Translate.vc / испанский → турецкий / Cabo
Cabo перевод на турецкий
11,613 параллельный перевод
¿ Te pones a cabo con las manos?
- Çıplak elle mi söndürdün?
El helicóptero de bomberos dice que tienen alrededor de un minuto antes de que tengan a error a cabo.
İtfaiye helikopteri yaklaşık bir dakika içinde ayrılmaları gerektiğini söylüyor.
Es solo que tengo que ser capaz de ver todo el panorama y saber que que cuando tomo la decisión, todo el mundo la lleve a cabo con precisión.
Tüm sahayı izleyebilmeliyim ve emri verdiğimde herkesin dikkatlice yapacağını bilmek zorundayım.
Cuando me dijo que había contratado un Wiccan para llevar a cabo la ceremonia de la boda, Me dieron el infierno fuera de allí.
Bana düğün törenindeki gösteri için Wiccan'ı işe aldığını söylediğinde oradan gitmem gerekti.
Por lo visto tienen una misión secundaria, llevar a cabo recuperaciones.
Görünüşe göre bulup getirmek gibi ikinci bir görevleri daha varmış.
Sobre el presidente Kim de la sucursal en los Estados Unidos... ¿ está seguro de que su renuncia fue llevada a cabo?
Amerika Şube Müdürü Kim'in istifasının icabına bakıldığından emin misiniz?
Vamos, Otis, enderezar a cabo.
Hadi ama Otis, düzelt artık.
¿ Y la Dra. Hallie Fisher llevó a cabo el aborto?
Peki Dr. Hallie Fisher mi kürtajı gerçekleştirdi?
Quiero que dejes de intentar llevar esto a cabo. Volvamos ahí afuera, acaba con esto y asegúrate de que esas grabaciones nunca vean la luz del día.
Bu işi yapma çabalarına son vermeni istiyorum Oraya tekrar geri dönelim,... bunu yatıralım ve bu videoların bir daha asla gün ışığı görmeyeceğinden emin olalım.
Oye, hablando de peleas por la custodia, ¿ tu madre ha ido alguna vez a Cabo?
Velayet savaşından bahsetmişken annen hiç Cabo'ya gitti mi?
Muy bien, eso es todo. Fan cabo.
Pekala, bu kadar.
Les adquirimos después de estos incidentes se llevó a cabo.
O şirketi bu olaylar olduktan sonra satın aldık.
Si esto era arson- - y eso es un gran "si" - que se llevó a cabo tan meticulosamente que nunca se ha detectado.
Eğer bu kundaklamaysa ve ki bu mantıklı bir "eğer" bu suç o kadar titizlikle işlenmiş ki, asla tespit edilememiş.
Cancelé un viaje de tres días a Cabo para cerrar ese acuerdo con Best Western.
Best Western anlaşmasını bağlamak için üç günlük Cabo tatilinden vazgeçmiştim. Aynen öyle.
¿ Estoy arruinando esto o qué me preguntas a cabo?
Muhabbetin içine mi ediyorum yoksa bana çıkma teklifi edecek misin?
Me encantaría que lo lleve a cabo una pizza después.
Pizza için seni bir yere götürmek isterim.
En el siguiente episodio, la caza se lleva a cabo al aire libre.
Gelecek bölüm, av açık alanda olacak.
Podría tener fantasías con usted... pero nunca las llevó a cabo, ¿ no?
- O halde, sizinle ilgili fantazileri vardı,... ama bunların hiçbirisini hayata geçirmedi, öyle değil mi?
Aún sin poder ponerse en contacto en el mundo real... ¿ usted creyó que podrían llevar a cabo el plan?
Gerçek dünyayla bağlantınız olmamasına rağmen,... yine de ikiniz bu plan üzerinden devam etmeyi düşündünüz değil mi?
Y yo sé que no es la misma cosa, pero cuando veo su empuje Rafael cabo y animándola, sólo trae una copia de seguridad.
Aynısı olmadığını biliyorum ama, onun Rafael'i uzaklaştırması ve senin de ona destek olman, eski günleri aklıma getiriyor.
PRISIÓN DEL CONDADO DE MANITOWOC La entrevista la lleva a cabo el tres de enero de 1985 el detective Larry Conrad, del departamento del alguacil.
Görüşme, 3 Ocak 1985 tarihinde Manitowoc İlçesi Şerif Departmanı'ndan Dedektif Larry Conrad tarafından gerçekleştiriliyor.
AGENTE ESPECIAL DIVISIÓN DE INVESTIGACIONES PENALES Usted y Deb les dicen a los abogados que parece que el departamento del alguacil "no llevó a cabo una investigación real" y que "ya tenían un sospechoso y estaban decididos a condenarlo".
Siz ve Deb avukatlara, göründüğü kadarıyla Şerif Departmanı tarafından'gerçek bir soruşturma yürütülmediğini''yakaladıkları şüpheliyi mahkûm ettirmeye kararlı olduklarını've size göre tek kusurun birkaç evrak işinin eksik bırakılmış olması olduğunu söylediniz.
La policía lleva a cabo una búsqueda aérea desde Manitowoc hasta Green Bay.
Polis Manitowoc ile Green Bay arasındaki bölgede havadan arama çalışmalarına devam ediyor.
Yo estaba llevando a cabo, y que yo estaba buscando en el habitación- -
Orkestrayı yönetiyordum ve odaya baktığımda boştu.
¿ Qué pasa si hay otra Milo cabo allí y él está tratando de ayudarnos?
Orada diğer Milo varsa ve bize yardımcı olmaya çalışıyorsa?
Usted será llevado a cabo, Y le dejamos llevar por mayor tiempo que se tarda en encontrarlos.
Siz idama götürüleceksiniz ve biz onları bulana dek idama müdahale etmeyeceğiz.
El juicio se llevará a cabo en el vecino condado de Calumet.
Yargılama komşu ilçe Calumet'te gerçekleştirilecek.
¿ Alguna vez en toda su carrera, en algún otro allanamiento... tuvo que hacer de niñera o perro guardián de los agentes que llevaban a cabo un allanamiento?
Meslek hayatınız boyunca hiç, katıldığınız bir aramada bebek bakıcısı ya da bekçi gibi arama yapan memurların başında durmak zorunda kaldınız mı?
Es un poco especulativo, pero si el FBI no hubiera sido tan rápido, ¿ el juicio se habría llevado a cabo sin los resultados?
- Biraz spekülatif olacak ama FBI elini çabuk tutup testi bu kadar çabuk çıkarmasaydı yargılama bu test sonuçları olmadan da devam eder miydi?
A modo personal, y sé que hablo por todo el equipo de la fiscalía, quiero agradecerles a todos por permitirnos... llevar a cabo este juicio en su condado de Calumet.
Son bir şey eklemek istiyorum, kendim ve ekibimdeki diğer arkadaşlarım adına bu mahkemeye şirin ilçemiz Calumet'te ev sahipliği yapmamıza izin verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
¿ A Cabo San Lucas, a Cancún, en vacaciones?
Cabo, Cancun, bahar tatili?
Puedes ser un cabo.
Onbaşı olabilirsin.
En descanso, cabo.
Rahat, Onbaşı.
- Cabo, señor.
- Onbaşı efendim.
No más de 20 cajas, Cabo.
En fazla yirmi sandık Clive.
Cabo Manley, Señor.
Süvari Onbaşı Manley efendim.
¿ Qué tal te llevo a cabo tanto?
Seni de dışarı çıkarmaya ne dersin?
Esperamos que su amigo no le importa que llegamos a cabo.
Umarım arkadaşın ulaştığımızı umursamaz.
Porque te voy a llevar a cabo.
Çünkü seni dışarı çıkarıyorum.
Bueno, todo apunta a que los propios Generales... de NGochi, lo llevaron a cabo...
NGochi'yi kendi komutanlarının öldürdüğü düşünülüyor.
¿ No eso... mostraría cuando se llevó a cabo la concepción?
Spermin ne zaman yerleştiğini gösterir mi?
Todas las casas como que... fueron remodeladas después de que el crimen se llevara a cabo.
Suç olayı gerçekleştikten sonra tüm evler bir takım tadilat yaptı.
- Sí. ¿ Ves? - Cabo Cod.
Cod Burnu gibi.
Sí, en lo más hondo en el Cabo Oeste.
Evet. Key West'in karanlık ve vahşi bölgelerinde.
Nuestra familia, que llegó a tocar a cabo.
Ailemiz, dışarıya dokunmanız lazım.
No, hay que llevarlo a cabo de verdad.
Hayır, onu gerçek çıkarmalıyız.
Estoy hablando de tomar sus pis-pis a cabo y ponerlas en algunos botines!
Ben işemek-çişlerini almaktan bahsediyorum. Ve onları bazı ganimetlere koy!
Mi vuelo a Ciudad del Cabo es el cinco.
Cape Town'a ayın 5'inde döneceğim.
¿ Conduce un taxi en Ciudad del Cabo?
- Cape Town'da taksici misiniz?
Sólo lo vi una vez. En Ciudad del Cabo.
Onunla yalnızca bir kere, Cape Town'da görüştüm.
Vamos a llegar a cabo.
Sık dişini seni çıkaracağız.