Translate.vc / испанский → турецкий / Buen
Buen перевод на турецкий
121,113 параллельный перевод
Esta noche será un buen momento para ir.
Bu gece gitmen için uygun.
Eres un buen hombre, Nick.
İyi bir adamsın Nick.
Bendito día. Tengo un buen corte de carne para el comandante Waterford.
Komutan Waterford için biftek hazırladım.
Chuck, eres realmente muy buen padre.
- Chuck çok iyi bir babasın.
Sería un buen título para una peli de tíos.
Bir ikili filmi için güzel isim.
Sí, buen intento, pero no puedo ayudarte.
İyi deneme ama yardımcı olamam.
Tienes buen equilibrio.
Dengen çok iyiymiş.
Estamos intentando crear un buen ambiente para los espíritus.
Sadece ruh dostu bir atmosfer yaratmaya çalışıyoruz.
El tema es que creo que tienes buen ojo para el talento.
Şöyle ki, bence yetenekten çok iyi anlıyorsun.
" Y suplicó conocer la verdad del buen Señor.
" Ve yüce Tanrı'nın hakikatini öğrenmek için yalvardı.
- pero no en el buen sentido.
- Ama iyi anlamda değil.
Cuando hay buen clima, el pueblo se llena de gente.
Hava güzel olduğunda kasaba insanla dolup taşar.
Así que creo que este es un buen trabajo para mí.
Bu yüzden bunun gerçekten benim için harika bir iş olacağını hissediyorum.
Llevé a una chica allí una vez. Es un buen sitio, ¿ sabes?
Bir keresinde bir kızı oraya götürmüştüm.
Tenga un buen día, jefe.
İyi günler, Şef.
Buen argumento.
- İyi noktaya değindin.
Eres un buen hombre, Rip.
Sen iyi bir adamsın Rip.
Creo que has hecho un buen trabajo.
Bence gayet iyi iş çıkarmışsın.
Buen caballero, no pretendemos hacerle daño.
Yani durun! İyi şövalye, size zarar vermek niyetinde değiliz.
Levántate, buen caballero.
Ayağa kalk şövalye.
Sí, es un buen punto.
Evet, güzel bir nokta.
- Buen disparo, hermanita.
- İyi vuruştu, kardeşim.
Hiciste un buen trabajo desmarcianando.
Sende Marssızlaştırma yaparken iyi iş çıkardın.
Sí, no te he... he visto desde hace un buen rato.
Bir süredir seni göremedim.
Si era un buen hombre, te hubiese dicho la verdad.
İyi bir adam olsaydı sana gerçeği söylerdi.
Es un buen artículo.
Güzel bir yazı.
Creo que tendrás que explicarle tu catastrófica falta de buen juicio a tu familia.
Bence verdiğin kötü kararları ailene açıklamak zorunda kalacaksın.
Espero haberla puesto a buen uso.
Umarım iyiye kullanmak için öyleyimdir.
- Porque no era un buen hombre.
- Çünkü iyi biri olmadığı için.
Eres un buen amigo.
İyi bir arkadaşsın.
Usted dijo que un buen reportero siempre debería cultivar su fuente.
"İyi bir muhabir her zaman kaynağını geliştirmelidir." demiştin.
Es un buen hombre.
O iyi bir insan.
Sí, ese es un buen plan.
Tabi, kulağa mantıklı geliyor.
Buen trabajo, chicos.
Tanrıya şükür.
¿ Pero hablamos de un planeta en un buen vecindario?
İyi bir muhitte olabilecek bir gezegenden mi?
- Buen trabajo.
- İyi işti.
- He dicho que hiciste un buen trabajo, Danvers.
- Demin iyi iş çıkardın Danvers dedim.
Bueno, tienes buen sentido del humor al respecto.
Bunun hakkında mizah anlayışına sahipsin.
Tienes buen aspecto.
Harika görünüyorsun.
No es un buen momento.
Şimdi hiç zamanı değil.
Un buen padre.
İyi olandan.
Tú y yo hacemos un buen equipo, ¿ no es así?
Sen ve ben oldukça iyi bir takım olduk değil mi?
No me fascinan los invasores alienígenas, pero debo decir que han hecho un buen trabajo aquí.
Uzaylı istilacıların hayranı değilimdir ama gerçekten iyi iş çıkarmışlar.
Buen trabajo, Frank.
Aferin Frank.
Asegúrate de tener buen aspecto para Maureen.
Maureen'e iyi gözükmelisin.
Tengo un buen presentimiento con esa pareja.
Bu çift hakkında iyi hislerim var.
Él es muy buen padre.
- Gerçekten iyi bir babadır.
Ellos son buen material.
İyi stoklar.
¿ Dónde está el buen rey?
- İyi kralımız nerede?
Era un buen hombre.
İyi bir adamdı.
Eres un buen tipo, Slayton.
İyi bir adamsın Slayton Sana bir şey söyleyeyim.