Translate.vc / испанский → турецкий / Cardiff
Cardiff перевод на турецкий
369 параллельный перевод
Venía de la Universidad de Cardiff.
Cardiff'teki üniversiteden geliyordu.
Padre, en Cardiff los hombres hacen cola para obtener pan del gobierno.
Baba Cardiff'te insanlar devletten ekmek almak için sıraya giriyor.
¿ La escuela de Cardiff y después a la universidad para hacerte abogado o médico?
Cardiff'teki okula mı gideceksin? Sonra da üniversite...
No, soy profesora de historia en un colegio de Cardiff.
Hayır, Bay Holmes. Cardiff'te bir okulda tarih öğretmeniyim.
Celebración del 2000 en sus respectivas ciudades de origen fotografías documentando el desarrollo de la bahía de Cardiff desde los años 50 hasta la fecha, diseños de aeroplanos modernos.
Herkesin ait olduğu şehirdeki Milenyum kutlamaları 50'li yıllardan bu güne kadar Cardiff Körfezi'nin gelişimini belgeleyen fotoğraflar. Yeni modern uçakların planları.
Quiso pasar las navidades en Cardiff con una amiga. Pero tuvieron esa horrible pelea anoche y me llamó.
Noeli Cardiff'te bir arkadaşı ile geçirecekti ama dün akşam yaptuğı korkunç tartışmadan sonra beni aradı.
Estoy segura que podemos encontrar algo en Cardiff.
Eminim Cardiff'te senin için birşeyler bulabiliriz.
¿ Quieres soltar un weevil en el medio de Cardiff?
Sen bir buğday bitini Cardiff'in ortasında serbest bırakmak mı istiyorsun? !
Nacido en Cardiff, en 1907.
Cardiff 1907 doğumlu.
Conocía a Willie desde que era niño, en Cardiff.
Willie'yi Cardiff'ten, çocukluğundan beri tanırım.
Lo conocía de chico, en Cardiff.
- Onu eskiden, Cardiff'ten tanırdım.
- Sí, lo de Cardiff y todo lo demás.
- Cardiff'i falan, her şeyi.
Y aún no tengo el informe de Cardiff.
Cardiff'ten halâ rapor almadım.
Soy Grace Cardiff, una amiga de Hutch.
Adım Grace Cardiff, Hutch'ın dostuyum.
Hola, Sra. Cardiff.
Merhaba Bayan Cardiff.
Soy Grace Cardiff.
Ben Grace Cardiff.
Y esos dientes, en tiempos antiguos pasearon por las montañas de Inglaterra.
Ve eski zamanlarda o dişler Yürümedi mi İngiltere'nin Yeşil dağlarında? LİBYA, CARDIFF ROOMS'TAN CANLI
Tráeme mi carro de fuego.
LİBYA, CARDIFF ROOMS'TA BİR ERKEĞİN HAYATI Bana ateş arabamı getirin
Les seguí hasta Cardiff como Reverendo Smiler Egret.
Rahip Smiler Egret kılığında Cardiff'e kadar izlerini buldum.
Cuando llegué, descubrí que habían vuelto a Cardiff.
Londra'ya vardığımda Cardiff'e geri döndüklerini öğrendim.
En Cardiff estuve saboreando el triunfo como Sancho Panza.
Cardiff'de zaferimi yeniden yaşadım. Man of La Mancha'daki Sancho Panza kılığında.
El Sr. Praline, que está maravillado por lo absurdo del acontecimiento... se ha quedado desconcertado.
Müşteri Bay Eric Praline Cardiff Arms Park'taki bu büyük olayın ihtişamı ve hatta saçmalığı karşısında afallıyor.
es... viajando, para fundar filiales nuevas, y el auto se averió en Cardiff.
Cardiff'te bir yere şube açacağız. Giderken arabamız bozuldu uğrayayım dedim...
Miren lo que le compré a Geraldine en Cardiff.
Bakın Cardiff'ten Geraldine'e ne getirdim?
Venta de camisetas de la Dominación Mundial... en el Departamento de la Dominación Mundial de la BBC en Cardiff.
"Dünya Hakimiyeti" tişörtleri BBC, Dünya Hakimiyeti Kısmı, Cardiff'ten temin edilebilir.
Cardiff 1, Wrexham 1.
'Cardiff 1, Wrexham 1.'
Assam House, sobre la carretera de Cardiff.
Cardiff yolundaki evleri sor.
¿ Y donde puede cambiarlo?
- Ve, hım, yenisini nerden buluruz? - Cardiff.
En Cardiff. ¿ En Cardiff?
- Cardiff!
Has vuelto de Cardiff demasiado rápido.
Yakında Cardiff'e döneceğini biliyorum.
Ella es la señorita Elizabeth de Cardiff.
Bu Bayan Elizabeth, Cardiff'ten.
"Tendré noticias. Tendré la pieza de Cardiff", dijo.
"Havadislerim var" dedi. "Cardiff'ten," dedi.
Viniendo del norte de Cardiff, buscar la primera colina, no exactamente una colina mejor una montaña, y los hijos de la gente que la han construido.
Cardiff'ten kuzeye gidersen, gözlerin ilk dağı arasın... tepe değil, dağ... Ve onu yapan bu insanların çocukları.
Te vi pelear en Cardiff, Gales.
Seni Cardiff'te dövüşürken gördüm.
- No, en Cardiff.
- Hayır, Cardiff'de.
Un delantero europeo del Cardiff, que ahora vive en Hell's Kitchen.
Cardiff'li golcü, şimdi Hell's Kitchen'da oturuyor.
Tiene un nuevo alquilado que viene de Cardiff.
Cardiff'den yeni bi kiracısı varmış.
- Si, vuelvete a Cardiff.
- Evet, Cardiff'e dön.
Tercera Bueno, hoy en día, con el e-mail y eso ¿ De verdad tengo que irme a Cardiff?
Yani şimdilerde e-mail gibi şeyler varken gerçekten Cardiff'e taşınmak zorunda mıyım?
Tendría que irme a vivir a Cardiff
- Ve bu da Cardiff'e taşınmam demek.
Estaremos juntos en Cardiff en un día
İki hafta içinde Cardiff'te olacağız.
Londres, Edimburgo, Cardiff, Leeds, Nottingham, Birmingham, Bath, Coventry, Manchester, Newcastle.
Londra, Edinburgh, Cardiff, Leeds, Nottingham, Birmingham, Bath, Coventry, Manchester, Newcastle.
El enlace del cable funciona con Cardiff, y Edimburgo.
Kablo bağlantısı, Edinburgh Cardiff'e çıkıyor.
Lo bueno del sorteo de la Copa, es como una mezcla de suerte una oportunidad de enfrentar viejos rivales, como Cardiff o West Ham o si tienes mucha suerte, Millwall.
Kupa kurasının güzel tarafı şanslı bir çukur olması. Cardiff ya da West Ham gibi eski rakiplerin çıkma şansı var, veya gerçekten şanslıysan, Millwall.
Y éstos podrían ser West Ham, Cardiff, Arsenal, Stoken incluso Man United.
Ve bu takım West Ham, Cardiff, Arsenal, Stoken hatta Man United olabilirdi.
Una vez fui a Cardiff.
Herefordshire'ın dışında hiçbir yerde bulunmadım.
Pero vi en las noticias al otro día, un hombre llamado Greg Cardiff murió ese día.
Fakat ertesi gün haberlerde gördüm,... Greg Cardiff isimli bir adam o gece öldürülmüş.
Greg Cardiff, 39, el primer asesinato del milenio.
Greg Cardiff, 39 yaşında, milenyumun ilk cinayeti.
¿ Era de Cardiff?
Cardiff'ten mi gelmiş?
No le pagarán para tener un poste, a no ser Betty de Cardiff.
Cardiff'ten Betty değilsen tabi.
París, allí es adónde vamos
Ben bir kere Cardiff'e gitmiştim.