Translate.vc / испанский → турецкий / Carlyle
Carlyle перевод на турецкий
308 параллельный перевод
El senador Carlyle ha aceptado que la línea Santa Fe - El Paso atreviese nuestra ciudad.
Senatör Carlyle Atchison-Santa Fe hattının gelişen küçük kasabamızdan geçmesine karar verdi.
¡ Viva el senador Carlyle!
Yaşasın Senatör Carlyle!
Y después un tipo llamado David Carlyle, de Northwestern Packers.
Kuzeybatı Ambalajcıları'ndan David Carlyle isminde bir adam da vardı.
Iremos todos a Carlyle, ¿ entendido?
Caryle'ye bekliyoruz, tamam mı?
Eras amigo de Carlyle, ¿ verdad?
Sen Carlyle'ın arkadaşıydın, değil mi?
Estoy al otro lado del parque, en el Carlyle, y si no le importa, quisiera usarlo como cebo.
Parkın diğer yakasında kalıyorum, The Carlyle'da. Sakıncası yoksa, seni yem olarak kullanmak istiyorum.
Es el mayor Carlyle, Sr.
Bu Onbaşı Carlyle, efendim.
Señorita Carlyle, es Seguridad.
Bayan Carlyle burası güvenlik
Señorita Carlyle, soy de Seguridad.
Bayan Carlyle, burası güvenlik.
- Carlyle.
- Carlyle.
Tendremos solo una semana de ocio, en Londres... una oportunidad para mostrarle la tumba de Thomas Carlyle.
Sadece bir hafta kadar Londra'da tatil yapacağız. Ona Thomas Carlyle'ın mezarını göstermek için çok iyi bir fırsat olacak.
Durante la Batalla de Madrid... permaneció escondido con una ametralladora en la Biblioteca de la Ciudad Universitaria... leyendo a Carlyle entre ataque y ataque.
Madrid savaşında, Üniversite kütüphanesinde makinalı tüfekle taranmıştı. Saldırıların arasında da Caryle okuyormuş.
Quiere que quedemos en el Carlyle.
The Carlyle'da buluşmak istiyor.
El Carlyle.
The Carlyle.
¡ El Carlyle!
The Carlyle.
No sé absolutamente nada de este sitio excepto que se llama Carlyle.
Aslında, bu yer hakkında "The Carlyle" adından başka bir şey bilmiyorum.
Te veré en el café Carlyle.
Cafe Carlyle'da görüşürüz.
Contactemos a los Centros Electrónicos de Información Privada de las regiones de Centro Este y Sudoeste.
Carlyle, Doğu ve..... Güneybatı merkez bölgeleriyle bağlantı kuralım.
- ¿ Carlyle?
Carlyle?
Control, soy Carlyle.
Merkez, ben Carlyle.
¿ Qué te parece reservar una suite en el Carlyle?
Carlyle'da bir süit almaya ne dersin?
Mimsy Carlyle, el pájaro cantor de Dios. Los pies celestiales de Damon Feather.
Tanrının bülbülü Mimsy Carlyle söylüyor Damon Feather'in tanrısal ayakları.
Con Mimsy Carlyle.
" Mimsy Carlyle ile.
A veces, las hijas de Hewitt me invitan a fiestas en el Carlyle o el Concorde.
Hewitt'lerin kızları, Carlyle ya da Concorde'da verdikleri partilere beni davet eder.
Es el Delegado Carlyle.
Bu Şerif Yardımcısı Carlyle.
Carlyle, que diablos está pasando?
Carlyle, burada neler oluyor?
Vamos Carlyle, lo vas a traer o no?
Hadi Carlyle, onu getiriyor musun, getirmiyor musun?
Oh, Ohhh, es el delegado Carlyle.
Aman tanrım. Bu Şerif Yardımcısı Carlyle.
Es James Carlyle.
Bu James Carlyle.
Él todavía está en pañales. Tú no.
Carlyle'da bir süit almaya ne dersin?
- Thomas Carlyle, 1864.
- Thomas Carlyle, 1864.
Tina Carlyle, mucho gusto.
Tina Carlyle, tanıştığımıza memnun oldum.
Ahora les presentamos a la flor más bella del Coco Bongo... la Srta. Tina Carlyle.
Şimdi de size Congo Bongo'nun en güzel çiçeğini sunuyoruz... Bayan Tina Carlyle.
Es un placer, comisionado.
Rica ederim Komiser, artık soyadım Carlyle.
Es Carlyle ahora. Señora Pamela Lilian Carlyle.
Bayan Pamela Lillian Carlyle.
El doctor Carlyle es el nexo entre Arkham y el departamento de policía.
Dr. Carlyle bizim Arkham heyetiyle polis arasındaki irtibatımız.
Usted tambíen, señora Carlyle.
Sana da, Bayan Carlyle.
¿ Hijos? Carlyle tiene dos hijos.
- Carlyle'in iki oğlu var, Chris ve Kelly.
Conozco a Chris y a Kelly, estaba en su clase cuando lo visitaron el año pasado.
Geçen yıl eski karısı çocuklarını ziyarete getirdiğinde, Carlyle'ın sınıfındaydım.
Creí que Carlyle estaba de viaje.
Carlyle'ın gözetiminde olduklarını sanıyordum. Hayır.
Primero se ven como niños, luego se ven como el doctor Carlyle, y su última cara...
İlk başta çocuk gibi görünüyor. Sonra Dr. Carlyle'le benziyor. - Ve son aşamada da...
¡ Quédate con Carlyle!
Carlyle'le birlikte kal.
No podías duplicar a las niñas. No con el ADN de Carlyle.
Onları, Carlyle'ın DNA'sıyla kız olarak çoğaltamazdın.
El avion a Martha's Vineyard, la cabaña llena de comida, palcos para algun espectaculo, tragos en el Carlyle.
Martha'nın üzümbağına jet gezisi, yemek ve çiçek dolu kulübe, bileti tükenmiş gösterilere özel bilet, Carlyle'da içki.
Y una mesa en el Carlyle para beber. - ¿ Para quien?
Ve Carlyle'da içki için bir masa.
El eterno "sí" del Sr. Carlyle.
- Bay Carlyle'ın müstakbel eşi.
Un momento. Tengo un amigo en Oxford.
Oxford'da Carlyle adında bir dostum vardı.
Carlyle. Estudios avanzados de entomología y mitología.
Entomoloji ve mitoloji uzmanı.
Recuerdo que Carlyle antes de enloquecer, afirmaba que había una bestia...
- Yanlış hatırlamıyorsam zavallı Carlyle'ın iddia ettiğine göre, çıldırmadan önce yani... -... bir yaratık...
Steven Carlyle.
Steven Carlyle.
¿ Doctor Carlyle?
- Dr. Carlyle?