Translate.vc / испанский → турецкий / Attenborough
Attenborough перевод на турецкий
62 параллельный перевод
Ha visto lo que dice ese idiota de Attenborough,
Şu aptal Attenborough'un gönderdiği şeyi gördün mü?
Si lo dice Attenborough. Es cosa oficial.
Eğer Attenborough öyle diyorsa bu kanundur.
Los nominados como mejor director extranjero son... Monsieur Richard Attenborough, Ricardo de Attenbergie... Rik Attenborough, Ri Car Dat En Bollo... y Pier Paolo Pasolini.
En iyi yabancı film yönetmeni adayları Mösyö Richard Attenborough Ricardo de Attenbergie Rik Artenborough Ri Char Dat En Bollo ve Pier Paolo Pasolini.
- Attenborough.
- Attenborough.
Leicester es la ciudad natal de Richard Attenborough.
Leicester, Richard Attenborough'nın ana vatanı.
Richard Attenborough por su musical basado en la vida de la Madre Teresa, Madre.
Sir Richard Attenborough, ve Rahibe Teresa'nın hayatını konu alan müzikali "Rahibe".
Si quieres grandes directores, piensa en Attenborough, piensa en Spielberg, piensa en Lean.
Büyük yönetmenlerden bahset. Ethanbarough'u düşün, Spielberg'i. Leen'i düşün.
ATTENBOROUGH : La Antártida.
Antarktika.
ATTENBOROUGH : Pero incluso un ballenato tiene mucha fuerza en sus aletas y cola.
Ama bir yavrunun bile yüzgeçleri ve kuyruğu oldukça güçlüdür.
ATTENBOROUGH : Una cosa es estar cerca de una cría juguetona, otra será estar en el camino de un grupo de machos rebosantes de testosterona, cada uno 10 veces más grandes que ella.
Oyun oynamaktan hoşlanan bir yavruya yakın olmak tamam ama testosteronla gözü kararmış her biri dişiden 10 kat daha büyük olan erkeklerin arasında durmak biraz sorun olabilir.
ATTENBOROUGH : Aquí hay suficientes machos para una carrera de enamorados.
Burada dişi için yarışacak kadar erkek var.
ATTENBOROUGH : Cada vez más ballenas se están reuniendo.
Balinaların sayısı gittikçe artıyor.
ATTENBOROUGH : El amor puede estar en el aire, pero en el agua no aparece.
Aşk kokusu havada olabilir ama, suda olmadığı kesin.
ATTENBOROUGH : La persecución comienza.
Takip başladı.
ATTENBOROUGH : Han pasado 18 días y cientos de inmersiones pero finalmente el equipo ha podido revelar un secreto de la vida de estas ballenas que pocas personas han visto alguna vez.
18 gün süren yüzlerce dalıştan sonra ekip sonunda çok az insanın görebildiği balinaların bir gizemini açığa çıkarmayı başardı.
- Eres muy observador.
- Çok dikkatlisin, David Attenborough.
La gente se ha reunido en la secundaria Attenborough donde Melanie asistía... No, está bien.
İnsanlar, Melanie'nin son üç yıldır okumakta olduğu...
... encontrado en un parque local a menos de dos kilómetros de la secundaria Attenborough.
Kurbanın cesedi Attenborough Lisesi'ne yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki bir parkta bulunmuştu.
Tengo recuerdos muy vívidos de cuando miré hacia arriba y vi este enorme pez en el techo.
( DAVID ATTENBOROUGH ) Tavandaki dev Barramundi balığına bakınca anılarım canlanıyor.
Vamos solo es el comienzo
Biliyor musun, Attenborough, Gandhi'yi tam 10 yılda çekmiş?
DAVID ATTENBOROUGH : El poder del sol impulsa a las estaciones, transformando nuestro planeta.
Güneşin gücü gezegenimizi değiştiren mevsimleri oluşturur.
Esperaba un instructor en la línea de David Attenborough
David Attenborough tipli bir eğitmen bekliyordum.
- Sir David Attenborough.
- Sör David'Attenborough'.
- "Sir David Attenborough".
- Sör David Attenborough.
Sir David Attenborough.
Sör David Attenborough.
No has visto los documentales de Sir David Attenborough.
Sör David Attenborough'nun belgesellerini izlemedin.
Lo sé, pero te diré lo que podemos hacer. Como hace Attenborough.
Biliyorum ama sana şunu söyleyeyim Attenbrough'un yaptığı gibi yapabiliriz.
Voy a hacer lo mismo que David Attenborough. Trabajo desde casa.
Eve geldiğimde üstüne David Attenborough işi yaparız.
Winston Lee Attenborough.
Winston Lee Attenborough.
DAVID ATTENBOROUGH Las aves hoy son las dueñas del cielo.
Kuşlar bugün göklerin efendileridir.
ATTENBOROUGH : El nombre se le dió en honor a Charles Darwin.
Ona Charles Darwin ismini verdi.
ATTENBOROUGH : Caramba, es muy hermoso.
Allahım, çok güzel.
ATTENBOROUGH : ¿ Por qué, es enorme, ¿ no?
Devasa, değil mi?
( EXCLAMA ) ATTENBOROUGH : Así, los primeros pterosaurios, con sus largas colas, probablemente pasron la mayor parte de su tiempo colgando de superficies verticales como acantilados y los troncos de los árboles.
İlk Pterozor'lar, muhtemelen zamanlarının çoğunu kayalıklar ve ağaçların gövdeleri gibi dikey yüzeylere uzun kuyrukları ile asılarak geçiriyorlardı.
ATTENBOROUGH : Algunos especímenes Tapejara muestran que tenía piel.
Tapejara'nın bazı örnekleri onun kürkü olduğunu göstermektedir.
ATTENBOROUGH : Alucinante.
Akıl almaz.
ATTENBOROUGH : Fue un descubrimiento verdaderamente sorprendente.
Bu gerçekten şaşırtıcı bir keşif oldu.
Le dijimos que podía escoger dentro de la lista... -... todo lo que quisiera hacer. - Esto es como un momento Attenborough.
Ona listeden hangisini yapmak isterse onu seçmesini söyledik.
Pero no significa que no hayan algunos trucos...
Attenborough * anlarından biri gibi. Ama bu beklemediği şeylerle karşılaşmayacağı anlamına gelmez.
Attenborough era el cerebro, Garner era el gorrón,
Attenborough beyindi Garner beleşçiydi.
Quiero ver a David Attenborough en TV y eso me hará feliz.
David Attenborough'ı televizyonda izlemek istiyorum. Bununla da mutlu olacağım.
No eres David Attenborough.
David Attenborough değilsin sonuçta!
En honor a Sir David Attenborough.
Sör David Attenborough'tan sonra.
Mira, él sabe que trabajaste con Attenborough.
Baksana, o biliyor senin Attenborough ile beraber çalıştığını, değil mi?
- Lo han nominado tres veces y ahora cree que Attenborough hace trampa.
- O üç kez aday oldu, - ve şimdi Attenborough'da volta atmayı düşünüyor.
ATTENBOROUGH : Este no es del todo el inicio que el grupo estaba esperando.
Ekip için hiçte umdukları gibi bir başlangıç değil.
ATTENBOROUGH : Los perros desaparecen en la hierba.
Köpekler çalıların arasında kayboldular.
ATTENBOROUGH : Por suerte, es sólo curiosidad.
Umarım, sadece meraklı olduğu için buradadır.
ATTENBOROUGH : Entonces, mientras se aproxima la noche el humor cambia.
Sonra, akşam yaklaşırken, durum değiştirir.
GALAPAGOS con David Attenborough
Burada katalizör görevini yapan bir şey dünyadaki en muhteşem biyolojik çeşitliliğin patlamasına yol açtı.
David Attenborough me ha hecho llorar.
David Attenborough beni ağlattı.