Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Amistad

Amistad перевод на турецкий

6,931 параллельный перевод
"La amistad multiplica lo bueno de la vida y divide lo malo."
"Dostluk hayatın iyi tarafını çoğaltır ve kötülüğü ikiye ayırır."
Lo que más me duele... es que fue mi amistad lo que la llevó a este final trágico.
Bana en çok acı veren şey, onun ölümüne benim arkadaşlığımın sebeb olması.
Es esta nuestra amistad?
Bu mu senin dostluğun?
Bueno, si ella de pronto pudiera ir, tú sabes que me parecería bien dejarte ir con ella porque eso es lo genial de nuestra amistad... siempre queremos lo mejor para el otro.
Eğer aniden onunla gitmen gerekseydi onunla gitmene izin verirdim çünkü bu kadar iyi arkadaşlarız. Birbirimiz için her zaman en iyisini isteriz.
Terminar una relación no tiene que significar terminar la amistad.
İlişkiyi sonlandırmak arkadaşlığı da sonlandırmak anlamına gelmez.
Matty parecía exclusivamente centrado en los beneficios de nuestra amistad, pero no podía decir que me importase.
Matty arkadaşlığımızın faydalı kısmına odaklanmış gibi görünüyor ama bunu pek önemsediğim söylenemez.
Anteriormente en Awkward... NUEVA PETICIÓN DE AMISTAD AUTUMN SAN DIEGO
Daha önce Awkward'da... _
Necesito una Ann que viva en Pawnee. Y no hay ninguna candidata obvia entonces les haré pasar pruebas en el campo de batalla extremo de la amistad el brunch del Día de la Chicalentín.
Benim, Pawnee'de yaşayan bir Ann'e ihtiyacım var ama tek bir düzgün aday bile yok o yüzden onları kız arkadaşlığın nihai sınavı Kadınlar Günü brunchıyla test edeceğim.
Hoy celebramos la amistad, pasamos unas horas juntas y contestamos a un par de preguntas que seleccioné.
Bugün arkadaşlığımızı pekiştireceğiz, birkaç saat geçireceğiz ve benim hazırladığım birkaç soruya cevap vereceğiz.
"Clasificación de amistad". ¿ Qué es eso?
"Arkadaşlık Sıralaması" mı?
Forjaremos nuestras propias costumbres en nuestra ardiente caldera de amistad.
Biz altı kaynayan arkadaşlık kazanımızda kendi özel geleneklerimizi yaratırız.
Hamilton murió el año pasado y... Llamé para consolar a Linda y... Retomamos nuestra amistad.
- Hamilton geçen sene öldü, ve teselli etmek için ona ulaştım ve arkadaşlığımız şiddetlendi.
¿ Retomasteis vuestra amistad?
"Arkadaşlığınız şiddetlendi" mi?
Que no eres realmente Jeff Strongman y que toda tu amistad es una mentira.
Senin gerçekten Jeff Strongman olmadığını, ve arkadaşlığınızın tamamen yalan olduğunu.
Francia está muy apenada, y hará todo lo posible por mantener la paz y la próspera amistad con la gran nación de Bohemia.
Fransa çok üzgün. Ve Bohemya ile olan huzur ve barış dolu dostluğumuzu Tekrar sağlamak için ne gerekirse yapacağız.
Para mantener vuestra amistad, Catalina y yo haríamos lo imposible.
Dostluğunuzu kazanmak için Catherine'le ne gerekirse yaparız.
Los adoctrinan mediante la amistad y las canciones.
Dostlukla, şarkılarla telkin ediyorlar.
Así que voy a... Te voy a dejar vivir, Roman en nombre de nuestra amistad.
Şimdi arkadaşlığımızın hatrına yaşamana izin vereceğim, Roman.
De hecho, nunca habría resistido tales malos tratos si no me hubiera aferrado a la idea de que un día reanudáramos la estrecha amistad que iniciamos.
Aslında bir gün atıldığımız sıkı dostluğumuz tekrar başlayacağı umuduna tutunmadığım bir hırpalamaya dayanamazdım.
No quedó ni siquiera un poco respeto a nuestra vieja amistad?
Dostluğumuz senin için hiçbir şey ifade etmiyor muydu?
Una verdadera amistad era seguir juntas
Gerçek dostlar birbirinin yanından ayrılmaz.
Una verdadera amistad es cuando uno se preocupa por alguien, sin importar dónde se encuentre.
Gerçek dostluk her nerede olursak olalım birisi hakkında sürekli endişelenmektir.
¿ Crees que dos hombres pueden tener sexo grupal sin.. sin comprometer su amistad?
Sence iki erkek arkadaşlıklarından ödün vermeden grup seks yapabilirler mi?
Sí, Jake, ¿ o tiene algo de especial tu amistad con Terry?
Evet, Jake. Yoksa Terry ile aranızda özel bir şey mi var?
Mira, no hay nada más importante para mí que esta amistad.
Benim için arkadaşlığımızdan önemli bir şey dahi yok.
Sabrina, te avisé sobre Danny y tú dijiste que nunca afectaría a nuestra amistad.
Sabrina, seni Danny hakkında uyarmıştım ve arkadaşlığımızı etkilemeyecek demiştin.
- Ves, amistad...
- Bu arkadaşlık...
Aceptaste mi amistad.
Arkadaşlığımı kabul ettin.
Usted jugó en nuestra amistad.
Direk sana koşmuş. Arkadaşlığımızla oynadın.
Y si el valor de esta amistad en absoluto, usted se quedaría fuera de él, porque voy a los colchones contra Dana Scott.
Ve eğer bu arkadaşlığa değer veriyorsan bu olayın dışında kalırsın çünkü Dana Scott'la savaşa giriyorum.
Sí, he estado tratando a llegar a un terreno común expandir nuestra amistad - demandarme.
Evet, arkadaşlığımızı geliştirmek için ortak noktalar yakalamaya çalışıyordum, hadi dava et beni.
Si nuestra amistad depende de esto, entonces no tenemos una amistad en absoluto.
Dostluğumuz buna bağlıysa hiçbir zaman dost olmamışız demektir.
La última vez que hablamos, le dijo que si yo valoro nuestra amistad a todos, me quedaría fuera de él.
Son konuştuğumuzda dostluğumuza değer verip vermediğimi sordun ben de geri çekildim.
Tengo amistad con un tendero del vecindario que me hace precio de amigo.
Bu yakınlarda bana tanıdık indirimi yapan bir arkadaşım var.
Nuestra amistad es chico-tomando-la-mano-de-chica.
Arkadaşlığımız "küçük çocuk küçük kızın elini tutuyor" kıvamında.
¿ El campamento de la amistad Cedar Grove?
Cedar Grove Dostluk Kampı mı?
¿ Esto se va a interponer en nuestra amistad, Alicia?
Bu durum, arkadaşlığımızın arasına girer mi, Alicia?
Y sé que haberme cobrado ese favor puso en peligro nuestra amistad, pero...
Resmi şikayette bulunarak dostluğumuzu tehlikeye attığımın farkındayım...
Permíteme enseñarte alguno de mis secretos como el comienzo de una nueva amistad...
Sırlarımdan bazılarını seninle paylaşmama izin ver. Yeni bir dostluğun doğuşunu paylaştığımız gibi.
Me he embarcado en una "amistad beneficiosa"
Hiçbir ortak yönümüz olmayan bir kadınla
No, si tienes en cuenta su amistad con Ari Haswari.
Eğer onun Ari Haswari ile olan arkadaşlığını hesaba katmıyorsan.
Bueno, es un antiguo ritual en el que dos amigos entremezclan su sangre, sellando así un lazo más profundo que la amistad. Si, sí.
Eski bir ritüel'e göre iki arkadaş kanlarını birbirine karıştırırlar ve böylece arkadaşlığın ötesinde bir bağ kurarlar.
Y estos dos desgraciados formaron una amistad de por vida hasta sus muertes a la avanzada edad de 52 en accidentes de ATV separados.
Ve bu iki barbekü şerefsizi ömür boyu süren bir dostluk kurdular. Ta ki 52 yaşlarındayken yaşadıkları iki ayrı ATV kazası onları ayırana dek.
Chicos han entablado una amistad...
Aranızda bir arkadaşlık geliştirdiniz...
La amistad es el ingrediente mas importante para cualquier aventura en el océano.
Bir deniz macerası için arkadaşlık en kritik bileşendir.
Pienso que si podemos superar esto, nuestra amistad puede sobrevivir a cualquier cosa.
Eğer bunu da aşarsak arkadaşlığımız herşeyi aşabilir.
Ya tengo una solicitud de amistad en Facebook del papa. ¿ Eso es extraño?
Facebook'da şimdiden bir babadan arkadaşlık isteği aldım.
Y si alguna palabra de tu amistad con el sheriff blanco... llega a ser susurrada en los oídos equivocados...
Hele beyaz bir kanun adamıyla yakınlığına dair söylenti yanlış kulaklara fısıldanırsa...
Gracias a vuestra amistad hemos podido encontrar a su asesino.
Arkadaşlığınız sayesinde bu katili bulmayı başardık.
- Está bien, así que envié Doogie una solicitud de amistad, y ahora lo estoy twitteando.
- Tamam, Doggie'ye arkadaşlık isteği gönderdim, şimdi de tweet atıyorum.
Amistad?
Dostluğumuz mu? !

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]