para empezar.
Akıl hastanesine gönderilmesi lazımmış asıl.
Bueno, vamos a dejar de esconder la cabeza bajo el ala. Ese negro amenaza claramente el equilibrio de toda la familia.
Şu zencinin ailemizin dengesini altüst ettiğini kabul etmeliyiz.
Sin mencionar la oportunidad de gozar del coño de una furry supersexi que conocí.
Orada tanıştığım süper seksi bir peluş tebrik niyetine kukusunu teklif ederse de ne ala tabii.
Una cara bonita nunca hace daño a un estafador barato.
Ala, tabii ki. Hoş bir yüz asla ucuz bir üçkağıtçının canını yakmaz.
Espero que esta noche no la acose el sueño del siniestro chino.
Ala, umarım bu akşam uğursuz Çinli rüyasıyla rahatsız edilmezsiniz.
Y teniendo un alma grande y capaz de complejidades, como las grandes mentes, he decidido perdonarte y llevarte bajo mi ala.
Büyük bir ruha sahip olduğumdan, zorluklarla başa çıkarak, bütün büyük akıllar gibi, seni bağışlamaya karar verdim, ve kanatlarımın altına almaya.
¿ Tu ala?
Kanatların?
¡ Ala!
- Hayır, gerçekten!
Ala de la paleta.
Wingblade.
Mantienen a Tanner en el segundo piso, en el ala este, habitación 217.
Tanner'ı ikinci katta tutuyorlar, doğu kanadı 217 numaralı oda.