Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Chance

Chance перевод на турецкий

2,846 параллельный перевод
Muy bien Sr. Chance, que es lo que está haciendo aqui?
Peki, Bay Chance, burada ne işin var?
Poco convincente Sr. Chance, es ser generoso.
Küçük bir şans demen az bile kalır, Bay Chance.
Chance es capaz de vomitar en el momento preciso.
Chance ise gerektiğinde kusabiliyor.
Sólo si el Sr.Chance planea llevarnos a la salida más cercana lo antes posible.
Tabii Bay Chance'nin plânı bizi en yakın çıkışa yönlendirmekse.
¡ Saquen esos coches de aquí! Chance, ¿ estás allí?
Chance, orada mısın?
Él es más un autónomo, de verdad. ¿ Qué era lo que decía el señor Chance acerca de los eventos recientes?
Bay Chance, son gelişmeler derken neyi kastetti?
¿ Qué está pasando?
Neler oluyor? Chance'nin başı belada.
Chance está en problemas.
Ilsa, aklından ne geçiyor?
Probablemente, se trata de una emboscada.
Chance, bu bir tuzak.
Vigila tu espalda ahí, Chance.
Kendine dikkat et, Chance.
Señor, ¿ si esos no eran los terroristas, dónde están? ¡ Chance!
Efendim, eğer onlar terörist değilse neredeler o zaman? Chance!
Sr. Chance. Sé que eres tú quién ha estado siguiéndome a casa por la noche.
Bay Chance geceleri beni takip edenin sen olduğunu biliyorum.
Pues, bonne chance, muchacho.
Bol şans, evlâdım.
# Hagan lo que ven, sólo dennos una chance #
* Bir şans tanı Watusi'ye *
Sabías que había una chance que le dispararan.
Onun vurulma şansı olabileceğini biliyordun.
En ocho semanas habrá una pelea donde estos dos elegidos van a tener la chance de retar al actual campeón por su lugar.
Önümüzdeki sekiz hafta sonra, Aldergrove takım seçmeleri olacak. Seçtiğim iki kişi, kendi kategorilerinde, takımın şimdiki şampiyonlarına karşı şanslarını deneyecekler.
Le dije al entrenador que te dé otra chance.
Bak, koça, sana bir şans daha vermesi gerektiğini söyledim.
Me dio la chance de hacer algo aquí, es mi único amigo, es alguien que cree en mi!
O, bana bir şeyler yapabilmem için bir fırsat verdi. O benim tek arkadaşım. Bana, gerçekten inanan tek insan o!
Michael tuvo la chance de ser un padre, y la dejó escapar.
Michael'in baba olma şansı vardı ama o bundan kaçmayı tercih etti.
Dame chance. Vamos. Esto sólo no pasa.
Saçmalamayın canım böyle bir şey olabilir mi?
Por eso tampoco me das una chance a mí.
Bu yüzden ya, bana da bir şans vermedin.
Se te ha dado una segunda chance.
Sana bir şans daha veriyor.
¿ Supongo que no hay ninguna chance de negociar con estas cosas?
Bu şeylerle pazarlık etmenin bir yolu yoktur sanırım.
¿ Chance y Masters han acabado ya?
Chase ve Masters'dan ses yok mu daha?
¡ Chance!
Chance!
Chance, vamos.
Chance buraya gel.
¡ Chance, Chance, Chance! ¡ Espera, espera!
Tesadüf, Tesadüf, Tesadüf!
Siempre optimista, Chance.
Burada aşağıdamı imkansız. Her zaman iyimsersin Chance.
¡ Chance, vamos!
Sinyal, çok zayıf. Chance, haydi gidelim!
¡ Chance! Baja aquí.
Chance!
Oh, Dios mío, Chance, tu nariz está sangrando.
Oh aman tarım Chance, Senin burnun kanıyor.
Chance, espera.
Chance, yukarıya tutun.
Puedo demorar las cosas, les doy una chance de pelear.
Ward! Ben sizi yavaşlatırım bensiz gidin Ufak bir şans verin Chance.
Voy a darle una chance más, señor Burton.
Ben sana son bir sanş daha veriyorum Mr. Burton.
Eventualmente, las tribus locales se encontraron y decidimos que podríamos probar nuestra chance en la superficie.
Sonunda yerel kabileler toplandı ve şansımız yüzeyde denemeye kadar vardık.
Tienes una chance de ayudarte a ti misma si simplemente nos dices la verdad.
Biriyle yeniden konuşmamız lazım. Ne söylememi istiyorsunuz? Bu arada,
- No tuve chance de dársela hasta ahora.
Şu ana kadar size ulaştırma fırsatım olmadı. Teşekkürler.
Tendrías mejor suerte si te lanzas por el acantilado esperando caer sobre él.
You would have better chance flinging yourself from the cliff and praying to land upon him.
La multitud perdona al jugador que patea y erra. No perdonan al que tiene la chance y no lo hace.
Taraftar, vurup kaçıran oyuncuyu affeder ama şansı varken vurmayanı asla affetmez.
- Es cruel poner esas pancartas ahí. - Les hace creer que tienen un chance.
Oradaki gibi posterlerin olması acımasızlık, bu aptalların bir şansları olduğunu sanmalarına yol açıyor.
COmo puedo hacer para que me des otra chance?
Kendi hikâyemi şansım var mı acaba?
Jimmy Chance del supermercado.
Marketten Jimmy Chance.
- Buenos días, Sra. Chance, Sr. Chance.
Günaydınlar, Bay ve Bayan Chance.
- Antes de casarse.
Yani evlenmeden önceki. Chance.
Sr. Chance, estoy bien.
Bay Chance, iyiyim ben.
Señor Chance...
Bay Chance sana doğru geliyorum şu an.
Lo siento, Sr. Chance.
Üzgünüm ama sana yardım edebilecek tek kişi benim şu anda, Bay Chance.
Tal vez le dé otra chance.
- Belki ona başka bir şans verir.
¿ Recuerdas a Chance?
Bu Chance hatırladın mı?
¡ Arroja una, tírala!
Chance!
- Chance.
Chance.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]