Translate.vc / испанский → турецкий / Bordó
Bordó перевод на турецкий
37 параллельный перевод
Frank me dijo que Ud. Quería el nombre y dirección de la anciana que bordó su tela.
Frank bana... örtünüzü işleyen yaşlı hanımın adını ve adresini... istediğinizi söyledi.
El Bordó'82 de la izquierda, siempre te da buenos resultados.
1982 ürünü Bordeaux. Her zaman işe yarar.
Ella bordó su nombre en su ropa interior Cuando nos casamos, sabes.
Biliyormusun, biz evlenirken, ismini iç çamaşırlarına yazmış
Mi madre me lo bordó.
Annem benim için işledi.
Greg bordó el examen de ingreso.
Aslında Greg sınavları geçti.
Bienvenidos a bordó.
Hoş geldiniz.
Si llego a saber que tu abuela bordó esa toalla...
Ninenin o havluya nakış işlediğini bilseydim...
Y... ¿ tiene de esas tanguitas caladas color bordó? ...
Peki kırmızı dantelli ip külot var mı?
Para conmemorar ese evento, papá bordó un dragon saliente en la espalda de la ropa kamikaze de mamá.
Bu olayın anısına babam, annemin kamikaze takımının arkasına yükselen ejderhayı işledi.
Seguro que bordó su examen de Selectividad.
Bahse girerim S.A.T.'den en iyi puanı almıştır.
Esa almohada "Dios bendiga este desorden" que le bordó a Ted es hilarante.
Ted için yaptığınız iğne oyası yatak yüzü- - iğne oyası mı?
Sloan lo bordó.
Sloan harika iş çıkardı.
Me bordó en 30 calzoncillos los nombres de mis jugadores favoritos en el culo... Thurman, Reggie, Yogi.
30 parça iç çamaşırıma en sevdiğim Yankee oyuncularının adını dikmişti Thurman, Reggie, Yogi.
¿ Tu mamá bordó eso en un cojín?
Bu lafı annen nakışla yastığa mı işlemişti?
Mi difunta tía lo bordó.
Büyük teyzem işlemişti.
El club de la salchicha del mes lo bordó en mayo.
Kulübün bu ayki sosisleri cidden muhteşem.
- Una especie de bordó.
- Koyu kırmızı.
Calculón realmente bordó esa escena.
Calculon bu sahnede gerçekten zıvanadan çıkmış.
Estábamos juntos, bordó mi nombre en sus bragas, y ahora no lo estamos.
Beraberdik. İmzamı onun iç çamaşırına attım. Artık değiliz.
Y yo llevaré otro en bordó.
Şarap renginden de bir tane olsun.
- Lisandro, qué bien te queda el bordó.
Kırmızı sana çok yakışıyor.
Chau, Bordó.
Hoşça kal, Bordo.
Me hicieron Bordó.
Beni bordo takıma koydular.
Mejor muerto que Bordó.
O takımda oynamaktansa ölsün daha iyi.
Se llevaron a los Bordó.
Bordoları götürdüler.
- No aflojes ahora, Bordó.
Sakın yumuşama, bordolu.
Lo bordó.
Parçaladın.
De verdad que lo bordó, por eso quiero que se quede en esta oficina y sea mi nuevo Brody.
Gerçekten parçaladın. Ve sırf bu yüzden senin burada kalıp benim yeni Brody'im olman lazım.
Sí, Todd lo bordó, ¿ no es así?
Evet, Todd gerçekten de gerekeni yaptı, değil mi?
Y este tío bordó una silueta de mi cabello en lentejuelas anaranjadas.
Adamın biri de turuncu pullarla saçlarımın silüetini dikmişti.
Pero puedo ver que alguien bordó tu nombre en el elástico de tu ropa interior.
Ama birilerinin iç çamaşırının lastiğinin üzerineismini diktiğini görebiliyorum.
Que la bordó.
Gayet iyiydi.
Bordó el papel de empleada de un super que apenas conocía a la víctima.
"Kurbanı pek tanımayan mezeci" rolünün hakkını vermişti.
- Eh, Bordó.
- Koca kral dedim.
Solo bordó esta bandera. Ya sabe... - Los británicos se fueron pero dejaron a Almeida.
bu bayrağı da o yaptı.... ingilizler gitti ve almedia yı burada bıraktı.
Mi madre preparó toda nuestra ropa y bordó nuestros nombres con amor en cada prenda.
Annem tüm giysilerimizi hazırladı.