Translate.vc / испанский → турецкий / Cotton
Cotton перевод на турецкий
721 параллельный перевод
- A decirle que le disculpe, y pedirle que me lleve al Cotton Club, que él se reunirá con nosotros más tarde.
- Ve üzgün olduğunu söyledi. Ve beni yani Eleanor'u Cotton Kulübüne getirmeni istedi. Daha sonra o yani Blackie, bizi tanıştırabilir, yani Eleanor ve Jim'i, son.
Esta noche he visto a Eleanor en el Cotton Club y llamaba por si había pasado algo.
Geceleyin Eleanor'u Cotton Kulübünde gördüm. Ve neyin ne olduğunu öğrenmek için aramak istedim.
Aún pueden concederle el indulto, ¿ verdad, Sr. Cotton?
Hala cezasını erteleyebilir, öyle değil mi, Bay Cotton?
- Estás todo preocupado, ¿ eh?
Sen hep endişelisindir, değil mi Cotton?
Es duro para todos, Sr. Cotton, pero ¿ y la pobre Srta. Manson?
Bu hepimiz için zor, Bay Cotton, özellikle zavallı Bayan Manson için.
Oye, Cotton, cuando el tren llegue a la vía muerta, súbete.
Ed, Cotton, yan yolda yakalayınca hemen trene atlayın. Gidelim.
Somos amigos, Cotton.
Biz arkadaşız Cotton.
Cotton, no me dejes. Moriré. Cody.
Cotton, beni bırakma.
Cotton.
Cotton.
No hagas ruido, Zuckie.
Sesini çıkarma. Benim, Cotton.
Soy yo, Cotton. Tranquilo, volveré.
Bak, geri dönmeye çalışacağım.
- Gracias, Cotton. - Adiós.
Sağol Cotton.
Cotton, nos separaremos.
Ed, ayrılacağız.
" pertenecen a Giovanni'Cotton'Valenti...
" Jarrett çetesinin tanınmış üyesi...
"conocido miembro de la banda Jarrett."
"Giovanni'Cotton'Valletti'ye ait."
¿ Cotton?
Cotton?
- De Cotton Plant.
- Cotton Plant'den efendim.
- ¿ Qué estado?
- Neredeki Cotton Plant?
- Deberíamos estar en primera división.
- Bizi Cotton Bowl'a götürürs müsün?
Cotton Wilson.
Cotton Wilson.
Cotton, estás hablando con Wyatt Earp.
Cotton, karsinda Wyatt Earp var.
Jamás habría creído que Cotton Wilson... se hubiera vuelto cobarde.
Cotton Wilson ödleklik ediyor deseler... hayatta inanmazdim.
Cotton debía retenerlos, pero me traicionó.
Tutuklasin diye Cotton'a telgraf çektim ama beni satti.
- Su ética ya no es lo que era.
- Cotton iyice yoldan çikti.
- Cotton Wilson.
- Cotton Wilson.
Cotton Wilson.
Cotton Wilson ha.
Hola, Cotton.
Merhaba Cotton.
¿ Sabes, Cotton? Ésta es un bonita ciudad.
Biliyor musun Cotton... bu küçük sehir çok güzel.
Ike, Finn, Cotton Wilson y los MacLowery.
lke, Finn, Cotton Wilson ve MacLowery'ler.
En marcha, Cotton.
Sen oraya git Cotton.
Cotton, ve con los caballos.
Cotton, sen atlarin yanina git.
Siete de ellos con Cotton.
Cotton ile birlikte yedi eder.
Cotton, cobarde, miserable...
Cotton, seni ödlek herif!
Fue la Copa Cotton, cuñada.
Pamuk Kupası'ydı sevgili yengeciğim.
Los dos tipos se matan entre ellos en el Cotton Club como por milagro. Con las joyas en la caja fuerte abierta.
İki adam Pamuk Klübünde birbirlerine ateş ettiler ve - sürpriz, sürpriz - mücevherler açık kasadaydı.
La Srta. Cotton me los trajo anoche.
Bayan Cotton onları daha geçen akşam getirmişti.
No dejas de repetirme una y otra vez lo lista que es la adorable Jessie Cotton.
Jessie Cotton'un parlak sözleri ile ilgili detaylı raporları zaten alıyorum.
Le dije a la Srta. Cotton que eres la secretaria de un millonario.
Zaten Bayan Cotton'a, kızımın bir milyonerin özel sekreteri olduğunu söyledim.
Le dije a la Srta. Cotton : "Mira a Marnie". "Es demasiado lista para complicarse la vida con ningún hombre".
Bayan Cotton'a, kızımın erkeklere bulaşmaya ihtiyacı olmayacak kadar zeki olduğunu söyledim.
He pensado decirle a la Srta. Cotton y a Jessie que vengan a vivir conmigo.
Marnie, ciddi olarak, Bayan Cotton ve kızının yanıma taşınmalarını istemeyi düşünüyorum.
La Srta. Cotton es una mujer encantadora.
Bayan Cotton, gerçekten çok hoş biri.
Los Cottons son buena gente.
Cotton'lar gerçekten çok saygın insanlar.
- Quiero estar en la tierra del algodón
- ¶ I wish I was in the land of cotton ¶
Cotton Ryan.
Cotton Ryan.
¿ Qué piensa de lo que está pasando, Cotton?
Bu adam nasıl biri, Cotton?
Inténtalo, Cotton.
Pes etme, Cotton.
Cotton Ryan.
Cotton Ryan mı?
No trates de convencerme, Cotton.
Haydi yürüyün, yürüyün.
El gran Cotton Ryan una vez fuiste hábil con el revólver.
Büyük silahşör, Cotton Ryan. Bir zamanlar iyi silahşördün. Üstüne kimseyi tanımazdın.
Dios mío, estaba seguro de que... Buenas tardes, Cotton.
Senin gibisini hiç görmemiştim. İyi akşamlar, Cotton.
Tienes un problema, Cotton.
Sırtında büyük bir yük var, Cotton.