Translate.vc / испанский → турецкий / Célebre
Célebre перевод на турецкий
632 параллельный перевод
¿ Quién hubiera imaginado que encontraría al célebre Dr. Jekyll?
Kimin aklına gelirdi ünlü Dr. Jekyll'ı bulacağım?
Es el lugar de nacimiento del célebre mayordomo Godfrey Smith.
Orası meşhur uşak Godfrey Smith'in doğduğu yerdi.
Un célebre cirujano desafía a la muerte.
"Ünlü Cerrah Ölüme Meydan Okuyor."
¿ Su célebre hijo?
Şu ünlü oğlun mu?
Lamento decir que mi célebre hijo no es muy educado.
Bunu söylediğime üzgünüm ama ünlü oğlum pek kibar değildir.
La Bala de un Traidor Pone Fin a la Carrera del Bandido Más Célebre del Mundo.
Hainin kurşunu, dünyanın en meşhur haydudunun sonunu getirdi.
Célebre Bandido Escapa de un Detective en un Hotel.
Meşhur Haydut Otelde Dedektifi Atlattı
Célebre en la leyenda americana es el origen de la fortuna de Kane.
Kane'in servetinin özünü oluşturuyor. Nasıl mı?
¿ Qué ocurrirá con esa célebre barrera de fuegos de la artillería?
Baraj ateşinin yerini ve bulunacağımız umulan yeri bilmek isterdim.
Bueno, debo admitir que la idea de defender una causa célebre...
Kabul etmeliyim ki, meşhur bir davayı savunma fikri... Doğal olarak.
El caso es célebre..... Maxwell Frere fue acusado de tentativa de asesinato,
Belki olayı hatırlarsın. Maxwell Frere, vantrilok, meslektaşı amerikalı Sylvester Kee'ye cinayete teşebbüsten tutuklanmıştı.
Pienso que el célebre Sanshiro Sugata... debe ser un tipo horrible con una barba larga.
Ben de seni meşhur Saam Chee sanıyordum. Korkutucu kocaman sakalın var diye bilirdim.
Erwin Johannes Eugen Rommel, comandante en jefe del ejército enemigo, y el militar alemán más célebre desde la primera guerra mundial.
Erwin Johannes Eugen Rommel... Alman Ordusu Komutanı ve... 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanların en ünlü askeri...
¿ Y aquel diamante célebre en cuatro estados... -... y grande como un...?
Sizdeki şu elmaslar, 4 eyaletin en ünlüsüdür, kapı tokmağı gibi maaşallah.
La señora de... era una muy elegante, distinguida, y célebre mujer.
Madam de... çok zarif, seçkin ve ünlü bir kadındı.
- ¿ Esposo de la célebre Iris Denver?
- meşhur Iris Denver'in kocası?
Y entonces, hace como 10 minutos... finalmente comenzó a entrarme en el coco duro que tengo... que no soy el único de la ciudad con una esposa célebre.
10 dakika önce... sonunda Bu kalın kafamda bir şimşek çaktı... Zira etrafta karısı çok meşhur olan tek koca ben değildim.
Y después... adios, al nombre célebre.
Ve sonra da hoşça kal şöhret.
Para comenzar, no todo el mundo puede ser célebre.
İlk başta herkes tanınıyor olamaz, değil mi?
Ser célebre no es suficiente.
Sadece ünlü olmak önemli değil.
Se es célebre por algunas cosas.
Adının bir şeyi temsil etmesi gerek.
Mejor tener un nombre oscuro representando alguna cosa... que tener un nombre célebre, pero carente de sentido, en cada rincón de las calles.
Fikrim şu. Adının bir blokta bir anlamı olması dünya çapında bir anlamı olmamasından daha iyidir.
Pensamos que Gladys Glover... puede ser una nietecita del célebre Kilroy.
Ama bu departmanın tahminine göre, Gladys Glover meşhur Kilroy'un ikinci kuzeni.
Todo el mundo quiere ser célebre, ¿ no es verdad?
Herkes ünlü olmak istiyor, siz istemiyor musunuz?
Serás el cura más célebre de China. Encenderás hogueras en acción de gracias.
Sen de Çin'deki en ünlü rahip olacaksın.
Que no tema, pues juro por los dioses y la vida de mi madre, Olimpia, que le haré célebre y le elevaré ante mis tropas.
Korkmasın, tanrılar üzerine ve annem Olympias'ın hayatı üzerine yemin ederim ki ona şan verip, askeri birliklerimin tepesine yükselteceğim.
Está hablando con el segundo globista mas célebre de Europa.
Şu an dünyada ikinci en çok takdir edilen baloncuyla konuşuyorsunuz.
El célebre Bosque de las Telarañas.
İğrenç Örümcek Ağı Ormanı.
Habrá oído hablar del célebre Hank Quinlan.
Ünlü polisimiz Hank Quinlan'ı tanıyor musunuz?
Sugiero que esperemos hasta que responda su célebre corresponsal.
O halde, cevabınız gelene kadar biraz sakinleşelim.
" Tú, célebre espada...
"Sen, meşhur Kaga'Iı Yoshikane..."
Y por último, pero no menos importante, quien viene de actuar ante las principales cortes de Europa, su tierra natal, y célebre por sus números de magia, la Srta. Angela Rossini.
Ve son olarak... anavatanı Avrupa'da kralların huzurunda... gösteriler yapmış... ve sihirbazlık maharetiyle ünlenmiş, Bayan Angela Rossini.
A mí me gustaría convertirme en profesor célebre.
Ünlü bir profesör olmayı uman kişi benim.
La máquina que hace célebre a cualquiera en unos minutos.
Anlık-ün makinesi. Bir ya da iki dakikada herkes için ün.
¡ Frase célebre!
Alıntı!
- ¡ Son ellos! Señoras y señores, el Teatro Lírico de Berlín Sur tiene el honor de presentarles una escena del segundo acto de "La Hija del Rin" con el célebre bajo Isidor Isidorovich...
Bayanlar ve baylar, Güney Berlin Tiyatrosu sizlere "Ren Nehri Kızı" oyununun ikinci perdesinden bir alıntı sunacak.
¡ Y la no menos célebre diva Jean Crystal!
Karşınızda meşhur bas Isidore Isidorovitch ve bir o kadar meşhur diva Jeanne Cristal.
¿ Puede con un mínimo de legalidad añadir a su patronímico un nombre... célebre o ilustre? No.
"Yalana kaçmadan soyadına ünlü bir isim ekleyebilir misin?" "Hayır."
¿ Sabías que hay un célebre samurai parando en Sasagawa?
Sasagawa'da şöhretli bir samuray kalıyor, biliyor muydun?
Perdóneme por tanta cita célebre.
Hep alıntı yaptığım için beni affedin.
- El Dr. Peterson está muy ocupado, es el cardiólogo más célebre.
- Dr. Peterson çok meşgul bir adam.
Los hombres que mataron al célebre bandido les muestran cómo lo hicieron.
BOB ve CHARLIE FORD JESSE JAMES'İN ÖLÜMÜ
El celebre mimo Baptiste Debureau ama a la vedette Garance.
Mim oyuncusu Baptiste Deburau, Garance isimli aktrise tutkuyla aşık olur.
"El primer ministro informa al gobierno de EE UU que le será imposible asistir a la reunión propuesta por el presidente, a no ser que se celebre en Moscú".
"Başbakan, toplantı Moskova'da yapılmadığı sürece, kendisinin toplantıya katılımının mümkün olmayacağını Birleşik Devletler Hükümeti'ne bildirir."
Celebra la Navidad a tu manera y déjame que yo la celebre a la mía.
Noel'i bildiğin gibi kutla, benimkine de karışma.
Vete a redimir a alguna otra criatura más joven y prometedora, y deja que celebre la Navidad a mi manera.
Gidin ve daha genç, umut vaat eden gençleri kurtarın Noel'i dilediğim gibi kutlamam için beni yalnız bırakın.
El gran y famoso Richard Wagner, el celebre Frédéric Chopin, caen a sus pies.
Harika ve tanınmış Richard Wagner daha da harika ve ünlü olan Frederic Chopin onun önünde diz çöktüler.
Tal vez su padre está más interesado que usted en que se celebre esta boda.
Belki baban şu evliliğin olmasından çok ortadan kaybolmanla daha çok ilgilenmiştir.
Lo celebré el año pasado, y el anterior.
Geçen yıl ve ondan önce de doğumgünlerim oldu.
Si permite a este señor que celebre el servicio, me veo obligado a advertirle... que habrá desórdenes.
Eğer bu beyefendinin isteğini kabul ederseniz sizi uyarmak zorundayım ki
He ordenado al pueblo que lo celebre durante treinta días.
Bu olayı hatırda tutmak için 30 gün kutlama yapılmasını emrettim.